Şimdi bu satırları yazacağım, Fenerbahçeliler bana kızacaklar.
Benzer olaylar diğer statlarda olmuyor mu, oluyor.
Ancak benzer kararlar alınıyor mu, işte orası tartışılır.
Bu konuya aşağıda değineceğim.
Anladığınız üzere konumuz 19 Nisan tarihinde Kadıköy'de (Fener'in sahasında) oynanan ve olaylar nedeniyle hakem kararı ile tatil edilen Fenerbahçe-Beşiktaş maçı.
Şenol Güneş'in yaralanması ile doruğa çıkan gerilimde artık maç oynanamaz hale gelince tatil edilmişti.
0-0 devam eden maç böyle bitse Fener tur atlayacak ve final oynayacaktı.
Üstelik Beşiktaş kırmızı kart nedeniyle 10 kişi oynuyordu.
Ve maçın o anki skoru ve oyunun gidişatı Fener'in lehineydi.
Hal böyleyken tribünlerdeki aşırı gerginlik, devam eden olumsuz tezahüratlar, atılan bilumum çakmak, şişe v.s. elbetteki skor avantajı bulunan Fener'in aleyhine olacaktı.
Şimdi bu olayı provokasyona, şuna buna bağlayanlar var.
Bir kez olsa idi belki düşünülebilirdi, ancak maç boyunca devam edip durdu.
Özellikle çoğu zaman Beşiktaş'lı futbolcular korner vuruşu yapmakta bile zorluk çektiler.
Hal böyle olunca, bu taşkınlıklara provokasyon demek çok da isabetli olmuyor.
Üstelik bir tek Fener'in sahasında da vuku bulmuyor.
İyi bir futbol seyircisi ve koyu bir Galatasaray taraftarı olarak, “bizim sahamızda böyle şeyler olmaz olmuyor” diyemeyeceğim.
Demek isterdim ancak gerçekleri yansıtmamış olurdum.
İnsanlar statta neden taşkınlık yapar, öfkelerini günlük sıkıntılarını neden sahadakilerden çıkarır anlayabilmiş değilim.
Hele şu küfür olayı yok mu ?...
Sanki stadın kapısında bilet kontrolü yapılırken küfür sözleşmesi imzalanıyor.
Birkaç yıl abonman biletle Giresunspor maçlarını takip etmiş bir insanım.
Tribünde bayanların da olduğunu bildikleri halde bazıları bağıra bağıra küfür edip, etrafa zehir zemberek saçıyor.
Arkadaşlar ben de izliyorum aynı maçı ama hiç küfür etme ihtiyacı hissetmiyorum (zaten mümkün değil, küfürlü konuşmalardan ve o iğrenç sözlerden nefret ederim) demek ki bu maçlar adam gibi de izlenebiliyor.
Stattan maç izleme serüvenim 4 yıl sürdü.
Sonunda duyduğum sinkaflı kelimelerden pes ederek takımın maçlarını evde izlemeye başladım.
Şimdi stadyum havasında olmasa da evimden huzur içinde seyrediyorum.
Ancak maçı yerinde seyretmenin heyecanını ve ayrıcalığını da biliyorum.
Sahada maç seyretmek yalnızca erkeklerin hakkıymış ve küfürlü tezahüratlar çok normalmiş gibi, yerinde maç izleme hakkım gaspedilmiş oldu.
Daha doğrusu mecburiyetten ben bu durumdan feragat etmek zorunda kaldım diyelim.
Küfür olayını araya sıkıştırdıktan sonra gelelim 57. dakikada tatil edilen Fenerbahçe-Beşiktaş maçına.
Birkaç gün önce alınan karar gereği, maç seyircisiz olarak kaldığı yerden (57. Dakikadan itibaren) Fenerbahçe sahasında oynanacak.
Hatayı yapan Fener seyircisi, avantajlı karar verilen Fenerbahçe takımı.
Maçın tatil edilme prosedürü olarak 19.maddedeki “Güvenlik gerekçesi”ni değerlendirme dışı bırakan TFF yönetimi, 20. maddede yer alan “zorlayıcı sebepler”den dolayı maçın tekrarına karar verdi.
Üstelik “müsabakanın yarıda kaldığı andaki şartlarla”…
Bu, Beşiktaş'ın yine 10 kişi olarak sahaya çıkacağı anlamına mı geliyor bilmiyorum.
Ancak bu olay ve bu karar beni geçmişe döndürdü.
Yıllar önce, İstanbul'da Fenerbahçe-Rize maçı oynanıyor, yine şampiyonluğa yakın bir tarih, maç 1-1 berabere, 88. dakikada Mustafa Denizli farkında olmadan kural hatası yapıyor ve 6 yabancı hakkı olmasına rağmen 7. yabancıyı oyuna sokuyor.
Yani maç bu skorla bitse, Fenerbahçe şampiyonluk yolunda yara alacak, Rize de İstanbul'dan 1 puanla dönecek.
Daha sonra durum anlaşılınca maç iptal ediliyor ve tekrar baştan oynanmasına karar veriliyor.
Yeni maçta da Fenerbahçe, Rize'yi yeniyor.
Tabi bu maç yalnızca Rize'yi değil, şampiyonluk yarışındaki diğer takımları da etkiliyor.
Maçın kalan son 2 dakikası için değil, tamamının tekrarı için karar çıkıyor ve Fenerbahçe, Rize'yi yeniyor.
Yani hatayı yapan Fenerbahçe kenar yönetimi, fatura Rize'ye çıkıyor.
Bu maçın kaldığı yerden devam kararı gelince aklıma işte bu geçmişteki maç geldi.
Daha fazla yazıp Fenerbahçeli dostları kızdırmayayım da, durum da bundan ibaret.
Bize de böyle yorumlaması kalıyor.
Sevgili okurlar, bugünlük benden bu kadar.
Haftaya yeni konularda buluşabilmek dileğiyle
Şimdilik esen kalın, hoşça kalın…
Makaleyi Paylaş Facebook'ta Paylaş Twitter'da Paylaş
Yorum yazarak Yeşilgiresun Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeşilgiresun Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeşilgiresun Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeşilgiresun Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Yeşilgiresun Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeşilgiresun Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeşilgiresun Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeşilgiresun Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.