Sevgili okurlar, birkaç haftadır Kıbrıs'ı, daha doğrusu Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni anlatıyorum sizlere.
Durup dururken neden Kıbrıs derseniz, havaalanımızdan direkt uçuşla yaptığımız ve birkaç gün süren iki ayrı gezi neden oldu, bu şirin ülkenin gündemime girmesine.
Hepimizin Kıbrıs'la ilgili bilgileri vardır elbette, ancak iş detaylarda bitiyor.
Türkiye için büyük stratejik öneme sahip bu adayı, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti bölümünü birkaç haftadır aktarmaktayız.
En son Girne tepelerinde bulunan Mavi Köşk'te kalmıştık.
Mavi Köşk, 1974 Barış Harekatı öncesi Makarios'un avukatı ve silah tedarikçisi Paulo Paulides'in ağaçlar arasına inşa ettirdiği, dönemine göre son derece lüks koşullarda yapılmış özellikli bir bina.
Mavi Köşk'ün detaylarını Paulo Paulides'in akibetini geçtiğimiz bölümlerde anlatmıştım.
Ve, Mavi Köşk'ün bahçesinde bulunan ve Kıbrıs'ın tarihini anlatan panoda yer alan resmi açıklamalar ile önceki yazımı sonlamıştım.
Şimdi bu bilgilere, kaldığım yerden devam ediyorum.
“6 Ağustos 1964'te Rum ve Yunan Birlikleri Erenköy bölgesindeki Türk halkına karşı saldırıya geçmişlerdir. Yunan uçakları Erenköy bölgesini bombalamış ve bu saldırılar sonucu birçok Türk şehit edilmiştir.
Türkiye bu durum üzerine sınırlı bir Hava Harekatı düzenlemiş ve Türk halkına yönelik toplu bir katliamı önlemiştir. Rum ve Yunan birlikleri bozguna uğratılmıştır. 8 Ağustos 1965 tarihinde kahraman Türk savaş pilotu Yüzbaşı Cengiz Topel liderliğindeki F-100 D kolu saat 19.30 civarında Eskişehir'den kalkmıştır. Gemikonağı üzerine gelen Cengiz Topel kontrolündeki uçak, saat 20.00 civarında düşmüştür.
Uçağın düşmesiyle ilgili olarak iki varsayım vardır, birinci varsayım, attığı bombadan etkilenerek düşmesidir.
İkinci varsayım, Rum uçaksavar atışı ile düşmesidir.
Paraşütle atlaması dikkate alındığında ikinci varsayımın doğru olduğu anlaşılmaktadır. Yüzbaşı Cengiz Topel, paraşütle hiç bir yara almadan kendini kurtarmış ancak Rumlara esir düşmüştür. Şu anda 2/14 üncü Mknz. P.A. Kh. olarak kullanılan binaya götürülerek ve hunharca işkence edilerek şehit edilmiş ve cenazesi Yeşilyurt Hastanesi (Cengiz Topel Hastanesi)ne teslim edilmiştir.
11 Ağustos 1964 tarihinde yapılan otopside, Rum-Yunan işkenceleri sonucunda şehit edildiği raporlarla belgelenmiştir.
Erenköy bölgesindeki saldırıların durdurulmasına karşın Yunanistan adaya sürekli asker, silah ve cephane göndermeye devam etmiştir. Böylece adanın yüzde doksanyedilik kısmı işgal edilerek, Türk halkı tüm adaya dağılmış vaziyette ve toplam yüzde üç'lük bir toprak parçası üzerinde ağır bir kuşatma ve ambargo altına alınmıştır.
15 Kasım 1967 tarihinde Geçitkale ve Boğaziçi köylerine yönelik Rum-Yunan saldırıları gerçekleşmiştir. Bu köylerde 23 Kıbrıslı kurşuna dizilerek ve yakılarak şehit edilmiştir.
Türkiye bu gelişmeler üzerine müdahale hazırlıklarına başlayınca araya ABD girmişdir.
ABD'li arabulucu Cyrus Vance'in yoğun çalışmaları sonucu Türkiye, işgal edilen Türk köylerinin boşaltılması, tazminat ödenmesi, Türk bölgeleri etrafındaki kuşatmanın kaldırılması, Grivas ve adaya gizlice giren Yunan tümeninin geri çekilmesi karşılığında müdahaleden vazgeçilmiştir. Bunun sonucu olarak onikibin Yunan askeri ve General Grivas adadan çıkarılmıştır. Türk -Yunan ilişkileri yumuşama sürecine girmiştir.
Bununla beraber, Türkiye bu olaylardan sonra daha kararlı politikalar izlemeye başlamıştır.
1963-1974 tarihleri arasındaki dönemde Rum-Yunan ikilisi Kıbrıs Türkleri'ne karşı daha büyük ve akla gelmez vahşet metotları uygulamışlardır. Bu dönem içinde büyük ölçüde can ve mal kaybına uğrayan Kıbrıs'lı Türkler, Rum vahşetinden kurtulabilmek için ikinci kez göç etmek zorunda kalmışlardır.
Kıbrıs Türk yönetimleri:
21 Aralık 1963 tarihinde uygulamaya konulan Akritas Planı ile ortak Kıbrıs Cumhuriyeti yıkılmıştır.
Kıbrıs Rum Yönetimi'nin, “Enosisci” bir politika takip ederek, Kıbrıs Türk halkının Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasası'nda yer almış bulunan bütün siyasi, sosyal, idari haklardan ve ekonomik imkanlardan mahrum bırakması sonucu, Kıbrıs Türk halkı kendi yönetimini kurmak zorunda kalmıştır.
Ortaklığın yıkılması ile barışın bir türlü tesis edilememesi, Rum-Yunan şiddet hareketlerinin devam etmesi ve uzlaşmanın iki toplum arasında yeniden sağlanamaması sonucunda Kıbrıs'lı Türkler yönetimlerini güçlendirmek ve kalıcılaştırmak yönünde hareket etmişlerdir.
Bu yönetimler şunlardır:
1) Genel Komite Dönemi (1963 – 1967)
2) Geçici Türk Yönetimi Dönemi (1967 - 1970)
3) Kıbrıs Türk Yönetimi Dönemi (1970 - 1974)
4) Otonom Kıbrıs Türk Yönetimi (1974 – 1975)
KIBRIS BARIŞ HAREKATI
15 Temmuz 1974 tarihinde, Yunan subayların yönetimindeki TMMO ve EOKA-B tarafından Kıbrıs'ı Yunanistan'a bağlamak için Nicos Sampson önderliğinde bir darbe yapılmıştır.
Garantör devletlerin ortak müdahaleye yanaşmaması üzerine Türkiye, Kıbrıs Anayasası Ek 1, madde 4 gereğince 20 Temmuz 1974 tarihinde Barış Harekatı'nı başlatmıştır.
20 Temmuz 1974 tarihli Kıbrıs Barış Harekatı, Kıbrıs Cumhuriyeti'nin varlığına ve tüm Kıbrıs halkının haklarına yönelik tehlikeyi bertaraf etmek, Kıbrıs'ın bağımsızlığını, toprak bütünlüğünü, güvenliğini ve bozulan düzeni yeniden kurmak için yapılmıştır.
Harekatla, Adadaki Türk'leri imha etmek için hazırlanan “İphestos” planının uygulanmasına engel olunmuştur….”
Sevgili okurlar, “Ayşe tatile çıktı” parolası ile başlayan Kıbrıs Barış Harekatı detayları önümüzdeki bölümde yer alacak…
İlginizi çektiğini umduğum ve bizim neslin zamanında sevinçle yataklarından fırlamasına neden olan Barış Harekatı'nın o dönemin bir zorunluluğu olduğu inancındayım.
Zira adaya yerleşik Türk vatandaşlarının emniyeti, huzuru, can güvenliği ne kadar önemliyse, adanın stratejik konumu da o kadar önemli.
Haftaya Barış Harekatı'nın ayrıntılarında buluşabilmek dileğiyle,
Esen kalın,
Hoşça kalın sevgili okurlar…
Makaleyi Paylaş Facebook'ta Paylaş Twitter'da Paylaş
Yorum yazarak Yeşilgiresun Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeşilgiresun Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeşilgiresun Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeşilgiresun Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Yeşilgiresun Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeşilgiresun Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeşilgiresun Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeşilgiresun Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.