Türk-Fransız ilişkileri Sarkozy'nin hedefindeki yüzbin Ermeni oyu uğruna bir anda sıfır noktasına getiriliverdi.
Oysa tarih, tarihtir, boş kelamlarla, ucuz siyasi manevralarla ne yönlendirilebilir, ne de değiştirilebilir. Sarkozy üç beş ucuz oy uğruna çenesini patlatsa, bin tane de yasa çıkarsa, bütün Türkiye'yi Fransız hapishanelerine doldursa bu gerçek değişmeyecek. Yüzyıllarca bu topraklarda, Anadolu'da yaşayan insanların geleneğinde soykırım, kendinden olmayanı reddetme, insanlara acı çektirme yoktur.
Çok iyi bilinir ki; dünyada ilk azınlık haklarını kanunlaştıran Fatih Sultan Mehmet'tir. Türkiye'de bugün yaşamakta olan Yahudi asıllı vatandaşlarımızın kökeni ise Ortaçağda Avrupa'dan kovulan, zar zor İstanbul'a ulaşabilen bu insanların atalarına dayanmaktadır. Ermeni ve Rum asıllı vatandaşlarımız ile bu topraklarda yaşayanlar arasında söz konusu yıllarda birtakım sürtüşmeler olduysa ki buna asla soykırım demek mümkün değildir bunun nedenini Anadolu ve Türk halkında değil, araya nifak sokup birlik ve beraberliği bozmaya, bu ülkeyi parçalamaya kalkanlarda aramak gerekir.
Bugün yükselen ses yine aynı sestir.
Bu oyun yıllardır ABD'de oynanıyor,
İsviçre'de oynandı.
Giderek dalga dalga yayılmakta.
Milletlerin tarihine bakarsanız belki de tek soykırım geçmişi olmayan ülke Türkiye'dir.
“Soykırım” ispatı yasayla olmaz, tarihçiler bir oraya gelir, belgeler ortaya dökülür, tartışmalar yapılır, bilgi ve belge ışığında bir karara varılır.
Jan Jacque Rousse, Montesgio ve Fransız Devrimi, yani “özgür düşünce” mirasçısı Fransa'nın “Türkiye'de Ermeni Soykırımı yapılmamıştır” düşüncesini ve bunun ifadesini yasaklaması üstelik buna bir yıl hapis, kırkbeşbin Euro para cezası yasa tasarısı, kendi geçmişini inkar etmektir. Bunun iki nedeni var.
1) Fransa özgür düşüncenin beşiğidir. Fransız devrimi ise dünyaya örnek olmuştur. Bu yasa tasarısı, özgür düşünmeyi yasaklamaktadır.
2) Soykırım iddiacısı Fransa'nın geçmişi soykırımlarla doludur. Afrika'yı, özellikle Cezayir'i yıllarca sömürmüş, soykırım ve katliam yapmıştır. Cezayir Fransızlar'dan kurtulup bağımsızlığına kavuşmak için çok büyük bir bedel ödemiştir. Senegal ve birçok Afrika ülkesi de bundan payını almıştır.
Adam ayırmaya, ırkçılığa gelince bunu bilirler, adam kul-lanmaya gelince bunu da iyi bilirler. Bakınız Fransız milli takı-mına, Fransız mı, Senegal milli takımı mı belli olma-maktadır. Çünkü Senegal asıllı Fransız futbolcular daha başarılıdır.
Şimdi soykırım kimin tarihinde, geçmişinde var bunu hepimiz iyi biliyoruz.
Bugün Afrika ülkeleri açlıkla, yoksullukla savaşıyor, her yıl binlerce Afrikalı çocuk hastalıktan, açlıktan ölüyor. Evet, yardım alıyorlar ancak bunlar çok yetersiz, koca bir kıtanın kaçta kaçına ulaşılabilir ki bu yardımlar?
Dünyanın en önemli en bakir , en zengin madenlerinin, en değerli hayvanlarının, en büyük ormanlarının bulunduğu bu kocaman kıtanın sahipleri, kaynakları sömürgeci ülkeler tarafından kurutulduğu ve hala kurutulmakta olduğu için bugün bu durumdalar.
Önce talan ettiler. Şimdi üç beş Kızıl haçla, birkaç yardım çadırı-doktor, hemşireyle güya hayat kurtarıyorlar.
Soykırım mı arıyorsunuz, buyurun alın.
**
Buna dar bir bakış açısı diyebilirsiniz.
Ama bugün açlıktan yok olan, sürünen Afrika'da yaşanan gerçek bu. Ve bu gerçeğin içinde ülkemizin ne mutlu ki hiçbir payı yok ama başkalarının olmayan soykırımın takipçisi Fransa için aynı şeyi söylemek pek mümkün görünmüyor.
**
Elbette ki, bu politik bir manevra ve Fransız halkını bağlamıyor. Ancak bunun politik bir manevra olması da bizi rahatlatmıyor. Oy uğruna koca bir ülkeyi ve halkını karalamak, ardından bir bedel ödemeyi gerektiriyor.
Sarkozy'nin almayı hesapladığı oylar bizleri hiç ama hiç ilgilendirmiyor. İlkbaharda yapılması planlanan seçime kadar belki de bu tasarı yasalaşacak ya da hiç yasalaşmayacak, önemli olan bu değil.
Bu konu yıllardır ABD'de, sonra İsviçre'de, dünyanın birçok ülkesinde şimdi Fransa'da, yarın başka bir yerde sürekli önümüze getirilmekte. Ancak hiç kimse kendi geçmişinin hesabını yapmıyor. Hele hele ABD, bu soykırım hikayesini pişirip pişirip önümüze koyuyor. Oysa ki biz hala, Kızılderililere yaptıkları büyük soykırımın hikayelerini yine kendi çektikleri filmlerden izliyoruz.
**
Ülkemizde yıllardır yapılmakta olan bu büyük haksızlık öyle boyutlara ulaştı ki, artık Ermeni kökenli vatandaşlarımız da rahatsız olmaya başladı. Ülkemizdeki Ermeni Patriği: Siyasi ve ekonomik ilişkilerin yanı sıra, kültürel ilişkilerin de zarar görebileceği konusunda uyarı yaparak tasarıya karşı çıktı.
**
Sözde Ermeni Soykırımının reddini suç sayan yasa tasarısının mimari Valerie Boyer adında bir bayan Milletvekili. İşin ilginç tarafı, annesi Cezayirli, babası Tunuslu olan bu hanım, Fransa'nın bir zamanlarki Cezayir politikalarını destekliyormuş çünkü bu Cezayir'e bağımsızlık getirmiş.
Ancak aradaki onca zulmü, öleni, yiteni, acı çekeni, işkence göreni unutmuş olsa gerek. Bu bayana sormak gerek. Türkiye'de olanlar soykırım oluyor da, kendi ana vatanında olanlar ne oluyor?
Daha kendi ana vatanında yaşanandan haberin yok, Türkiye'de ne oldu, ne yaşandı, ne bilirsin ki?
**
Politika yapmak bir sanattır. Akıl ister, bilgi ister, kültür ister, onur ister, ister, ister…
İstenen vasıflar yoksa,işte böyle ucuz vasıflar, ucuz siyasetçiler çıkar, üç beş oy uğruna koca bir milleti karalar, dönüp eteğine de bakmaz “acaba benim eteğimde bir sökük var mı diye” kendine de bir güzel söyletir…
Şimdi ne olacak?...
577 vekilli Fransız meclisinde katılım yüzde on civarında olup, 38 evet, 7 hayır'la sonuçlandı. Fransız vekillerinin ortak görüşü ise tasarının gereksiz olduğu yönündeydi.
Bu vekillerin de seçimlerde oya ihtiyacı olduğuna göre, Sarkozy gibi düşünmeyip, aklı selimleri galip gelmiş olsa gerek. Ancak 100 bin Ermeni'nin yaşadığı Fransa'da 550 bin de Türk yaşamakta.
Sarkozy açısından bakılırsa, işin içinde oy hesabından başka şeyler de var gibi görünüyor.
Sanki bir yerden birileri düğmeye mi basmış ne?
Gelelim şu anda alınan ve bundan sonra alınacak tedbirlere
İlk olarak Paris Büyükelçimiz geri çağrıldı.
Siyasi iştişare durduruldu.
Eğitim programları iptal edildi.
İkili askeri faaliyetler ve ortak tatbikatlar iptal edildi.
Askeri gemilerin liman ziyaret izinleri iptal edildi.
Bunlar yaptırımların ilk bölümleri, tasarı onaylanırsa devamı da gelecek…
**
Ermeni terör örgütü Asala'nın 1979 yılında Paris Turizm Ataşemiz Yılmaz Çolpan'ı şehit edişinin yıldönümünde oylanan ve kabul edilen bu talihsiz yasa tasarısı kuşkusuz iki ülke halkı ve Türkiye'de yaşayan Türk ve Ermeni asıllı vatandaşlar arasında bir tedirginlik yaratmamalı.
Yoksa Türkiye üzerine oynanan kirli oyunlar işte asıl o zaman hedefine varmış olacak.
Geçmişinde Yunus Emre, Mevlana gibi değerleri yetiştiren bu topraklar her zaman hoş görünün, sevginin beşiği olmuştur, olmaya da devam edecektir. Bundan kimsenin kuşkusu olmasın.
Haftaya buluşmak üzere sağlıklı, esen kalın, mutlu olun.
Makaleyi Paylaş Facebook'ta Paylaş Twitter'da Paylaş
Yorum yazarak Yeşilgiresun Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeşilgiresun Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeşilgiresun Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeşilgiresun Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Yeşilgiresun Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeşilgiresun Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeşilgiresun Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeşilgiresun Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.