Her hafta böyle oluyor sevgili okurlar, kendimce önemli bulup sizlere aktarmak üzere bir yazı konusu seçtiğimde, daha yazıya başlamadan ülkenin gündeminde bir olay patlıyor ve bizim yazının başlangıcı da böyle oluyor. Hani bu gündeme düşenler yüz güldürücü cinsinden olsa ne ala, mutlu, mesut yazar, hep beraber seviniriz. Ancak ne yazık ki yine acı, yine keder. Anlamlı bir amacı olan bir ziyaret nedeniyle bulunduğum İstanbul'dan gazeteme yazı göndermek üzere kalemi kağıdı elime aldığımda, televizyonda flash haberde patlıyor aynı zamanda… Afyonkarahisar'da askeri birlikte bilinmeyen bir nedenle (ilk açıklama böyle) cephanelikte patlama ve yirmibeş askerin hazince şehit oluşu. Olayın mühimmat deposunda olduğu duyuruluyor. Siz bu yazıyı okuduğunuzda ayrıntılar da ortaya çıkmış olacak elbette. Ancak sonuç değişmeyecek.TV görüntüleri çok acı. Şehitlerin ismi belli olmadığı için analar-babalar nizamiye kapısında bağırıp ağlaşıyor. Asker ağlıyor, polis ağlıyor, analar, babalar ağlıyor, bütün Türkiye ağlıyor… Böyle bir olaya nasıl yorum yapılır bilmiyorum, yorum yapılır mı, onu da bilmiyorum. Askerlik yapmadım, bir el bombasının yere düşmesiyle yirmibeş askerin ölümü açıklanabilir mi, işte onu hiç bilmiyorum. Zaten biz ne biliriz ki… ** Bir kez daha olan oldu, ne yazık ki gidenler geri dönmeyecek. Sebebi, faili, her ne ise bulunup yeniden böyle bir şey olmasının önüne geçmek gerek. Ve acılı aileler…Onlar için söyleyecek bir söz bulamıyorum. Bu, yalnızca o ailelerin değil, bütün bir milletin yasıdır. Hepimizin başı sağolsun. ** Gelelim geçen hafta az-çok bahsettiğim diğer konumuza. Eskiden Giresun çok çok güzel bir şehirmiş. Bu güzelliklerin son kısmına yetiştiğimi söyleyebilirim. Benim çocukluğumda az bir kısmı kalmış olsa da, bahçe içinde küçük konak tipi evler, her taraf yemyeşil, o bahçeler çiçekler ve meyve ağaçları ile kaplı, araba desen yok denecek kadar az, kışı ayrı güzel, yazı ayrı güzel bir şehir. Şehir bu güzelliğini büyük ölçüde “KAPTAN YORGİ” lakabıyla tanınan, Giresun'a çok emek vermiş, bizlerden çok önce yaşamış Rum asıllı bir belediye başkanına borçluymuş. Kaptan Yorgi'yi, acıklı öyküsünü ve zamanında Giresun'a olan katkısını duymuştum, ancak ondan bahsedecek, sizlere aktaracak bir belge ele geçirememiştim. Geçen hafta gazetemde rastladığım bir arşiv bana bu olanağı sağladı. 29 Mayıs 1957 tarihli KARADENİZ gazetesi. Sahibi Ş.M. Ersöz Kerempelioğlu (Amcam), yazarı ve habercisi Ahmet Ersöz (babam). O zamanlar büyük tiraj yapan ve tüm Karadeniz'e dağılan bu gazete ile ilgili bilgileri geçen hafta yazmıştım. Şimdi aynı gazeteden KAPTAN YORGİ ile ilgili, bir köşe yazısını, daha doğrusu Karadeniz gazetesinin yorumunu, hiçbir ekleme yapmadan sizlere aktarıyorum: “KAPTAN YORGİ'nin mezarını da dinamitle atacak mıyız Liman inşaatı için hapishane ile hapishane burnu yıkılacaktır. Hapishane bahçesinde sahilden itibaren yükselen muazzam duvarın ucunda nadide taşlardan örülme kule gibi yüksek bir sütun vardır. Burada Kaptan Yorgi yatar. Kaptan Yorgi vaktiyle uzun yıllar Giresun'da Belediye Reisliği yapmış ve Giresun'a sayısız eserler kazandırmıştır. Kaptan Yorgi'nin Giresun'a hizmeti unutulmayacak, inkar edilmeyecek kadar büyüktür. Hükümet konağından tutun da, Seydi Vakkas türbesine kadar hep onun eseridir. Ölürken de Türk mezarlığına gömülmeyi vasiyet edecek kadar Türkleri severdi. Hapishaneyi dinamitle atarken Kaptan Yorgi'nin mazarını da dinamitle uçurmayalım. Eğer teknik bir mahzuru yoksa bu mazarı bir kule şeklinde yerinde bırakalım ki bu hareketimiz Türk milletinin kadirşinastlığının bir abidesi olarak kalır ve Hıristiyan alemi için turistik bir kıymeti de olur. Şayet kulenin burada kalmasında mahzur varsa taşları kırılmadan sökülüp mezar şehrin başka bir yerine nakledilmelidir. Bugün Rum Cemaati ile aramız bu derece açık iken böyle bir alicenaplığın sırası mı diye düşünen bulunabilir. Ama unutmayınız ki siyaset çabuk değişir, birgün gelir işler düzelir yine dostluk başlar. Böyle olmasa bile biz Kaptan Yorgi'nin mezarını dinamitle uçurmamakla yalnız tarihi vazifemizi yapacağız.” ** 1957 yılında çıkan Karadeniz Gazetesi'ndeki bu köşe yazısını okuyunca, hakkında olumlu yorumlar duyduğum KAPTAN YORGİ'nin Giresun için neden bu kadar önemli bir kişilik olduğunu bir kez daha anladım. Bir Rum ve Hıristiyan olan YORGİ'nin, Seydi Vakkas Türbesi'ni yaptırması, şehrinin halkına olan sevgisinin en büyük göstergesi değil mi? Bir diğer takdir edilecek konu ise; yazıda geçen bakış açısı: “Eğer teknik bir mahzuru yoksa bu mezarı bir kule şeklinde yerinde bırakalım, ki bu hareketimiz Türk milletinin kadirşinastlığının bir abidesi olarak kalır ve Hıristiyan alemi için turistik bir kıymeti de olur. Bugün Rum Cemaati ile aramız bu derece açık iken böyle bir alicenaplığının sırası mı diye düşünen bulunabilir. Ama unutmayınız ki, siyaset çabuk değişir, bir gün gelir işler düzelir yine dostluk başlar. ” 1957 yılının bakış açısı. Bugün 2012. Kıyaslamayı size bırakıyorum. ** Sonuçta ne oldu? Kulaktan dolma bilgilerle aktarıyorum: O yılların Giresun'unda Rumlardan kalma Giresun'un korunması ya da bu eserlerin yıkılması konusunda büyük tartışmalar çıkar, şehir ikiye bölünür, aklı selim sahibi insanlar Ersöz ailesinin çıkardığı Karadeniz gazetesi de dahil olmak üzere bir kesim, eserlerin korunmasından, diğer kesim ise yıkılmasından yanadır. Sonuç: Çarpık, çirkin yapılaşma, bozulmuş bir doğa, son derece olumsuz bir şehirleşme. Giresun yine de çok güzel, ama KAPTAN YORGİ eserlerinden eser kalmamış. Bir Seydi Vakkas türbesi, (o da türbe olduğundan olsa gerek) ve birkaç parça yapı, onları da gelip geçerken görüyorsunuz. Bu eserler kalsaydı, biz de o güzelim yapılarda yaşasaydık, restore etseydik, gelen turistler de daha çok bıraksaydı fena mı olurdu? Giresun şimdiki halinden daha mı kötü olurdu? Dünyanın en çok turist çeken ülkelerinden İspanya, özellikle güneyi tamamen Emevi eserleriyle dolu. Ve turistleri bunlarla çekiyorlar. Tarihini korumak, ülkeni korumakla eş anlamlıdır. Ne yazık ki Giresun bu şansını kaybetmiş. ** Size, Giresun'a çok emeği geçmiş ancak ne yazık ki değeri bilinmemiş bir şahsiyeti tanıtmak istedim. En azından bu kadar bir anlatımı fazlasıyla hak ediyor. Haftaya buluşmak üzere esen kalın… Makaleyi Paylaş Facebook'ta Paylaş Twitter'da Paylaş
Yorum yazarak Yeşilgiresun Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeşilgiresun Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeşilgiresun Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeşilgiresun Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Yeşilgiresun Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeşilgiresun Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeşilgiresun Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeşilgiresun Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.