Eğer fırsatım, ya da zamanım varsa, gazetelerin köşe bucak iç sayfa-satır aralarını, hele hele okuyucu talep ve sorularını da okumaya çalışırım. Gündem kadar ilgimi çeker bu durum. Nedeni de ülkemin insanı ve sıkıntıları hakkında bilgi vermesidir elbette. Çocukluğumuzdan beri bir gazetenin ekinde yer alan “Güzin abla” köşesi yayınlanmakta. Güzin abla vefat etti, sanıyorum bu köşeyi kızı devam ettiriyor. Bu ek elime geçtikçe mutlaka bu köşeyi okurum, insanların bir gazete köşesine yazacak kadar önemsedikleri problemleri neymiş, anlamaya çalışırım. Kimi masumane aşk acısıdır, kimi daha içinden çıkılmazı. Köşeyi yanıtlayan kişi, cevaplar bulmaya, yol göstermeye çalışır, kendini aşan, hekim ya da uzman gerektiren bir durumsa, ilgilisine yönlendirir. Sanırım birçok kişi de benim gibi, gazetelerdeki bu “okuyucu soru ya da dertlerini”ni ilgi ile takip etmekte. Duygusal köşelere gelen sorular başka, teknik konularla ilgili köşelere gelen sorular başka, ancak insan ikisinde de kendinden bir şeyler bulabiliyor. Tabi mantıklı olmaları kaydıyla… İşte aşağıda aktaracağım ve bir büyük, ya da çok okunan gazetenin ekonomi sayfasına gönderilen “okuyucu sorusu”nun, televizyonların şaka programlarından alıntı olduğunu sanmayın, tamamen gerçek olup, ünlü bir vergi uzmanına yöneltilmiştir. İşte geçtiğimiz günlerde gazetede yayınlanan vatandaşın talebini kelime atlamadan aynen iletiyorum: (O gazetenin ekonomi köşesinde, uzmana danışıyor.) Soru: Benim derdim de annemin üçüncü kocasıyla ilgili. Banka kredisi kullanarak, üçyüzelli bin Euro'ya (350…) bir otomobil alacağım. Annem de bana kefil olacak. Taksitleri de o ödeyecek. Banka, kocasının annemin kefaletine rıza göstermesini istiyor. Acaba banka benim işi yokuşa mı sürüyor? Annemin kocası, kefalete rıza göstermeye yanaşmıyor. Arabayı alamayınca, kız arkadaşımla da aram limoni oldu. Anneme, - Anne, gerekirse bu adamdan boşan, öyle kefil ol. Diyorum, annem yanaşmıyor. Ben de bunalımdayım. Acaba benim sorunu çözecek bir formül var mı? Yanıt: Banka, sizin işi yokuşa sürmüyor, ya da zorluk çıkarmıyor. Borçlar Kanunu'nun 584. maddesi yani yasal prosedür böyle. Annenizin, siz otomobil alacaksınız diye kocasından boşanmasını istemek diye bir şey olur mu? Herhalde bir anlık kızgınlıkla böyle dediniz. En iyisi o otomobili unutup, mütevazi bir otomobil alın. ** İşte böyle sevgili okurlar. Temel fıkrası gibi görünse de ne yazık ki öyle gerçek ki, vergi uzmanı bile, neden olamayacağının gerekçelerini açıkladıktan sonra, “siz otomobil alacaksınız diye anneniz kocasından mı boşanacak” diye Güzin ablalık yapmak zorunda kalmış. İşte, okuyucu köşeleri bu yüzden ilgimi çekiyor. Ancak bu kadarına da pes doğrusu. Parası yok, üçyüzellibin Euro'ya otomobil alacak, alamazsa kız arkadaşı darılacak. Yani kız arkadaşıyla ilişkisi, arabaya bağlı, onun da farkında. Üstelik, arabayı, anneye ödetecek. Peki bu arabanın maliyeti kaça gelecek? Koca, kefalete yanaşmıyor, akıllı adammış, annesi kocayı boşasın, yeter ki bu arabayı alsın, anası kocasından ayrılsın ama kendisi kız arkadaşıyla bozuşmasın! (Kafaya bak, bencilliğe bak) oğlum bu kız seninle üçyüzellibin Euro'luk araba için mi arkadaşlık yapıyor, bu isteklerin devamında daha neler var, onları hangi kredilerle alacaksın? Sevgili okurlar, elbette insanlar güzel şeylere layıktır, ancak bir şeyi gücün varsa yaparsın, kimsenin kimseyi zora koşmaya, incitmeye, maneviyat üzerinden baskı kurmaya hakkı yok. Bir bu soruyu yönelteni düşündüm, bir de küçücük yaştan itibaren okuyamayıp da çalışmak zorunda kalanları, para kazanıp ailelerine katkıda bulunmak için okullarını terk eden çocuk işçileri ki binlercesi var ülkemizde. Bu da bir vatandaş, onlar da vatandaş, ancak problemlerin arasındaki farka bakınız. İnsanı insan yapan ne arabasıdır, ne sırtındaki, insanı insan yapan değerleri, erdemleri… Maddiyatın ön planda olduğu çıkarlar dünyasında çok algılanamasa da, bilenler bilir aradaki farkın önemini… Bunun için belli bir olgunluğa ulaşmak gerek, “kişilik olgunluğu”na… Yaşam için maddi değerler önemlidir, doğrudur ancak kişilik, akıl ve erdem o kişide yoksa zaten maddi varlıklar da yok olur gider, o kişide tutunamaz. Yalnızca çıkara dayalı ilişkiler ise zaten baştan yıkılmaya mahkumdur, asla sonu olmaz. ** Bir okuyucu sorusu, bana yazı konusu oldu. İnsanların çeşitli dertlerini okuyup bilgilenmekti amacım ancak, inanın böylesini beklemiyordum. Demek ki bu kişinin derdi de buymuş! Ailesinden özür dilerim ama belki de bir yetişme sorunu var. Yazımın başında da dediğim gibi, aynen Temel fıkrası gibi… Temel fıkrası demişken, size birkaç Temel fıkrası aktarayım da, yazıyı güzel noktalayayım… - Temel kaptan pilottur. Uçak normal bir şekilde giderken birdenbire sallanmaya başlar, Temel mikrofonu alır… “Tikkat! Tikkat! Kaptan pilotunuz Temel konuşayu, uçaktaki ariza giderilebilecek bir arizadur. Lütfen panik yapmayun.” Yolcular biraz beklerler ama uçaktaki sarsıntı artarak devam etmektedir. Temel tekrar mikrofonu eline alır… “Tikkat! Tikkat! Eşhedü en la ilahe illallah…” ** Temel uçakla Trabzon'a gidecekmiş. Rastgele bir yere oturmuş. Yerin asıl sahibi gelmiş: - Beyefendi burası benim yerim, kalkar mısınız? - Hayır. - Beyefendi burası benim yerim, kalkın. - Hayır. Yer sahibi gitmiş ve hostese başvurmuş. Hostes, - Beyefendi burası sizi yeriniz değil, kalkar mısınız lütfen? - Kalkmam! Hostes de çare bulamayınca kaptana başvurmuş. Kaptan Temel'in kulağına bir şey fısıldamış ve Temel kalkıp arka tarafa oturmuş. Herkes hayret etmiş biz bu kadar uğraştık kalkmadı, acaba kaptan nasıl kaldırdı bunu diye. Dayanamamışlar ve kaptana sormuşlar. Kaptanın verdiği cevap: - Dedim ki, burası Trabzon'a gitmez! ** Sevgili okurlar, her şeyi Temel'e yakıştırıyorlar ama en dâhiyane fikirler de Karadenizli'lerden çıkıyor bu da herkesin malumu… Haftaya buluşmak üzere, sağlık ve mutluluk dilerimle… Makaleyi Paylaş Facebook'ta Paylaş Twitter'da Paylaş
Yorum yazarak Yeşilgiresun Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeşilgiresun Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeşilgiresun Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeşilgiresun Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Yeşilgiresun Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeşilgiresun Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeşilgiresun Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeşilgiresun Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.