AB GÜMRÜK BİRLİĞİ'Nİ GÜNCELLEMİYOR!
Bu yazının birinci bölümünde verdiğimiz bazı örneklerden de anlaşılacağı gibi, AB temsilcilerinin yaptıkları konuşmalardan, Türkiye'nin AB'ye tam üye yapılmayacağı açıkça anlaşılıyor! Bunu ille de, bize resmen bildirmeleri mi gerekiyor? Herhâlde o kadar enayi değiller! Bu tatlı sömürü ağının dışına bizi niye çıkarsınlar ki! Avrupalılar siyasetçilerimizin zaaflarını çok iyi biliyorlar. Bizi Gümrük Birliği Antlaşmasıyla bir güzel kendilerine bağlamışlar. AKP iktidarı, Türkiye'nin aleyhine işleyen bu anlaşmayı düzeltebilmek için girişimlerde bulunuyor. Avrupa Birliği bizim itirazlarımıza sözde hak veriyor. Fakat Gümrük Birliği Antlaşmasını güncellemeye de yanaşmıyor!
Ne yazık ki, Türkiye, Avrupa Birliği'nin ağına takılan bir balıktan farksız; ne kadar çırpınırsa çırpınsın kendini bir türlü ağdan dışarı atamıyor. Zaten ağdan kurtulacak olsak, önce içimizdeki AB'ciler feryad figan ederler. Nitekim ediyorlar da! AB'ye tam üye olamayacağımız bu kadar açık olduğu hâlde, AB'yi bir 'MEDENİYET PROJESİ' olarak gören bu zevat, 'Dünyadan Kopacağımız' teraneleri ile, AB gerçeğinin ne olduğunu anlatmaya çalışanlara saldırıyorlar! Geçtiğimiz günlerdeki bir Grup Toplantısında sayın Meral Akşener'in, Avrupa Birliği ile ilişkilerin düzeltilmesini tavsiye etmesini nasıl değerlendireceğiz? Demek ki, sayın Akşener de Avrupa Birliği üyeliğini, diğer partiler gibi, 'Millî Hedef' olarak görüyor! O zaman aklımıza şu nükte geliyor:
“Yok aslında birbirimizden farkımız, ama biz Osmanlı Bankasıyız!”
Bu söz bankaların birbirlerinden bir farkı olmadığını belirtmek için söylenen bir sözdü. Siyasette de ayın durum geçerli. Sözde İslâmcı, Milliyetçi ve Atatürkçü partilerin hepsinin bir tek amacı var; iktidar olmak! Peki, bunun için bir millî programları var mı? Canım, şimdi bu sorunun da yeri mi? Türkiye'nin çıkarlarını gerçekten gözeten millî bir program yapılsa, bu programda AB üyeliği bir 'Millî Hedef' olarak gösterilebilir mi?
Sadete gelelim! Kıbrıs konusunda, PKK konusunda bizi sürekli baskı altında tutan Avrupa Birliği ile bir de Gümrük Birliği Antlaşması imzaladık!
Türkiye, Avrupa Parlamentosu'nun 13 Aralık 1995 tarihli kararıyla Gümrük Birliği'ne kabul edildi. Ancak Türkiye, Gümrük Birliği uğrunda, Kıbrıs Rum Kesimi'nin, tüm Kıbrıs adına AB'ye girmesine karşı çıkmamak gibi küçük (!) bir şartı da kabul etti!
Ekonomist Selim Somçağ Gümrük Birliği hakkında şu önemli bilgileri veriyor: “Gümrük Birliği öncesinde Türkiye'nin dış ticaret açığı millî gelirin % 5'i ila 6'sı düzeyindeydi. Gümrük Birliğinden sonra dış ticaret açığının boyutu büyüyerek millî gelirin % 11'i ila 12'sine yükseldi” (“Türkiye'nin Ekonomik Krizi”, s. 50)!
Gümrük Birliği'ne girmekle Türkiye, Avrupa Birliği'nin, AB'ye üye olmayan diğer ülkelerle yaptığı ve yapacağı bütün anlaşmaları kabul etmiş olmaktaydı! Türkiye artık herhangi bir devletle, Avrupa Birliği'nin bilgisi ve onayı olmadan bir ticarî anlaşma yapamayacaktı. Gümrük Birliği Antlaşması sebebiyle, AB'nin Çin'le yaptığı antlaşmalara uymak durumunda kaldığımız için Çin malları pazarımızı işgal etmektedir! Asıl şaşırtıcı olan, bu akıl almaz tavizlerin verildiği Gümrük Birliği anlaşması için, ne Meclis kararı alınmıştır, ne de Bakanlar Kurulu'nun Resmî Gazete'de yayımlanan bir kararı söz konusudur. Bütün bu işler sadece Başbakan Tansu Çiller'in bir imzası ile olmuştur!
Devlet Plânlama Teşkilâtı, Gümrük Birliği'nin sakıncalarını çok açık bir şekilde ortaya koymuştur. Haziran 1994 tarihli Raporun Bölüm V. A maddesinde şu tespitler yer almaktadır: “...Gümrük Birliği'nin 1995 yılında gerçekleşmiş sayılması için AT mevzuatının tümüyle Türkiye tarafından kabul edilmiş olmasına ilişkin bir şart ortaklık anlaşmalarında yer almadığı gibi, Toplulukların tam üyesi olmadan, Türkiye'nin AT mevzuatını tümden kabulü de mümkün görülmemektedir. Kaldı ki Türkiye'nin bu yönde vereceği bir taahhüt Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin yasama yetkisini daraltıcı bir etki de meydana getirebilecektir!”
İktidar açıkça, hükümranlık hakkımızın devri konusunda uyarılıyor! Peki, iktidar ne yapıyor? Bu raporu kamuoyundan gizliyor!
Raporun VI. Bölümünde şu uyarı yapılmaktaydı: “Topluluk (yani AB) bugüne kadar, Türkiye ile olan ticaret ilişkilerinde önemli bir dış ticaret fazlası kaydetmiştir. Bu ticaret fazlası Türkiye'nin hâlen önemli bir seviyede olan gümrük vergileri ve ithalâttan Toplu Konut Fonu kesintilerinin kaldırılması ile daha da büyüyecektir!”
Gümrük Birliği'nin tehlikeleri konusunda basınımızda da önemli uyarılar çıkar. Sağ kesimin önemli isimlerinden Prof. Ayhan Songar'ın Türkiye gazetesinde yayımlanan 4 Mart 1995 tarihli yazısındaki şu tespit oldukça çarpıcıdır: “Müjde, sonunda manda oluyoruz!”
Ne acıdır ki, 24 Ocak l995 tarihinde, Avrupa Birliği, “Başkanlık Önerisi” adı ile şu bildiriyi açıklar: “Kıbrıs Cumhuriyeti (yani Rum yönetimi) ile üyelik müzakerelerine başlanacaktır. AB, Rumların üyeliğini teyid ediyor. Türk cemaatinin de hakları korunacaktır. Bu şartlar altında Kıbrıs'ın tam üyeliği her iki toplum için de yararlı ve barışın tesisine ve tarafların yeniden birbirlerine yakınlaşmalarına yardımcı olacaktır!”
Türk Hükümeti bu bildiriye karşı en küçük bir itirazda bile bulunmaz çünkü, nasıl olsa Gümrük Birliği'ne girince Avrupa Birliği'nin yolu bize de açılmış olacaktır!
AMERİKA BİZİMKİLERİ KANDIRMIŞ!
DYP Genel Başkanı ve Başbakan Tansu Çiller ve koalisyon ortağı SHP Genel Başkanı ve Dışişleri Bakanı Murat Karayalçın böyle düşünmekteydiler! Çünkü Washington adına Richard Hollbroke böyle demişti onlara! Mehmet Ali Birand'ın belirttiğine göre, Hollbroke 6 Mart l995 öncesinde, Emre Gönensay aracılığıyla Tansu Çiller'e şu mesajı göndermişti: “Başbakan Çiller'e söyleyin, AB'nin Kıbrıs'la (yani Rumlarla) resmî müzakerelere başlatılması için kesin tarih vermesine itiraz etmesin. Zira, Kıbrıs Rumları, Türkler olmadan tek başlarına AB'ye giremezler. Oysa Türkiye için Gümrük Birliği AB ile tam üyeliğe gidişin yoludur!”
AB'NİN KIBRIS BASKISI DEVAM EDİYOR!
Avrupa Birliği Kıbrıs'ta 'TEK Devletli' çözümü savunuyor! Yani, Türkler, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'ni Kıbrıs'ın gerçek temsilcisi olarak kabul edecekler! Bu, Kıbrıs gerçeğine hiç uymayan bir tasavvur. Peres de Cuellar Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri olduğu dönemde, 1991 yılında, İstanbul'da, Prof. Erol Manisalı'ya Kıbrıs konusunda şunları söylüyor: “Avrupa, Rum yanlısı bir tutum içinde; Kıbrıs Türklerini dışlıyorlar. Avrupa Kıbrıs meselesine karışmamalı! Sorunu çözmek için değil Avrupa'nın çıkarlarını korumak için müdahale ediyorlar. Türkleri ve Rumları bir çatı altına sokmak çabaları bir sonuç vermez. Aralık l963'teki olaylar tekrarlanır. Avrupa ve ABD birleştirmeye çalışmakla soruna yardım etmiyorlar. Hiçbir birleşme arzusu olmaksızın 400 yıl bir arada yaşamış olan iki halkla karşı karşıya olduğumuzu kabul etmeliyiz” (“Hayatım Avrupa”, Cilt II, sh.102)!
Bir yabancının gördüğü bu gerçeği 'bizimkiler' nasıl göremiyor ve Avrupa'ya karşı haklarımızı nasıl savunamıyorlar anlaşılır gibi değil!
TBMM Dışişleri Komisyonu üyesi CHP milletvekili sayın Utku Çakırözer, 25-26 Mart 2021 tarihlerinde yapılan AB Liderler Zirvesi'nde, Türkiye-AB Gümrük Birliği Antlaşması'nın yenilenmesi için Güney Kıbrıs Rum Kesimi'nin tanınması koşulunun getirilmesi kararının alındığını açıklıyor (Hürriyet, Yalçın Bayer, 1 Nisan 2021)! Pardon, bu konuda ne iktidar yanlısı, ne de muhalefet yanlısı basında tek satır okuyan oldu mu? Bu nasıl iştir? Demek ki, haberler iki tarafta da süzgeçten geçiyor! Demek ki, AB her iki kesimin de 'Millî Hedefi' olduğu için, AB'nin yıpratılmaması gerekiyor! Ne soylu bir davranış!
Makale Yazısı-
AVRUPA BİRLİĞİ DAHA NE YAPSIN? (2)
Yazar İsmail Şefik Aydın - Mesaj Gönder --- Okunma
Yorum yazarak Yeşilgiresun Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeşilgiresun Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeşilgiresun Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeşilgiresun Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Yeşilgiresun Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeşilgiresun Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeşilgiresun Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeşilgiresun Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.