Yapılan açıklamada özetle şu görüşlere yer verildi: “İstanbul Sözleşmesi, ırk, renk, dil, din, siyasi görüş ve cinsel yönelim ayırt etmeksizin, şiddete uğrayan ve uğrama tehlikesi olan başta kadınlar ve kız çocukları olmak üzere, yaşlıları, engellileri , göçmen ve mültecileri, LGBT'leri, kısacası herkesi şiddetten koruyan uluslararası bir sözleşmedir. Bu sözleşme, her gün nerdeyse 3 kadının bir erkek yakını tarafından öldürüldüğü bir ülkede, 20 Mart gecesi şok bir baskınla, yangından mal kaçırır gibi, Cumhurbaşkanı’nın sözleşmeden çekildiğini belirten kararıyla kaldırılmıştır. Aynı cumhurbaşkanı, 03 haziran 2011 yılında attığı bir twett ile “Kadına Şiddet Artık İnsan Hakkı İhlali. Sözleşme Türkiye’nin öncülüğünde hazırlandı" diyerek gururlanmakta, sözleşmedeki öncülüğümüzü vurgulamaktadır. Şimdi biz kadınlar soruyoruz: “10 yılda ne değişti sayın Erdoğan? Kadın cinayetleri mi azaldı, yoksa bu cinayetler bir insan hakkı sorunu olmaktan mı çıktı? Öncüsü olduğumuzu gururlanarak ifade ettiğiniz bir sözleşmeden bir gece baskınıyla, apar topar neden ayrıldığımızı bizlere izah edebilecek misiniz? İstanbul Sözleşmesi kadını şiddete karşı koruyan, şiddetin oluşmasını engellemeye çalışan bir sözleşmeyken, peki siz bu kararla kimleri koruyorsunuz?
Aile deyip kutsadığınız, politik hesaplarınızın nesnesi kıldığınız kadınların %60 evlerinde öldürülüyor. İnsan için en güvenli yer evi olması gerekirken, evler sizlerin popülist politikalarınız uğruna kadınlar için mezarlığa , aile babası deyip yücelttiğiniz o erkekler ise gerici siyasetiniz yüzünden birer cellada dönüştü ve insanlığından çok şey kaybetti. Bunu bu halka yapamazsınız, gerici, muhafazakar, faşist politikalarınızla bu halka ihanet etmektesiniz. Kadın güçlendikçe biliyorsunuz ki: Sizin iktidar alanınız daralacak, siz ve karanlık zihniyetiniz tarihin çöp sepetine gömülecek.
Bir gece vakti, ansızın bu sözleşmeden çekiliyoruz demek, demokratik teamüllerle bağdaşmayan bir tutumdur. Bu karar, baskı ve şiddetten başka yönetme kabiliyeti kalmamış, halka karşı sorumluluğunu tümden yitirmiş, tek adam rejiminin en başta vicdanlara ve anayasaya aykırı bir kararıdır. Bu yüzden bizim nezdimizde yok hükmündedir. Hak ve özgürlük mücadelesi nedir bilmeyen, hep güçlüden yana olup, egemen siyasete yaslanan zihniyetler, zannediyorlar ki korkacağız, zannediyorlar ki itaat edeceğiz, haklarımızdan vazgeçeceğiz. Bu zihniyet bilmiyor ki evrensel hukuku tek adam yazmamıştır, evrensel hukuku yazanlar ezilenlerdir, hakları için mücadele edenlerdir. Bu yasanın hükmü tek bir adamın kararına bağlı değil, mücadele eden biz kadınların kararına bağlıdır.”
Yorum yazarak Yeşilgiresun Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeşilgiresun Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Anadolu Ajansı (AA), İhlas Haber Ajansı (İHA), Demirören Haber Ajansı (DHA) tarafından servis edilen tüm haberler Yeşilgiresun Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeşilgiresun Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Yeşilgiresun Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeşilgiresun Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Anadolu Ajansı (AA), İhlas Haber Ajansı (İHA), Demirören Haber Ajansı (DHA) tarafından servis edilen tüm haberler Yeşilgiresun Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeşilgiresun Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.