Aksu içinde yapılan stadyum bitmek üzere. Fakat gereksiz bir şekilde isim tartışması yaşanıyor! Niçin 'gereksiz' diyoruz? Çünkü, stadyumumuzun zaten bir ismi var “19 Eylül Atatürk Stadyumu”!
Niçin başka bir isim aranıyor doğrusu anlayabilmiş değiliz.
Stadyumun isminin değiştirilmesi gereksiz tartışmalara sebep olacaktır. Umarız karar vericiler, böyle tadsız tartışmalara meydan vermezler.
Bu iktidar milletimizin oylarıyla iktidara gelmiştir. Buna saygımız sonsuzdur. Ancak, iktidar olmanın, 'ben her istediğimi yaparım' anlamına gelmeyeceği de bilinmelidir. İktidarlar bu devletin Kurucusu büyük Atatürk'e saygısızlık addedilebilecek tavırlardan özellikle kaçınmalıdırlar. Çünkü Büyük Atatürk bütün milletimizin ortak değeridir. Tıpkı Sultan Abdülhamid gibi.
Kemalist bir insan olarak Sultan Abdülhamid'i savunmamızın, bazı çevreler tarafından yadırgandığını biliyoruz. Bu zaten yüzümüze karşı da söylenmektedir. Ancak; Sultan Abdülhamid ve Atatürk karşıtlığı üzerinden, çok ince bir milleti ayrıştırma politikası izlendiği de bilinmelidir.
Sultan Abdülhamid bir Padişah olduğu hâlde, günümüzün değerleri ile yargılanmaya kalkışılmaktadır! Hâlbuki, tarihçi Prof. İlber Ortaylı'nın “İmparatorluğun En Uzun Yüzyılı” kitabında, “Son İmparator” olarak nitelendirdiği Sultan Abdülhamid, diplomasi dehasıyla Osmanlı Devleti'ni, içerdeki ayrılıkçılık hareketlerine, dışarıdan yapılan müdahalelere rağmen, tam 33 yıl, adaletle yönetmeyi başarabilmiş ve büyük kayıplar verilmesini önleyebilmiş bir padişahtır. Balkanların, Adalar Denizi'ndeki adaların, Trablusgarp'ın, Irak, Suriye, Filistin ve Arap Yarımadasının kaybı Abdülhamid'in tahttan indirilmesinden sonra gerçekleşmiştir.
İttihatçılar eliyle I. Dünya Harbi'ne sürüklenen Osmanlı Devleti, bunun bedelini çok ağır ödemiş ve Osmanlı'ya dayatılan; Türk Milleti için âdeta bir ölüm fermanından farkı olmayan o menfur Sevr Antlaşması Büyük Atatürk'ün dehası sayesinde çöp sepetine atılarak, yerine LOZAN ANTLAŞMASI I. Dünya Harbi'nde savaştığımız İtilâf Devletlerine kabul ettirilmiştir. Bu antlaşmanın önemi, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni bütün dünyaya kabul ettirmiş olmasıdır ve bunu başaran insan da Atatürk'tür.
'İstiklâl Harbi'nde yalnız O mu vardı? Niçin yalnız O bu kadar yüceltiliyor?' diyenler olduğunu da biliyoruz. Bu söylem, Atatürk karşıtları tarafından sık sık dile getirilir. Öyle ya, İstiklâl Harbi'nde, başta Kâzım Karabekir Paşa olmak üzere başka komutanlar da vardı. Fakat, bu söylem sahiplerinin asıl öne çıkarmak istedikleri Kâzım Karabekir Paşa'dır. Tabiî ki, Karabekir Paşa da değerli bir komutanımızdır. Erzurum Kongresi öncesinde, Atatürk askerlikten istifa etmek zorunda kaldığında, verdiği desteğin önemini kim inkâr edebilir? Ancak İstiklâl Harbi'nin önderi, Başkomutanı, Başbuğ Atatürk'tür. “O olmasaydı ne olurdu?” sorusunun cevabını Rauf Orbay vermektedir. Falih Rıfkı Atay'ın kaleminden birlikte okuyalım:
“Rauf Orbay ki, Birinci Dünya Savaşından sonra İzzet Paşa kabinesinde Bahriye Nâzırı olmuş, Mondros Mütarekesi heyetine başkanlık, daha sonra Ankara'da Mustafa Kemal'e Başbakanlık etmiştir. Saltanat rejimine bağlı ve gelenekçi olduğundan, Cumhuriyet devrinde Atatürk'ten ayrılmış ve onunla dargın olarak ölmüştür. Kültürü kıt, dünya görüşü dar, fakat namuslu bir adamdı. Nitekim, Atatürk öldükten sonra, Kuvayı Milliye devrinin Kâzım Karabekir, Refet Bele ve Ali Fuat Cebesoy gibi büyük tanınmışları ile bir toplantıda, 'Hiçbirimiz olmasaydık Kurtuluş Savaşını Atatürk gene başarırdı. Ama o olmasaydı hiçbirimiz onun yaptığını yapamazdık' demek dürüstlüğünü göstermiştir” (“Çankaya”, s. 64).
Bu gerçeğe rağmen, Atatürk'e yapılan saldırılar bitmemektedir. Biz, Sultan Abdülhamid'e ve Atatürk'e yapılan saldırıların arkasında kesinlikle, Türkiye üzerinde hesapları hiç bitmeyen ve bitmeyecek olan dış güçlerin olduğuna inanıyoruz. Çünkü bu güçler, ülkemizde güçlü bir İç Cephe olsun istemezler!
Alman Orta Doğu uzmanı Kurt Ziemke'nin, 1930'da yayımlanan Die Neue Turkei adlı kitabındaki şu tespitler, Mustafa Kemal Paşa'ya yapılan saldırıların sebebini gayet güzel izah ediyor: “İngilizler Musul'da hedeflerine ulaşmak için bir yandan Türkiye'deki ayrılıkçı hareketlere destek verirken, diğer yandan da Kemalist akımın yayılmasını engelleyecek önlemlere başvurmuşlardır. Yapılması gereken, Kemalist Cumhuriyet'in hem din düşmanı hem de Kürt düşmanı olduğu tanısını gündeme getirip işlemektir” (Cengiz Özakıncı, “Yeni Osmanlı Tuzağı”, s. 354)!
Batılı 'müttefiklerimiz' bunu her vasıtayı kullanarak yapıyorlar. Maalesef, İslâmcı kesimi de, bu menfur amaçları doğrultusunda kullanmayı başarıyorlar!
Tarihimizi iyi bilmeli; Atatürk'e yapılan saldırıların asıl hedefinin devletimiz olduğu idrak edilmelidir.
Şunu açıklıkla belirtelim ki, Sultan Abdülhamid de, Büyük Atatürk de ortak değerlerimizdir.
Ayrıca, biz, Atatürk'ün, tüm Giresunluların kalplerinde çok özel bir yere sahip olduğuna inanmaktayız.
Giresun İstiklâl Harbi'ne iki alayla katılmış ve Giresun Uşakları, İstiklâl Harbi boyunca Atatürk'ün Muhafız Taburu görevini şerefle yapmışlardır. Bu şeref bütün Giresunlularındır.
Belediye Meydanındaki Atatürk Anıtı'nın gövdesinde yazan şu sözleri hatırlatmak isteriz:
“Afyon'da Dumlupınar'da sizin uşaklar da vardı!”
Umarız, yeni stada başka bir isim verilmez. Umarız duyduklarımız doğru değildir. Ancak her şeye rağmen bir isim değişikliği yapılacak olursa, şunu belirtmek isteriz ki, “Mahkeme Kadıya Mülk Değildir”! O isim, gelecekte muhakkak değiştirilir. Çünkü bu millet Atatürk'ünü unutmaz!
Makale Yazısı-
YENİ STADIMIZIN İSMİ NE OLACAK ?
Yazar İsmail Şefik Aydın - Mesaj Gönder --- Okunma
Yorum yazarak Yeşilgiresun Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeşilgiresun Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeşilgiresun Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeşilgiresun Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Yeşilgiresun Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeşilgiresun Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeşilgiresun Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeşilgiresun Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.