Kadın cinayetlerini yazıp duruyoruz, çünkü ardı-arkası kesilmiyor. Her gün basında yeni bir kadın cinayeti olayı yer alıyor. Ancak bu sefer ezber bozan bir vakayla karşı karşıyayız. Bu kez, cinayeti işleyenin bizzat kendisi kadın. Hem de masum çocuklarını katlederek… Savunması ise inanılmaz bir bencillik ve vahşeti ortaya çıkarıyor. Önce basında çıkan haliyle olaya bir bakalım: “Ankara Keçiören'de oturan Lütfiye A. (27), geçtiğimiz hafta eşi işteyken cinnet geçirdi. Kızı Kübra'yı (8), eşarpla boğdu. Beren'i (5) ise iki kez karnından bıçaklayıp öldüren anne, emniyete giderek teslim oldu. Özel güvenlik görevlisi olan baba Zekeriya A. (43), çocuklarının cansız bedenlerine sarılarak gözyaşı döktü. Kocasından şiddet, eşinin ailesinden de baskı gördüğünü öne süren Lütfiye A., sorgusunda şunları söyledi: -Eşimle ailesi çocuklarıma çok düşkündü ama beni sevmiyorlardı. Halbuki onlar benim çocuklarımdı. Bana resmen köpek muamelesi yapıyorlardı. Eşimden şiddet gördüm. Olay günü evde düşünüyordum, ortada bir şey yoktu. Nasıl olduğunu anlamadan çocuklarımı öldürdüm… Lütfiye A., adliyeye sevk edildi. Talihsiz yavrular ise gözyaşları içinde son yolculuklarına uğurlandı….” x x Bu haber üzerine ne yorum yapılır bilemiyorum. Şu yaşıma geldim çok şeyler gördüm de, çocuklarına gösterilen sevgi ve ilgiyi kıskanan bir anne görmedim. Bundan sonra da görmemeyi umuyorum. Bir anne doğurup büyüttüğü, emzirip kollarında uyuttuğu masum bebelerini boğmak ve bıçaklamak suretiyle nasıl öldürebilir anlamak mümkün değil. Bu durumu “cinnet getirdi” kelimesi ile ifade etmek böyle bir canavarlığın izahında çok yetersiz kalıyor. Bu yazdığım olayı çok uç bir örnek olsa da, eşine rastlanmayacak bir vahşeti içeriyor olsa da, sonuçta yaşandı, böyle bir dram gerçekleşti. İnsanın inanası gelmiyor. “Bunu da mı görecektik” türünden bir canavarlık örneği. En kutsal varlık sayılan “anne” , kendi çocuklarının katili oluyor. Aklıma baba evinde kapının önünde dolaşan kediler geldi. Bu örneği sık sık versem de, anneliğin kutsallığını çok güzel tanımladığından arada bir yazarım. Bu kedicikler doğurdukları zaman yavrularını uzun müddet ağaç altlarına, kuytuluk yerlere saklarlar, ta ki büyüyüp kendi hayatlarını idame ettirecek hale gelinceye kadar. Nedeni, yeni doğmuş yavruları erkek kedilerin ya da başka hayvanların boğmaya kalkışmasıdır. Anne kedi yavrularını ensesinden kavrayarak oraya-buraya taşır, kuytularda korumaya çalışır. Birazcık büyüdüklerinde de kapının önüne getirerek “Beni besliyorsunuz, bunları da besleyin” dercesine bizlerle tanıştırır. Kedilerin yavrularını korumak adına sergiledikleri bu içgüdüsel davranış, bizleri duygulandırır. Tüm canlılar için varsayılan ve gözlemlenen annelik işte böyle bir şeydir. Fazla sevildikleri için çocuklarını katleden anne Lütfiye A. İçin ne tespit yapılır bilemiyorum. Bir kez daha böyle bir haber yorumlamamayı diyorum… x x Gelelim giderek daha sık rastlanır hale gelen bir başka drama: “Muğla Milas'ta ikamet eden lise öğrencisi Süleyman G. (17), geçtiğimiz günlerde dayısının oğlu M.Ö (18)nün yanına gitti. İki genç, yanlarında getirdikleri tiner ve çakmak gazını soludu. Bir süre sonra Süleyman G. Fenalaşıp, yere yığıldı. İhbar üzerine hastaneye kaldırılan genç tüm müdahalelere rağmen yaşamını yitirdi. Süleyman G., gözyaşları içinde toprağa verildi….” …. Dünyanın en büyük sorunlarından birisi olan uyuşturucu konusu ile ilgili yapılan bir çalışmada şu sonuçlar yer almakta: (6 Kasım 2017 Habertürk Gazetesi) Türkiye'de madde bağımlılığı, 2011 yılında beri 6 yılda 17 kat arttı. Sağlık Bakanlığı'nın uyuşturucu kullanımı ile ilgili yayınladığı araştırmalarında, 15-64 yaş grubu nüfusta herhangi bir yasadışı bağımlılık yapıcı maddenin en az bir kere deneme oranı yüzde 2.7, öğrencilerin yüzde 26.7'si ise bir tütün ürününü, yüzde 19.4'ü alkollü içecekleri kullandı. Herhangi bir yasadışı bağımlılık yapıcı uyuşturucu maddenin en az bir kez denenme oranı ise 1.5 olarak saptandı. Yukarıda rakamlarını verdiğimiz “Türkiye'de Sosyal Bozulma” raporuna göre ise 2016'nın ilk 9 ayında 33.638.916 kutu antidepresan tüketildi. Uyuşturucuyla mücadele çalışmalarının toplandığı bir diğer rapora göre ise, 2007'den bu yana 2.148 kişi uyuşturucu madde kullanımı nedeniyle hayatını kaybetti. Son 3 yılda 680 bin kişi tedavi gördü ve bunlar için 2.5 yılda 147 milyon lira harcandı…..” …. Benzin koklamakla, gaz solumakla başlayan uyuşturucu kullanımı bakın nelere yol açıyor. Birileri kazanacak diye, birileri kaybediyor… Mesele, ortam ve şartlar ne olursa olsun bunlardan uzak durabilmekte. Bunun bir yolu da gençleri gözlemlemekten geçmekte… Sevgili okurlar bu hafta da köşemizin sonuna geldik. Haftaya yeni konularda buluşabilmek dileğiyle şimdilik Esen kalın, hoşça kalın…. Makaleyi Paylaş Facebook'ta Paylaş Twitter'da Paylaş
Yorum yazarak Yeşilgiresun Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeşilgiresun Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeşilgiresun Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeşilgiresun Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Yeşilgiresun Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeşilgiresun Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeşilgiresun Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeşilgiresun Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.