Seri katil, Seri sapık, Seri hırsız, Bol miktarlarda bulunmakta... Son seri katil olayından bahsediyorum. Olayı bir hatırlayalım: “Kayseri'nin Melikgazi ilçesinde bir villada güvenlik görevlisi olan Sami Yılmaz (47), 2 Ağustos günü uğradığı silahlı saldırıda yaşamını yitirdi. Polis şüphelinin Hamdi K. (39) olduğunu belirledi. Şüpheliyle ilgili kan donduran gelişmeler ortaya çıktı. Kardeşinin de aralarında bulunduğu 7 kişiyi öldüren, 2017'de tahliye olan Hamdi K. yakalandı. Zanlının evindeki aramada, güvenlik görevlisinden gasp ettiği tabanca ile çok sayıda tüfek ve kar maskesi ele geçirildi. Katilin, güvenlik görevlisinin tabancasını beğendiği için cinayeti işlediği öğrenildi. Hamdi K., 14 yaşındayken kız kardeşini iple boğarak ilk suçunu işledi. Zanlının 1998-2001 yılları arasında da 6 kişiyi öldürmekten, 2 polis memurunu yaralamaktan müebbet hapse çarptırıldığı ortaya çıktı. Hamdi K.’nın 2017'de cezaevinden çıktıktan sonra dışlandığını, bu nedenle insanlara kin beslediğini anlattığı öğrenildi. Zanlı kurbanlarını “av”, kendisini de “avcı” diye isimlendiriyordu. Gasp ettiği eşyalara ise “av ganimeti” diyordu. Seri katilin cinayetlerde kullandığı kırmızı bisikletiyle olay gününden üç gün önce bölgeye giderek keşif yaptığı ortaya çıktı. Zanlı tutuklandı…” ... Adam rahatsız, belli. Rahatsız da, yedi kişinin katili elini kolunu sallayarak nasıl toplum içinde dolaşabiliyor, mesele burada. Kız kardeşini boğmuş, 4 yıl hapis yatıp çıkmış. 1998-2001 arası 6 kişiyi öldürmüş, 2017'de ceza indirimlerinden yararlanıp yine çıkmış. Sonra da silahını beğendiği için güvenlik görevlisini öldürüyor. Dışarı salınıp toplum içine karışması son derece sakıncalı bu kişi muhtemelen” iyi hal”den de ceza indirimi almıştır zamanında. İyi de, toplumu bu insanlardan kim koruyacak? Bizlerin güvenliği ne olacak? Yanıtını ben bilmiyorum, siz biliyorsanız yanıtlayın. ... Hep kamu vicdanını yazıyoruz. Kamu vicdanı sızladı diyoruz, “iyi hal” indirimlerinden yakınıyor, ceza sistemini eleştiriyoruz. Elbette ceza caydırıcı sistemlerden yalnızca birisi ama, toplumdaki diğer fertleri de düşünmek gerekiyor. Şekilde görüldüğü üzere bazı insanların rahat rahat ortalıkta dolaşması toplumun güvenliği için son derece tehlike arz ediyor. Örneğin söz konusu seri katil Hamdi K. tipini beğenmedi için rastladığı herhangi birini de kendisine hedef yapabilir. Zaten daha ondört yaşında kardeş katili olan, diğerlerine neler yapmaz. Kardeş cinayetinden dört yıl sonra ise aftan yararlanıp çıkıyor. Zaten konu olan da bu. Gerçek kader mahkumlarına af getirilmesine kimsenin itirazı yok da, katilin, tecavüzcünün sapığın da aftan yararlanması vicdanları yaralıyor. Kamu vicdanında bir de ceza sistemi sorgulanmakta. Bakın iki ayrı örnek, bizlere neler anlatıyor: “Şanlıurfa'da İbrahim Halil Y. 13 yaşındaki oğlu Yusuf'u 5 katlı apartmanın çatısında ki bacaya 1 metrelik zincirle boynundan bağladı. 40 derece sıcakta aç ve susuz bırakılan Yusuf'u fark eden komşuları polisi aradı. Kurtarılan Yusuf koruma altına alınmadı. “Evden kaçıyordu, ben de bağladım” diye ifade veren İbrahim Halil Y. bir saat içinde serbest bırakıldı…” ... Şimdi bu olayda çocuk yaramazdır, kaçıyordur doğru olabilir de bunun çaresi ona işkence etmek değil. “Benim çocuğum istediğimi yaparım” diye bir şey yok, onların da hakları var, devlet koruması var, ama nedense burada uygulanmamış. Bir diğer olay Urfa'da geçiyor. “Şanlıurfa'da Y.B. özel halk otobüsünde on yaşındaki B.A.’yı kemerle dövmüştü. Bu görüntüler sosyal medyada paylaşılmış, büyük tepki çekmişti. Gözaltına alınan Y.B. geçen hafta çıkarıldığı mahkemede çocuğu, küfür ettiği için dövdüğünü söyledi, serbest bırakıldı…” … işte ben de tam bundan bahsediyorum. Baba kendine göre geçerli nedenlerle (şu veya bu sebeple) çocuğuna insan onuruna yakışmayacak şekilde davranıyor, ceza uyguluyor ama aynı baba bu davranışından ötürü cezalandırılmıyor. Neden? “Af”, “iyi hal indirimi”, bunlar kelime anlamı olarak güzel, insanı terimler de mesele kimlere uygulanabileceğinde. Toplum içinden çürük elmaları ayırmak da bir o kadar önemli. Diyorum ve satırlarımı sonlandırıyorum. Sevgili okurlar, haftaya yeni konularda buluşabilmek dileğiyle şimdilik, Esen kalın, Hoşça kalın... Makaleyi Paylaş Facebook'ta Paylaş Twitter'da Paylaş
Yorum yazarak Yeşilgiresun Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeşilgiresun Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeşilgiresun Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeşilgiresun Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Yeşilgiresun Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeşilgiresun Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeşilgiresun Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeşilgiresun Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.