Çok uzak değil, 90'lı yılları anımsıyorum… Çevremizde muhtelif cenahlardan insanlar vardı, belki ekseriyeti sola meyilliydi ama dindar sayılabilecek eş, dost ve akraba da mevcuttu. Hiçbiri diğerine keskin eleştiri getirmez, onunla samimiyet sınırını, içtiği içkiye veya giydiği mini eteğe göre belirlemezdi. Tabi ki kavga-gürültü olurdu ve ekseriyeti sudan sebeplerden ortaya çıkan sürtüşmelerdi. Şimdi ekranlarda boy gösteren “şirin mahalle” dizilerindeki toz pembe bir dünya yoktu ancak yaşam tarzları nedeniyle ayrışma yaşandığı pek az görülürdü.
Bugün ise durum acayip bir safhaya geldi. Akşamdan akşama bir duble rakısını içen memuru düşünün, ki bu sahneyi birçok Yeşilçam filminde görürsünüz, o memur, kendi çevresine bunu gönül rahatlığıyla söyleyebilir mi? Hele bir düşünün, mesai bitimine 15 dakika kala bir personel, bulunduğu dairede keyifle iç geçiriyor: “Yahu eve bir gitsem de naçiz bir yemek sofrasında, bir kadeh içkimi içip, şu günün yorgunluğunu atsam.” Ertesi gün mimlenmeme garantisini verebilecek olan..?
Halbuki bizim öyle uçta yaşayan tanıdıklarımız vardı ki onların yaşam tarzı, aramızda espri konusu olurdu. Giresun'un eskilerinden olan her ailenin ismini duyduğu, Sökenli olup da adını bilmeyen birini tasavvur edemeyeceğim bir sîmâ vardı ki Ramazan'da orucunu tutar ama iftardan sonra bira içerdi. Bunu bize ağabeylerimiz anlatırdı ve gülüşürdük. Adamı sosyal linçe maruz bırakmazdık, selamımızı esirgemezdik. İsmini vermem etik olmadığı için veremiyorum ama küçük şehirlerin her yerinde böyle insanlar olurdu. Bunlar, şimdiki gibi bir günah abidesi gözüyle görülmez bilakis bir kültürel renk anlamında kabul edilirdi. Son kertede kimse o ağabeyimizin günahı için yanmayacaktı. Biz de biliyorduk, İslâm dîninde, sözünü ettiğimiz davranışın yasaklanmış olduğunu ancak insanlara sırt çevirmek de övülen bir tutum değildir. Belki dindar birinin bile onunla selamı-sabahı kesmemesi, söz konusu kişinin İslâm'a olan sempatisini arttırıp, geliştirecektir. Bunun olamayacağını iddia edebilir miyiz? Öte yandan İslâm tarihinde bununla aynı minvâlde bir rivayet aktarılır: Hz Muhammed, bir gayri müslim konuğu yemek yiyebilsin diye, orucunu bozmuştur. Rivayetler konusunda çok hassas olmak temel kaidedir ancak bu davranıştaki inceliği düşününce, Peygamberin böyle bir şey yapmış olmasına ihtimal vermek mümkündür. Nitekim o gayri mülsim, bu davranışa hayran kalarak İslâm'ı seçmiş de olabilir. Yani meseleye nerden bakarsanız bakın, bir kimseye karşı genel tavrınızı, onun dînî tutumuna veya siyasî düşüncesine göre şekillendirirseniz, her yönden zarardasınız demektir. Muhtemel tüm iyilik ve güzellik kapılarını daha aralamadan kilitlemiş olabilirsiniz.
Giresun ölçeğinde verdiğimiz örnek, diğer şehirlerde de gözlemlenebilir ancak Giresun gibi, özellikle merkez nüfusunun ekseriyetinin, demokrat/ cumhuriyetçi kimliğe sahip olduğu memleketlerde, yoz düşüncelerin veya kutuplaşmanın ömrü fazla uzun olmayacaktır. Şehir kendi kendine kadim balansını bulacaktır. Buna mukabil bazı feodal yapıların (aşiretler, yozlaşmış ve ekonomik rant kapısına dönüşmüş tarikatlar vb.) hüküm sürmekte olduğu diyarlarda insanların işi giderek zorlaşıyor. Kültürel birer yapı olmaktan ileri giden ve politikayla kol kola girmiş her oluşum, günün birinde yanlış yola sapacaktır ve gerçeğin yerine hurafeleri yerleştirip, toplumu ayrıştıracaktır. Buna kapılmamak için vicdanımıza sık sık kulak vermek çok gerekli ve yerinde olacaktır.
Makale Yazısı-
Ayrışmanın Önüne Geçen Sakıncasız Eylemler
Yazar Mustafa Ayhan - Mesaj Gönder --- Okunma
Yorum yazarak Yeşilgiresun Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeşilgiresun Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeşilgiresun Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeşilgiresun Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Yeşilgiresun Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeşilgiresun Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeşilgiresun Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeşilgiresun Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Yorumlar
(1)Liamsi Nuserig - sayın yazar Hz Peygamberin Orucunu bozduğuna dair rivayetin kaynağı nedir? Bu bilgi ne kadar doğrudur? İnsanlarda yanlış algıya sebep olur . Dini konular kesin bilgi gerektirir .
Yazılan yorumlardan Yeşilgiresun Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz. Sitemizin Topluluk Kurallarına uymayan yorumlar yayınlanmaz. Yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeşilgiresun Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeşilgiresun Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.