Birkaç haftadır devam eden Kıbrıs yazı dizimizi bu hafta da sürdürüyoruz sevgili okurlar.
Yavru vatanı biliriz, severiz bazen de ziyaret ederiz ancak Kıbrıs toplumunun tarihi ve bugüne kadar yaşadığı süreç genellikle kulaktan dolma bilgilere dayandığından, elime geçen fırsatı değerlendirmek istedim.
Yani, Girne tepelerinde bulunan ünlü Mavi Köşk'ün bahçesine yerleştirilen resmi bilgi ve belgelere dayalı panolardan…
Mavi Köşk, önceki bölümlerden hatırlayacağınız üzere Rum toplumu lideri EOKA'cı Makarios'un yakın dostu ve silah tedarikçisi Paulo Paulides'in, o günün şartlarına göre son derece lüks detaylarla inşa edilmiş mini sarayı idi.
Ta ki 1974 Barış Harekatına kadar.
Harekattan sonra bir süre askeriye tarafından kullanılan köşk, bugün müze olarak hizmet vermekte ve görevli askerlerin denetiminde ziyaretçilerini kabul etmekte.
Yukarıda yazdığım kaynaktan (Mavi Köşk'ün) bahçesindeki panolardan)
1) Tarihte Kıbrıs,
2) Osmanlı tarafından fethini,
3) İngiltere'ye kiralanmasını,
4) İngiltere tarafından ilhakını,
5) EOKA terör örgütü ve faaliyetlerini,
6) Kıbrıs Türkleri'ni,
7) Kıbrıs Türk Yönetimlerini,
Aktarmıştım.
Şimdi, Kıbrıs Barış Harekatı'na, kaldığımız yerden devam edelim:
“Türkiye Başbakanı Bülent Ecevit'in 20 Temmuz sabahı radyoda yaptığı konuşmada:
-Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Kıbrıs'a indirme ve çıkarma harekatı başlamış bulunuyor. Allah, milletimize, bütün Kıbrıslılara ve insanlığa hayırlı etsin. Bu şekilde insanlığa ve barışa büyük hizmette bulunmuş olacağımıza inanıyoruz. Öyle umarız ki kuvvetlerimize ateş açılmaz ve kanlı ve çatışma olmaz. Biz, aslında savaş için değil, barış için, yalnız Türkler'e değil, Rumlar'a da barış getirmek için adaya gidiyoruz…”
Demiştir.
Aynı gün Kıbrıs Türk Yönetimi Başkanı Rauf Raif Denktaş, Bayrak Radyosu'ndan yaptığı konuşmada duygularını:
-Kurtuluş günümüz gelmiştir. Birkaç asırlık hasretimizi gideriyoruz. Türk ordusu Kıbrıs'a çıkmıştır. Bağımsızlığımızın ortak kurucusu olan Rum halkına karşı saldırıda bulunmayın. Bu hareket Rum halkına karşı değil, Cunta'ya karşı sınırlı bir askeri harekâttır.
Huzur içinde evinizde bekleyin. Bugünleri bize gösteren Tanrı'ya dua edin…
sözleriyle dile getirmiştir.
İki günde Girne -Boğaz-Gönyeli ve Lefkoşa bölgeleri kontrol altına alınmıştır.
22 Temmuz 1974 tarihinde Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin “Ateş-kes” kararına uyularak Birinci Barış Harekatı sonlandırılmış ve Cenevre görüşmeleri başlamıştır.
Cenevre görüşmelerinden sonuç alınamaması, Ağustos 1974'te EOKA terör örgütünün Muratağa, Sandallar ve diğer bazı köylerde seksendokuz kişiyi öldürmesi ve toplu mezarlara gömmesi üzerine “İkinci Barış Harekatı” düzenlenmiş ve iki gün içinde şu anki Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti topraklarını oluşturan bölge kontrol altına alınmıştır.”
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin kurulması:
Yapılan bu anlaşma ile “iki bölgelilik” doğrulanmış ve kabul edilmiştir.
Güneyde kalan Türkler'in kuzeye, Kuzey'de kalan Rumlar'ın güneye taşınmaları tamamlanmıştır.
Güney tarafında yalnızca yirmi Türk, kuzey tarafında ise bindörtyüz Rum kalmıştır. Böylece, federasyon bölgeleri fiilen ayrılmış ve arındırılmıştır.
Kıbrıs Türk Federe devleti, Kıbrıs sorununa çözüm bulunabilmesi için görüşmelere açık bulunmuş, bu çerçevede biri 1977 yılında Denktaş – Makarios ve diğeri de Denktaş – Kipirianu arasında olmak üzere, iki Doruk Antlaşması yapılmıştır.
1980 yılından itibaren de görüşmeler hızlanmış ve uzlaşma sağlanılması maksadıyla çok sayıda görüşme yapılmıştır.
Ancak bu görüşmelerden Güney Kıbrıs Rum Yönetimi “Kıbrıs Hükümeti” olarak tüm dünyada tanınmanın rahatlığı içinde hiçbir anlaşmaya yanaşmadığından herhangi bir sonuç alınamamıştır.
Örneğin, 9 Ağustos 1980 tarihinde başlayan görüşmelerde 1 Aralık 1982 tarihine kadar toplam ikiyüzyirmiyedi toplantı yapılmış, ancak herhangi bir sonuç alınamamıştır.
Kıbrıs Türkleri'nin tüm iyi niyetlerine karşın, Rum liderliğinin eşitliğe, ortaklığa dayanan bir anlaşmaya yanaşmaması, uluslararası platformlarda Türk Halkı'nı köşeye sıkıştırmaya ve tüm uyarılara rağmen Birleşmiş Milletler (BM)'de Kıbrıs Türkleri aleyhine sert kararlar çıkarmaya çalışması, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin ilanını kaçınılmaz hale getirmiştir.
15 Kasım 1983 tarihinde Kıbrıs Türk Federe Meclisi'nin oybirliğiyle aldığı kararla Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) ilan edilmiş ve bağımsızlık bildirisi Rauf Denktaş tarafından okunmuştur.
Bu kararın alınmasında, Rumların egemenliklerini Kıbrıs'ın kuzeyine de yaymalarına olanak sağlayan ve Rum göçmenlerinin geri dönmelerine fırsat veren Birleşmiş Milletler'in 13 Mayıs 1984 tarihinde 37/253 sayılı kararı etkili olmuştur.
Kıbrıs halkına her türlü desteği sağlayan Türkiye Cumhuriyeti, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni tanıyan tek devlet olmuştur.”
Mavi Köşk'ün panosundaki bilgiler burada son buluyor.
Hazırlan metni size aynen aktardım.
Aslında iki toplum da birbirine düşman değil, diğer tarafa geçip eğleniyorlar, alışveriş yapıyorlar. Yunan ve İngiliz siyasetçilerinin ada üzerindeki hayalleri ve emelleri, Türkiye'yi Barış Harekatına, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni de bu noktaya getirdi.
Yani olması gereken oldu.
Bakalım önümüzdeki gelişmeler neler gösterecek.
Haftaya bu yazı dizisinin son bölümü:
-KKTC ile ilgili bilgiler
-Rauf Denktaş ve kendisiyle ilgili anılarım
- Girne dağlarında bir Rum köyü: Kormakitis…
Yeniden buluşuncaya dek,
Esen kalın
Hoşça kalın sevgili okurlar….
Makaleyi Paylaş Facebook'ta Paylaş Twitter'da Paylaş
Yorum yazarak Yeşilgiresun Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeşilgiresun Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeşilgiresun Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeşilgiresun Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Yeşilgiresun Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeşilgiresun Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeşilgiresun Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeşilgiresun Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.