Tüketiciyi koruma, kulağa hoş gelen bir kavram! 1995 yılının Eylül ayında tüketiciyi koruma kanunu, ilk kez yürürlüğe girdiğinde yeni çağın başlangıcı gibi değerlendirmiştik! Sonraki dönemde yasa, birçok kez değişikliğe uğradı. Her bir değişiklik koruma bağlamında tüketicinin aleyhineydi. Daha önceleri de sözünü etmiştim. Tüketici koruma mevzuatı, tüketicinin sürekli olarak oyalanacağı, zamanını öldürebileceği bir uğraş alanı olarak görmeyi yeğlemektedir.
Ayakkabının yanı açılmıştır. Elbisenin dikişi bozulmuştur. Temizleyici, elbiseyi temizlerken kumaşı bozmuştur. Mobilya, gizli ayıplıdır. Araç, garanti süresi içinde değiştirilmemiştir. Elektrik süpürgesinden beklediğimiz faydayı sağlayamamışızdır. Elektrik şirketi, fazla ücret tahakkuk ettirmiştir. Doğalgaz dağıtım şirketi, sayaçların değişimini dayatmaktadır. Bankalar, birçok gerekçeyle binlerce sayıda masraf almaktadır. Alınan masrafların yükü tüketiciyi vurmaktadır. Bu uğraşı alanlarının sayısı, binlerle, on binlerle, yüz binlerle ifade edilebilir.
Tüketicinin, moral gücü varsa hatta psikolojisi yerindeyse önce satıcı, sonra tüketici sorunları hakem heyeti, akabinde tüketici mahkemesi, mahkeme kararına karşı temyiz sürecini yaşamak zorundadır. Moral gücü yanında fiziksel güç istediğini anlamak zor olmasa gerek! Fiziksel güç olsa, bu sefer, parasal olarak giderleri karşılamak için maddi kaynak gerekir.
Tüketicinin karşısındaki şirket, çok güçlü olduğu için yasa, yönetmelik, tebliğde aleyhinde olabilecek bir hüküm varsa değişmesi için en azından kulis yaptığını da bilmek gerekiyor.
Daha önce de söylemiştim. Deyim yerinde ise “Tüketicilerin önüne bir kemik atalım, oyalansınlar.” mantığı ile mi süreç işliyor! Anlamak mümkün değildir!
***
Anımsayanlar olabilir. Bizim, orta okula gittiğimiz yıllarda “Vatandaşlık Bilgileri” dersi vardı. Önce, insan olmanın erdemini, vatandaş olmanın gururunu yaşatır. Sonra da ödevleri öğretirdi. Anayasa yanında, yasalar ile seçme ve seçilme hakkına ilişkin tüm konular anlatılırdı. Dersin ana konusu, uygar insan yetiştirmekti. Toplumsal bir varlık olarak insanın, birbirine bağlı olduğu öğretilirdi. Bir vatandaş için toplum içindeki saygı ve davranış kurallarının zorunlu olanları öğretilirdi. Bir meslek sahibi olmanın, erdemi anlatılır. Meslek seçiminin nasıl yapılabileceği kavratılırdı. Askerlik yapmanın, vergi ödemenin ödev olduğu kadar gururunun paylaşılması gerektiği belletilirdi. Gazetelerin, kitapların toplum varlığındaki yeri anlatılırdı. Dernekler başta olmak üzere toplum yaşamında yer alan kurumlar öğretilirdi. Uygar insanın, hakkını başkasına yedirmemesi yanında başkasının da hakkını yememesi gerektiği öğretilirdi. Özgürlük, eşitlik, bağımsızlık gibi temel kavramlar açıklanırdı. Toplumsal yaşamın bir dayanışma, yardımlaşma ve işbirliği olduğu benimsetilirdi.
Bugün hiçbiri, eğitimin konusu değil. Varsa da biz bilmiyoruz. En azından toplumsal yaşamın içinde göremiyoruz. Eğitimi olsaydı, toplumsal davranış olarak bizlere yansırdı. Böyle bir yansımayı hissedenimiz var mı?
***
Sürekli değişen yasalar nedeniyle kuralların neler olduğunu bilemiyoruz. Yaşamımızın yarım asırlık süresi, mevzuat ile yoğrulmuşluk olmasına karşın her gün değişen kurallar nedeniyle arkasından yetişmemiz çok zor! Uğraşı alanımız olmasına karşın bizim, yetişme sorunu yaşadığımız yerde ilgilisi olmayan insan ne yapar, bilemiyorum! Yasalar, her gün değişmez, değiştirilmemesi gerekir. Hazırlanma süreci, uzun sürse de her türlü boyutu hesap edilerek hazırlık süreci yaşanması gerekirken aklımıza estiği gibi mevzuat düzenlemesi yapılamaz. Yasaların; tüketiciyi değil, insanı öncelemesi, sonra vatandaş olarak benimsemesi, en son tüketici olarak kabul etmesi gerekirken günümüzde tüketici sıfatıyla ormanın içinde yabani hayvanlara yem etmiş durumdadır. Ya da gladyatörlerin önüne yem olarak atmış durumdadır.
Önce, insan, sonra vatandaş. Vatandaş olmadan tüketici olunmaz.
Yorum yazarak Yeşilgiresun Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeşilgiresun Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeşilgiresun Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeşilgiresun Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Yeşilgiresun Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeşilgiresun Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeşilgiresun Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeşilgiresun Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.