Tarihimizde bir Sülün Osman vardı ki, dolandırıcıların şahıydı. İstanbul'un nesi var, nesi yok saf, gariban vatandaşlara kendi malıymış gibi satar, üstelik bunu defalarca tekrarlar yine de inandıracak, kandıracak tipleri bulur buluştururdu.
Çocukluğumuzun tanınmış tiplerinden olan Sülün Osman'ın hikayeleri dilden dile dolaşırdı.
Daha önceki bir yazımda da konu ettiğim Sülün Osman'ı yeniden ele alış nedenim, bir gazetenin yaptığı benzetme.
Şöyle diyor:
“Dolandırıcılar Kralı Sülün Osman, bu yöntemi görse şöyle derdi: -vallahi bravo !...”
Sülün Osman'a tekrar döneceğiz.
Şimdi, Sülün Osman'a şapka çıkarttıran habere bir bakalım:
“Ergenekon, Feto, PKK, ekonomik kriz gibi gündemden ne varsa onunla ilgili dolandırıcılık yöntemi geliştiren uyanıklar şimdi de yurtdışından vatandaşlık alma hayali kuran Türkleri hedef aldı.
İstanbul Beşiktaş'ta, “danışmanlık” adı altında sahte Karadağ Başkonsolosluğu açan dolandırıcılar, kişi başı 7 bin ila 12 bin Avro arasında para aldıkları çok sayıda kişiye Karadağ vatandaşlığı sattı.
Hürriyet'ten Dinçer Gökçe'nin haberine göre, dolandırıcıların kurduğu internet sitesi ile çok lüks döşenen sözde konsolosluk ofisine aldanan mağdurlar, sahte vatandaşlık belgesi ile yeni bir yaşam hayaliyle Karadağ'a gitti.
Ancak havalimanında ellerindeki belgelerin hiçbir geçerliliği olmadığını öğrendiler.
Karadağ'a Fahri Başkonsolosu Akkan Suver,
-Dolandırıcılar, Karadağ'daki itibarımıza da zarar veriyor..
Dedi.
Aynı gazete, dolandırıcıların dolandırdıkları bazı ünlüleri de sıralıyor:
“Dolandırıcıların toplumun her kesiminden kurbanı var.
- Profesör Doktor Canan Karatay 50 bin dolar ve 10 bin lira kaptırdı.
- Ceza hukukçusu Avukat Erdener Yurtcan, 4,5 milyon TL. verdi.
- Fetö kumpası ile hapis yatan eski 1. Ordu Komutanı Emekli Orgeneral Hurşit Tolon, “Fetö operasyonu yapıyoruz” diyen dolandırıcılara 12 bin 260 dolarını kaptırdı…”
Gazete olayı Sülün Osman'a şöyle bağlıyor:
“1984'te ölen Osman Ziya Sülün, Galata Kulesi'ni, Beyoğlu'ndaki tramvayı, şehir hatları vapurlarını bile satmıştı. Ancak sahte vatandaşlık dolandırıcılığını görse herhalde şöyle derdi:
“Vallahi bravo !.....”
Önce bu olayı değerlendirip, sonra geçelim bir zamanların ünlü tiplemesi Sülün Osman'a…
Gerçekten Türk insanının yaratıcılığı bazen akla hayale sığmıyor.
Ancak bu yaratıcılık kötüye kullanılırsa işte yukarıdaki gibi durumlar ortaya çıkıyor.
İstanbul'un göbeğinde son derece lüks döşenmiş hayali bir konsolosluk kurarak vatandaşı dolandırmak, Sülün Osman'a bile şapka çıkartıyor!...
Bu akıllar, bu yaratıcılık, bunca çaba olumlu işlere kullanılsa ya!
Ama bazı kafalar aldatmaya, kandırmaya, illegal yollardan para kazanmaya kitlenmiş.
Böylece, iyi niyetli vatandaşın saflığından yararlanmak işten bile olmuyor.
Ne yazık.
Gelelim bir zamanların çok ünlü karakteri Sülün Osman'a…
“Dolandırıcılar Kralı Sülün Osman olarak Türk tarihine geçen bu kişinin asıl adı, Osman Ziya Sülün'dür. (1923-1984) İstanbul doğumlu Osman Ziya Sülün, adını duyurduğu ilk işini 1948'de Fatih'te yeni tuttuğu evin sahibini dolandırarak yaptı.
1950 ve 60'lı yıllardaki “işleriyle” ün kazanan Sülün Osman, Beyoğlu'nda sokakta yürüyen tramvayı, Galata Kulesi'ni, Eminönü Meydanı'ndaki saati, şehir hatları vapurları gibi kamu mallarını saf vatandaşlara “satarak” ya da “kiraya vererek” efsane haline geldi.
Sülün, Taksim Meydanı'nın girişinde paspas koyup, gelenden geçenden para toplamayı akıl etmiş, tarihin gelmiş geçmiş en şirin ve komik dolandırıcıdır.
Galata köprüsünün satmak üzere iken tesadüfen yakalandığı biliniyor ama iddiaya göre İstanbul Boğaz Köprüsü'nü satmayı başarmış.
Bir başka söylentiye göre, bir zamanda Fransızlar, sahtekarlığın bilimini yapmaya karar verip, Sülün'ü Paris'teki bir konferans vermeye davet etmişler. Ne varki Sülün Fransızca bilmiyor, söylenti bu ya, Fransız Büyükelçiliği buna bir tercüman tahsis etmiş. Rahmetli bunu her anlattığında, “Neden gitmedin birader” diyenlere “Tercümana güvenemedim sahtekar birine benziyordu” demekteymiş…
…
Yaşadığı dönemde dünyanın en büyük dolandırıcılarından sayılan Sülün Osman'ın icraatları bugünkülerin yanında neredeyse masum kalıyor.
Sahte konsolosluk kurup vatandaşlık satmak da bunlardan birisi. Yeter ki inandıracak, kandıracak vatandaş bulunsun…
Ne yazık ki dolandırıcılar iş kıtlığı çekmiyor.
Temiz, dürüst bir toplum dileğiyle…
Sevgili okurlar haftaya yeni konularda buluşabilmek üzere şimdilik,
Esen kalın
Hoşça kalın…
Yorum yazarak Yeşilgiresun Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeşilgiresun Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeşilgiresun Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeşilgiresun Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Yeşilgiresun Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeşilgiresun Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeşilgiresun Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeşilgiresun Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.