Bugün geçtiğimiz haftanın haberlerinden şöyle bir potpori yapalım ve hafızalarımızı tazeleyelim.
Önce yüreklerimizi yakan tren kazasını ele alalım.
Nasıl oldu, nasıl bitti derken tam 24 can ayrıldı bu dünyadan.
Sel sularının rayların altını oyması sonucu meydana geldiği tespit edilen bu kaza, bir müddet konuşulacak, sonra unutulacak.
Asıl önemli olan kazadan ders çıkarabilmek ki, 24 insan boşuna dünya değiştirmiş olmasın.
Doldurulan boşlukların üzerine yeniden yerleştirilen raylarla sefere başlandı, ise de ilk sefer kendisine ancak 2 yolcu bulabildi.
Zaman herşeyin üzerini örtecek, bir gün bu kaza unutulacak, seferler yolcularıyla devam edecek.
Önemli olan gerekli dersin çıkarılıp önlemlerin titizlikle alınması ki, yürekler bir kez daha bu nedenle sızlamasın.
Bu vesileyle Türk halkına başsağlığı diliyorum.
…
Maganda kıtlığı çekmeyen ülkemizden bir maganda görüntüsü daha izledik, neyse ki facia ile sonuçlanmadı.
Görüntülerini basından dehşetle izlediğimiz haber şöyle:
“Geçen hafta Antalya'da halk otobüsüne binen bir yolcu şoföre güzergahtaki durakları sordu.
Şoförün:
-Durak var ama bilmiyorum…
demesi üzerine yolcu:
-Ağabey sen bu hatta çalışmıyor musun?
cevabını verdi.
Şoför yolcuya, şoförün meşgul edilmemesi gerektiğini söyledi.
Öfkelenen yolcu direksiyon başındaki şoföre yumruk attı. Otobüs şoförü bir ara direksiyonu terk etti.
Yolcular panik yaşadı. Bir yolcu, hareket halindeki otobüsü durdurmayı başardı…”
…
Benim bildiğim, bir kere kamuya hizmet eden araçlarda şoförle konuşmak yasak, hatta bazı araçlarda uyarı levhaları var.
Hadi konuştun, yumruk nesi oluyor?
Hadi kendi canını hiçe saydın, diğer yolcular ne oluyor ?
Bir kişinin siniri yüzünden birkaç cana zarar gelse, hesabını kim verecek, verse ne olacak?
Anlayamadığım nokta, insanların gökteki kara bulutlar gibi elektrik yüklü olması.
Değince patlıyorlar…
Bu öfke, bu hoşgörüsüzlük, bu nefret neden?
En ufacık bir olayda insanlar sinir patlaması yaşıyor, olan oradakilere, etraftakilere oluyor.
Ne yazık ki hoşgörüsüz, bomba gibi heran patlamaya hazır insanların sayısı giderek çoğalıyor…
Bir mutlu sonla biten haber ise Tayland'dan:
“Doğu Asya ülkesi Tayland'a yaşları 11 ile 16 arasında değişen 12 kişilik çocuk futbol takımı, 25 yaşındaki antrenörlerinin rehberliğinde 23 Haziran'da mağara keşfine çıkmıştı. Ancak aniden bastıran yağmurla birlikte mağarayı su basmıştı.
Arama çalışmalarında ümitler yitirilmek üzereyken dalgıçlar dokuzuncu günde bir hava boşluğuna sığınmış haldeki çocuklara ulaşmıştı.
Çocukların bulunduğu yer mağaranın 4 kilometre derinliğinde ve genişliği 38 santimetreye kadar düşen dar geçitlerin arkasındaydı.
Çocuklara yemek götüren uzman bir dalgıç boğularak ölmüştü. Her ne kadar tehlike büyük olsa da yaklaşan yağmurların mağarayı tamamen doldurması korkusuyla pazar günü kurtarma operasyonu başlatıldı.
Her çocuk ikişer uzman dalgıç eşliğinde, gruplar halinde çıkarıldı.
Operasyonun 3. gününde içeride kalan son 4 çocuk ve ardından antrenör kurtarıldı.
Çocukların enfeksiyon riskine karşı hastanede kontrol altında tutulduğu, ikisinde akciğer iltihabı saptandığı açıklandı.
Ailelerin maske takarak yanına girmesine izin verildi….”
İşte, mutlu sonlanan bir felaket haberi.
Bir adet mucize diyelim.
Kurtarma çalışmalarına katılan uzman dalgıcın boğularak can vermesi ise, olayın en trajik tarafı.
Bu olay, arama - kurtarma çalışmalarının ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gösteriyor.
Neyse ki yurdumuzda da başta AKUT olmak üzere deneyimli kuruluşlar bulunmakta…
…
Trajikomik bir haberle yazıyı noktalayalım:
“Antalya'da akılalmaz bir olay yaşandı. Manavgat ilçesinde oturan ancak 29 yıl önce yaşamını yitiren Ahmet Coşkun'a 5 bin liralık su faturası çıkarıldı. 750 metreküp su kullanımı gözüken evin, yıkılıp fıskiyeli bir parka dönüştürüldüğü belirtildi.
Ölen adamın oğlu Şükrü Coşkun karara itiraz etti…”
…
Yani ben bu habere daha ne yazayım, bilemiyorum.
Hadi vefat eden kişinin ölüm kaydı bildirilmedi diyelim, aradan geçen 29 seneye ne oldu?
Onu da vatandaş Şükrü Coşkun düşünecek diyerek bu haftalık satırlarımızı sonlayalım.
Haftaya yeni konularda bulaşabilmek dileğiyle şimdilik,
Esen kalın, hoşça kalın…
Makaleyi Paylaş Facebook'ta Paylaş Twitter'da Paylaş
Yorum yazarak Yeşilgiresun Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeşilgiresun Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeşilgiresun Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeşilgiresun Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Yeşilgiresun Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeşilgiresun Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeşilgiresun Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeşilgiresun Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.