Bizim Karadenizli'lerin boşuna adı çıkmış sevgili okurlar. Hani bazen öyle haberler oluyor ki;Karadenizlilerle özdeşleştirilen ve neredeyse yarı alay içeren, çok özel bir zeka düzeyini işaretleyen espriler bile bu haberlerin yanında solda sıfır kalıyor. Ülkemizde “icraatinden sual olunmaz” bazı kurumlar var. Bunların en başta gelenlerinden biri Adli Tıp Kurumu, diğeri RTÜK. İçlerinde deneyimli, uzman kişiler de olduğu doğrudur, kurumları eleştirmek, kişileri karalamak bize yakışmaz ancak ülkemizin bu bazı kilit kurumlarından öyle kararlar çıkıyor ki, gazeteler günlerce yazmakla bitiremiyor. Tabi biz de olanı biteni basından öğreniyoruz. Eğrisiyle ve doğrusuyla diyelim, biz de basının yalancısıyız elbette. Örneğin Adli Tıp Kurumu'nun hataları bir türlü gündemden düşmez, morgda cesetler karışır, DNA'lar karışır, deliller karışır, oysa ki nihai karar için en son bilgi alınacak yerdir Adli Tıp. Kilit noktasıdır. Bu derece önemli, insanlar için hayati bir karar noktası olan bir kuruluşta “DNA karıştı, delil yok oldu” türünden savunmalar konulara ve olaylara ne kadar ciddiyetle yaklaşıldığını net bir şekilde kamuoyuna göstermekte. Bu durum, Münevver olayında da yaşandı, daha bir çok olayda da… Elbette, böyle bir kurum için asla ortaya getirilmeyecek mazeretler bunlar. Gelelim RTÜK olayına. Bu süreci, kadrosunu, önceki kadrosunu hepimiz biliyoruz. Zaten aslolan kurum ve icraatlarıdır, o gider bu gelir; kişiler önemli değil. Uzun zamandır sigara ile ilgili konuların üzerinde çok duruluyor, doğrudur, sigaranın zararları malum, sigaralı görüntüler buzlanıyor, bunu unutan, ihmal eden kanallara ceza veriliyor. Yalnız geçenlerde güleyim mi, ağlayayım mı bilemedim, bir film izliyorum, adam önce çıkardı bir sigara içti, o görüntüler filtrelendi, tabi filtrelense de anlıyorsunuz sigara içtiğini, neyse o sahne geçti, hemen peşinden başladı hazırlıklara, ben de “bu adam ne yapıyor” derken, başladı damarlarından iğne ile eroin zerketmeye! Hem de gayet açık ve seçik! Yani sigara içmekten çok daha kötüsünü net bir şekilde izleyebiliyorsunuz! Hani bunlar çocuklara kötü örnek olmasın, öğretici, teşvik edici olmasın deniyor ya, işte bu sahne gayet öğretici olmuş! Sigara sahnesi buzlu, eroin sahnesi açık ve seçik! ** Sansürden yana birisi değilim, her şeyi sansürlersen, kötülüğü de göremezsin, üstelik gizlilik özendiriciliği doğurur bana göre. Ancak sigara içme görüntülerinin makaslandığı bir sahnenin ardından “Açık seçik bir eroin kullanımı” sahnesi oldukça tuhaf kaçtı. ** Gelelim konunun ana fikrine. Bir gazetenin haberini aktarıyorum sizlere: “Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK)”, Show TV ve Show Türk'e ilginç bir ceza verdi. Ramazan ayında uzun süren açlık sonrasında içilen sigaranın nikotin zehirlenmesine neden olabileceği belirtilen haberde, sigara gösterildiği gerekçesiyle kanallara yetmişüçerbin (73.000) TL ceza kesildi. Üst Kurul'a sunulan uzman raporunda şu görüşlere yer verildi: - Haberin verilişi sırasında kül tablasındaki ve eldeki sigara görüntülerinden bazılarına kırmızı çarpı işareti konurken, bazı görüntülerde herhangi bir buzlama yapılmadığı, yine fabrikada paketleme aşaması öncesi sigara görüntülerinin ve sigara içen bir kişinin görüntüsünün aynı şekilde buzlanma yapılmaksızın ekrana getirildiği tesbit edilmiştir. Show TV'nin ve Show Türk'ün mozaikleme yapmaksızın sigara görüntülerine yer verdiği bu yayınıyla 4207 sayılı Tütün Mamullerinin Zararlarının Önlenmesi'ne dair kanunun televizyonlarda yayınlanan programlarda, filmlerde, dizilerde, müzik kliplerinde, reklam ve tanıtım filmlerinde tütün ürünleri kullanılamaz, görüntülerine yer verilemez” hükmünü ihlal ettiği değerlendirilmiştir.” … Şimdi ben bu kanalların avukatı değilim ama, “uzun süren açlık sonrası, sigara içmenin vücuda vereceği zararları” anlatmak için adamın elindeki sigarayı göstermezse, yani o zararlı maddeyi seyirciye anlatmazsa, konuyu nasıl verecek? Zaten zararını anlatıyor, alın bunu için demiyor ki! Şimdi televizyonun karşısındayız, bir şeyin zararından bahsediliyor ancak o şeyin ne olduğunu keşfetmek IQ'suna sahip olamayabilir, yaşlısı var, gözü görmeyebilir, zaten üstü kapalıysa neyi görecek… Evet, bu konuda bir kanun var, ama bir de mantık denen bir şey var. Kanun sigara özendirici olmasın, zararı anlatılsın diye çıkmış, bu da zaten zararını anlatıyor, onu da buzlarsan kim, neyi anlayacak? Sizi bilmem ama ben bir şey anlayamadım. Ancak RTÜK anlayacağını anlamış, cezayı kesmiş. ** Gelelim bankaların, mağazaların ve bazı kuruluşların cep telefonlarımıza yağdırdıkları mesaj işkencesine. Üstelik bunu emekli bir bankacı olarak yazıyorum ve görevlerini yapan bankacı kardeşlerimden de özür dileyerek yazıyorum bu satırları. Zira bu zorunluluğun bu kurumların Genel Merkezlerinden kaynaklı olduğunun da bilincindeyim. Şimdi dönelim diğer konumuza. Bu elbette hepimizin ortak sorunu. Sabah, akşam ve hatta gece cep telefonlarımıza tanıdık, tanımadık çeşitli mağazalardan, kurumlardan, bankalardan, indirim, sigorta, kredi bilgilendirme ve teklifleri yağmakta. Alışveriş ve bağlantı içinde bulunduğumuz yerlerin indirim bilgilendirmeleri elbette yararımıza, buna kimsenin itirazı olamaz sanırım ancak sorun ısrarcı kurumlar ve zamansız aramalar için. Örneğin ben bu satırları yazarken zaten çok ısrarcı olan bir banka bugün, daha önce başka bir kuruluştan devralmış olduğu ve benim de kullanmakta olduğum bir alışveriş kartının limitini artırmak için bilmem kaçıncı kez arıyor ve yine “hayır” cevabı alıyor, üstelik haftada bir kez aynı bankaya, aynı konu için “hayır” diyorum, yine de aranıyorum. Aynı banka dün de sigorta için aramış, yine “hayır” cevabı almıştı. Çalışmlar takdir ediyorum ancak tüm zamanımı da bu kuruluşa “hayır” demekle geçiremem ki… Üstelik bu araba kullanırken, yemek yaparken, misafir ağırlarken yani hiç uygun olmadığım durumlarda da olabiliyor, bir insan aynı konu için bu kadar sıklıkla aranmaz ki… Bunun yalnızca benim sorunum olmadığını dostlarla yaptığım sohbetlerde de anlamaktayım zira herkes aynı konudan yakınmakta. Cep telefonlarında korkunç bir mesaj kirliliği, gönderen eleman da, mesajı alan da anlaşılıyor ki iyice bunalmış. Üstelik bunun belli bir zamanı da yok. Gece televizyonun karşısına çekiliyorsunuz, gözler yarı uyur, yarı uyanık, cep telefonu bir yerlerde, saat 11.30 -12.00 civarları, bilindik mesaj sesi, merak edip kalkıyorsunuz, öyle ya bu saatte ne mesajı, o da ne, bir yerlerde indirim var! Kardeşim siz hiç uyumaz mısınız? Keşke hep beraber böyle çalışsak da, milletçe kalkınsak! Ben bu yazıyı yazarken başka bir bankadan ikinci telefon geliyor, internet hizmeti alıp almayacağımı soruyorlar, herhalde ücreti-mukabili olsa gerek! Ve yerime oturur oturmaz tekrar kalkıyorum yine cep çalıyor, bilmem ne bitkisel…otomotik kayıt, “fazla kilolarınızdan kurtulmanın yolları” sözlerini duyar duymaz telefonumu hepten kapatıyorum. Acaba benim telefon numaram belediye meydanındaki afişlerde mi yazıyor, yoksa bu herkese mi oluyor bilemiyorum. Bir yazı yazma süresi içerisinde üç ayrı yerden üç ayrı telefon, üç kurum ya da işyeri ile de hiçbir ilgim ve talebim yok üstelik. Uzun sözün kısası….bunca sıkıntı içerisinde senin derdin bu mu diyeceksiniz ancak bundan bir çok kişinin rahatsız olduğunun da farkındayım. Özellikle;hiçbir alışverişmizin, girip çıkmışlığımızın, herhangi bir bağlantımızın olmadığı kurum ve kuruluşların, cep telefonu numaralarımızı nereden ve nasıl temin ettiği de ayrı bir soru işareti. Kurumlar işlerini yapıp, müşteri toplamaya çalışıyor olabilir, ben de işimi yapıp, birçok kişinin şikayeti olduğunu bildiğim bir konuyu kelimelere dökmeye çalıştım bir vatandaş olarak. Gerisi karar verenlere, yönetenlere kalmış. Belki de bu konuda bir çalışma yürütülüyor olabilir, bilemiyorum. Haftaya yeni konu ve konularda buluşmak üzere mutlu kalın, mutlu olun sevgili okurlar… Makaleyi Paylaş Facebook'ta Paylaş Twitter'da Paylaş
Yorum yazarak Yeşilgiresun Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeşilgiresun Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeşilgiresun Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeşilgiresun Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Yeşilgiresun Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeşilgiresun Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeşilgiresun Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeşilgiresun Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.