Bir gazete, “İyi” “Kötü” “Çirkin” başlığı altında 3 olayı almış ilk sayfa manşetine.
İçimizden birilerinin gerçekleştirdiği, toplumdan 3 örnek.
İyisiyle, kötüsüyle bu toplumu anlatıyor.
Çıkaracak ders çok da çıkaran var mı bilinmez…
Ne yazık ki zamanımızda pek rastlanmayan, rastlanınca da neredeyse gözlerimizi yaşartan “iyi” olaydan başlayalım.
Sevinip mutlu oluyoruz da işin acı tarafı zaten olması gereken bu.
Bir insan, yapılması gerekeni yaptı diye mutlu oluyoruz çünkü ne yazık ki böyle örneklere artık pek sık rastlanmıyor.
“iyi” örnekten başlayalım ve devam edelim:
“Denizli'de etiket fabrikasında asgari ücretle çalışan Ramazan Özlen (32), geçtiğimiz günlerde yolda bir su faturası ve 50 lira buldu.
İsa Bakan adına düzenlenmiş 48,79 liralık su faturasını ödedi. Ramazan Özlen, Facebook'tan da fatura sahibine ulaşıp kalan para üstü olan 1,30 lirayı sahibine iade etti….”
Günümüz ortamında bu olay şöyle de gerçekleşebilirdi:
Faturaya bir tekme, 50 lira cebe…
Öyle olmadı, para düzgün bir insanın eline geçti ve sonuçta olması gereken yere ulaştı.
Konu 50 lira değil elbette, konu vicdan ve sorumluluk anlayışı.
Bir insanın, az bir para için bile olsa çaba gösterip, zahmete katlanıp doğru eylemi gerçekleştirmesi.
Böyle insanların da aramızda yaşıyor olması gurur verici.
Ne yazık ki bir toplumdan her türlüsü çıkabiliyor. Bu da “kötü”ye örnek;
“Van'da bir adam, pusette bebek taşıyan kadını sokakta döverken görüntülendi.
Polis, şahsın Ahmet P. Adlı kişi, dövdüğü kadının da 2 ay önce doğum yapan eşi Y.P. olduğunu belirledi.
Gözaltına alınan Ahmet P.,
-Anneme gidiyorduk, eşim yavaş yürüyordu, sinirlendim, dövdüm
Dedi.
Eşi şikayetçi olmadı.
Savcılık Ahmet P.yi serbest bıraktı…..”
….
Olay kötü, sonucu daha da kötü.
Kadın pusette bebek taşıdığı için hızlı yürüyemiyor, koca da “sinirlenince kadını dövme hakkına sahip olduğu” düşüncesiyle kaba kuvvete başvurabiliyor.
Çocuklu kadına taşıması için yardım edeceğine bir de bahanesiyle şiddete başvuruyor.
İnsan var, insancık var…
Acı taraf, kadının şikayetçi olmayışı.
Şikayetçi olmadı değil de olamadı demek daha doğru olur sanırım.
Ne yazık ki bu olay gündelik rutinlerin bir parçası gibi görünüyor.
Kınadığım kadın değil elbette, içinde bulunduğu çaresiz durum.
Sonucundan da belli zaten;
Karısını sokak ortasında döven Ahmet P.nin savcılıkça serbest bırakılması!
Peki bu suçun cezasını kim çekecek?
Maruz kaldığı bu muamelelere sessiz kalmak zorunda bırakılan Y.P. herhalde.
Böyle mi olmalı?
Avrupa ya da özellikle ABD'de kadına bir tokat atan erkeğin (kocası, arkadaşı, v.s. farketmez) neredeyse hayatı bitiyor.
O tokadın bedelini maddi ve manevi olarak misliyle ödüyor.
Toplumdan dışlanması ise ayrı bir konu….
x x
Güçlünün güçsüzü ezmesi çalıştığı, ezdiği, kaba kuvvet uyguladığı her durumda gereken yapıldığı takdirde, Ahmet P. Gibiler kadın dövmek yerine o pusetin taşınmasında eşine yardım edecek.
Olması gereken de budur.
….
Gelelim “çirkin” başlığıyla verilen habere:
“Ankara Ulus'ta geçen Haziranda gece kulübünden çıkan polis Serkan Tengilimoğlu ve iki akrabası, işten çıkıp evine giden aşçı Musa Köşe'yi öldüresiye dövüp burnunu ve bacağını kırmıştı.
Mahkeme, polise 1 yıl 3 ay, 2 akrabasına ise 2 yıl 6 ay hapis verip tahliye etti.
Kararda;
“Sanık polise pişman olduğu ve geleceği kötü etkilenmesin diye daha az ceza verilmiştir”
Denildi.
Musa Uzun;
-suçum günahım olmadığı halde sakat kaldım. küfür bile etmemiştim
diyerek karara tepki gösterdi.
….
Hani eski bir deyim var, şüyu-u vukuundan beter diye, galiba bu duruma pek uyuyor.
Olay zaten yeterince rahatsız edici iken, bir de karara gerekçe olarak “geleceği kötü etkilenmesin diye” bir ibare kullanılması işi hepten içinden çıkılmaz hale getiriyor.
Geleceğinin kötü etkilenmemesini düşünmek ve doğru davranmak sanığın problemi olmalıydı. Bu karara göre hüküm giymek üzere olan herkes, “geleceğinin kötü etkilenmemesi” için daha az cezamı talep edecek!
İyi de Musa Köse'nin hakları ne olacak?
Deyip, bugünkü satırlarımı sonlandırıyorum.
Gerisi adaletin işi.
Yazdıklarım ise kamu vicdanı.
…
Sevgili okurlar, haftaya yeni konularda buluşabilmek dileğiyle şimdilik
Esen kalın, hoşça kalın…
Makaleyi Paylaş Facebook'ta Paylaş Twitter'da Paylaş
Yorum yazarak Yeşilgiresun Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeşilgiresun Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeşilgiresun Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeşilgiresun Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Yeşilgiresun Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeşilgiresun Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeşilgiresun Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeşilgiresun Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.