Annelerimiz… Dünyanın en kutsal, en fedakar varlıkları. Bizleri bakıp büyüten, uykularını feda eden, gerektiğinde lokmalarını önümüze koyan yalnızca kendi annelerimiz değil. Yani sadece insana özgü değil. Dünyanın tüm canlı dişileri, yavrularına kol kanat geren tüm analar, Doğurduklarını diğer hayvanlardan koruyabilmek için aç aç başında nöbet bekleyen kediler, köpekler. Ve dahi aslanlar… Belgesellerde izlemişsinizdir, aslan yavrularını yalnız bırakmadığı için günlerce, haftalarca ava çıkamıyor, karnını doyuramıyor. Çünkü geride yavruları kapmak için uygun ortamı bekleyen aç sırtlan sürüleri fırsat kollamakta. Hepimiz biliriz, annelik böyle bir şey. Türünün insan ya da hayvan olması durumu değiştirmiyor, dişi olması yeterli. Yani, içgüdüsel bir şey. Ancak her şeyde olduğu gibi bu doğasal olayda da istisnalar var ne yazık ki. Okuyunca dehşete düştüm ve kafamda çeşitli açılardan değerlendirmeler yapmaya çalıştım. Aslında affedilecek ya da değerlendirilecek pek bir yanı yok da, bundan sonrasını düşündüm. Beraber izleyelim: Gazetenin haberi : “İstanbul Küçükçekmece'de oturan Elif G. (23 yaşındaymış)” önceki gün sabah saatlerinde Küçükçekmece Asayiş Büro Amirliğine giderek - Kızımı öldürdüm. Deyip teslim oldu. Aynı saatlerde yeni uyanan ve bebeğinin nefes almadığını gören baba ve dede ise, dokuz aylık Zeynep Nisa'yı yakında bulunan bir özel hastaneye kaldırdı. Doktorlar küçük bebeğin hayatını kaybettiğini belirledi. Hastaneye gelen savcının incelemesinin ardından Zeynep bebeğin cenazesi Adli Tıp Kurumu'na kaldırıldı. Elif G'nin emniyetteki ilk ifadesinde eşinin kendisine şiddet uyguladığını ve bu nedenle cinnet getirdiğini, cinayete de bunun neden olduğunu söylediği öğrenildi. Yetkililer, Elif G'nin, önceki akşam İsmail G. İle tartıştığını ve karı kocanın tartıştıktan sonra geceyi ayrı odalarda geçirdiğini belirtti. Elif G., çıkarıldığı mahkeme tarafından tutuklanarak cezaevine gönderildi.” Haberin yanında anne kızın mutlu günlerinde çekilmiş güzel bir resmi var. Dünyalar tatlısı, şirin mi şirin, çok güzel bir kız çocuğu. O artık aramızda değil. Üstelik bu vahşeti yapan da, dünyadaki en yakını, öz be öz annesi. ** Hep şiddet gören kadınları, öldürülen anneleri, sevgilileri, hastalıklı aşklara karşılı vermediği için katledilen masum insanları yazdım, savundum. Toplumda artan “kadına yönelik şiddet” olaylarına karşı bir nevi kadın hakları savunuculuğuna yöneldim kendi adıma. Bunda da insan olan herkesin aynı tepkiyi vereceğini düşünüyorum. Ancak bu kez ne savunulacak bir kadın, ne yorumlanacak bir durum var. Böyle bir insanlık suçunun arkasında durmak, başka bir insanlık suçu işlemektir. ** Biliyorum ve şahit oluyorum, birçok kadın, çocuklarını babasız büyütmemek, yuvalarını dağıtmamak adına nelere katlanıyor, ne sıkıntılar yaşıyor, neleri yutuyor evlilik hayatı boyunca. Belki bu erkekler için de böyle, ama biz şimdi olayı kadın açısından yorumluyoruz. Bu bayan, yaptığından pişman olup polise teslim olmakla birlikte, mazeret olarak eşinin kendisine şiddet uyguladığını, bu nedenle cinnet geçirerek bu işi yaptığını beyan ediyor. Bunları muhtemelen daha az ceza alabilmek uğruna söylemiş olmalı, şiddet olayı gerçek olsa bile. Aslında ne kadar ceza aldığının, demir parmaklıklar gerisinde ne kadar yatacağının pek de bir önemi yok, ona asıl cezayı elbette kendi vicdanı verecek. Yirmiüç yaşından itibaren koca bir ömrü böyle bir vicdan yüküyle yaşamak… Bundan daha ağır bir ceza olabilir mi? Dünyada her şiddet gören kadın evladını katledip, hırsını günahsız bebelerden çıkarsaydı, dünya nüfusu bugüne kadar çoktan sonlanmış olurdu herhalde… ** Bu, çok özel, çok zalimce ve istisnai bir durum. Asla “anneler” ve “annelik” adına bir örnek olamayacağı gibi, insanlık adına da olamaz… Anne olayını bir tarafa bırakın, güç ve denge açısından bakalım. Diyelim ki eşinden şiddet gördü, (o da belli değil ya, ayrıca mazeret de değil.) Kendini korumadı, karşılık vermedi, polise gitmedi, gitti, bedenen hiçbir gücü olmayan, karşılık verme şansı bulunmayan, güçsüz, el kadar bebeyi boğdu. Hırsını aldı, hırs tükendi, gerçeklerle karşı karşıya kaldı. Kaba tabirle “takke düştü, kel göründü.” Masum bebe bedenen, diğerleri ruhen öldü. Baba, dede, aile fertleri perişan. İyi de, bir bebeği güvenip annesine bırakamazsan, başka kime bırakırsın? ** İşte başka bir haber: “Adana Ceyhan'da altı ay önce gece polis tarafından bulunan, vücudunda dayak izleri ve sigara yanıkları olan altı yaşındaki Ali E'nin annesi Halime E'nin yargılanması tamamlandı. Mahkeme işkenceci anneyi üç yıl dört ay hapis cezasına çarptırdı.” ** Bunlar elbette ruh sağlıkları, psikolojileri bozuk insanlar. Ne yazık ki bu çocuklar da böyle annelere sahip olma şansızlığı yaşıyorlar. Çocuğunun vücudunda sigara söndüren bir anneye “anne” demek ne kadar doğru olur bilemiyorum. Umarım o çocuk bu ailenin elinden alınıp ilgili kurumlarda yetiştirilir. ** Bir de işkenceci üvey anneler var. Bunları da okuyoruz sık sık. Üvey çocuğunu döven, işkence eden, öldüren, ne ararsanız var. Hoş bazı öz'lerin yaptığına bakınca, öz, üvey fark etmiyor diyor insan. Ancak şunu da ekleyeyim, çok vicdanlı insanlar da var. Ne tanıdığım üvey anneler var, eşinin kendisinden önce olan evliliğinden doğan çocuklarını büyütmüş, evlendirmiş. Demek ki mesele “öz”, “üvey” olmakta değil, vicdan taşımakta. ** Dokuz aylık bebeğini öldüren anneyi okuyunca duygulandım, bir insan olarak sizlerle paylaşmak istedim. Bir anne olarak, anneliğin ne kadar kutsal olduğunu, emeğini ve duygularını çok iyi biliyor ve annemi çok seviyorum. Masum evladını katleden bir insanı da “anne” olarak tanımlayamıyorum. Sebebi ne olursa olsun… Bu yazı sevgi dolu anneler için yazıldı… Hayatta olanlar ve olmayanlar için… Bedenlerine düştüğümüz ilk andan son nefeslerine kadar verdikleri emek, çaba ve alınteri için. Ve sonsuz sevgi için… Teşekkürler, Binlerce teşekkürler… Haftaya buluşmak üzere... Makaleyi Paylaş Facebook'ta Paylaş Twitter'da Paylaş
Yorum yazarak Yeşilgiresun Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeşilgiresun Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeşilgiresun Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeşilgiresun Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Yeşilgiresun Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeşilgiresun Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeşilgiresun Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeşilgiresun Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.