Geçtiğimiz günlerin Hürriyet gazetesinin iç sayfasında yönetmen Sinan Çetin'in bir röportajı yayınlandı. Röportajın içeriği yönetmenin zorunlu askerlik yasasına karşı çıkışı idi. İnsani öğelerden yola çıkarak böyle bir sonuca ulaştığı ihtimaliyle röportajın devamını okumaya koyuluyorum. Bir de henüz vizyona girmemiş, 28 Eylül'de izleyiciyle buluşacak “Çanakkale Çocukları” filminin hatırına istinaden. Hoş, Can Dündar'ın “Mustafa” filmini de büyük bir coşkuyla koşup, aynı büyük hayal kırıklığı ile ayrıldığımızı hala unutamıyorum ya, neyse. Zira bir Mustafa Kemal aleyhtarına, onun hayatı ile ilgili film yaptırtmaya kalksanız, kesin “Mustafa” filminden esinlenir, kareler alırdı. Ama biz Atamızı Can Dündar'dan öğrenecek değiliz elbette. Sevgili Ata'mıza olan bağlılığımız bin kat daha artı da, Can Dündar'ın kariyerine neler oldu artık onu bilemiyorum. Televizyon kanallarında üniversite öğrencilere karşı kendini savunamaz hale gelince, ve verecek cevabı kalmayınca, “Ben Atatürk'ü böyle anladım, böyle çektim, beğenmediyseniz siz de beğendiğiniz film yapın” dedi, çıktı işin içinden. Ya da çıkamadı. Onun için “Çanakkale Çocukları” filmini izlemeden yorum yapamayacağım. Umarım tarihi gerçeklere uygun bir yapım olup, bu vatan topraklarını kanıyla sulayanların anısını yad edecek kalitededir. Gelelim ünlü yönetmenin röportajına. Aşağıya sözlerini aktardığım zaman bunu neden bir yazı konusu yaptığımı siz de anlayacaksınız. İşte o röportaj ve yazı: “Çanakkale Çocukları filminin yönetmeni ve senaristi Sinan Çetin, - Zorunlu Askerlik Yasası- na karşı çıktı. Böyle bir yasanın olmaması gerektiğini söyleyen Sinan Çetin, bedelli askerlik yapan ünlülere de destek verdi. Malatya'da kısa dönem askerlik yapan Tarkan ve Mustafa Sandal örneklerinden yola çıkan yönetmen, - Mustafa Sandal'ı, Tarkan'ı askere alsan ne, almasan ne…Tarkan askerde patates soysa ne olur, soymasa ne olur? Dedi. Çetin, yeni sistem için bir de formül önerdi: - Askere giden dört milyar maaş alır. Nereden alır parayı, askere gitmeyenden. Bu kadar basit. Bunun için ekonomiye de ihtiyaç yok. Hiç askerlik yapmamak için bir milyon dolar ödemeye hazır bir sürü insan var benim tanıdığım…On gün askerlik beşyüzbin dolar, yirmi günlük ikiyüzbin dolar, bir aylık yüzbin dolar, iki aylık onbin dolar falan diye gider liste…Biz hesapladık, otuzüç milyar dolar yapıyor. Git PKK'yı satın al, konu kapandı!.” … Sinan Çetin'in sıraladığı rakamlardan inanın benim başım döndü. Ay'da mı yaşıyor, uzayda mı, Merih'te mi belli değil. Ama kesinlikle Türkiye'de değil. Sadece tanıdıkları ile otuzüç milyar dolar toplayabiliyorsa eğer, ne mutlu bize, nerede yaşıyormuşuz da haberimiz yokmuş. … Kardeşim kusura bakma da Beyoğlu'nun Barlar Sokağından Türkiye işte böyle görünüyor. Önemli olan Tarkan'ın, Mustafa Sandal'ın patates soyması değil, önemli olan yurdun dört bir tarafından gelen vatan evladının aynı ortamı paylaşıp, aynı havayı soluması. Vatan sevgisi parayla satılmaz. Ayrıca PKK çarşıda pazarda mı satılıyor anlattığın gibi, keşke öyle olsa da neyimiz var neyimiz yok satıp çocuklarımızı kurtarsak. Çanakkale Savaşında, Kurtuluş Savaşında milyonlar öldü, sana bana bu vatanı bıraktılar, onlar paralı asker miydi? Hepsi bozuk yırtık üniformalarla, boş midelerle gittiler. Çocuklarımız ölmesin, eğitilmiş askerler, donanımlı, deneyimliler savaşsın, bunda hemfikiriz. Ancak zorunlu askerlik kalksın fikrine karşıyım. Askerlik bir eğitim ocağıdır, beraberlik ve dayanışma yeridir. Askerlik yapmasam da bunu hep duyarım. Vatan sevgisinin pekiştirildiği yerdir. Askerlik günleri ve arkadaşlıkları hiç unutulmaz, ömür boyu anlatılır gider… Bir delikanlı askerliğini yapmadan olgunlaşmış kabul edilmez. Sinan Çetin'in “gereksiz” gördüğü askerlik olgusu Anadolu için manevi anlamda çok önemlidir. Zira o, askerliği “patates soyma yeri” olarak kabul etmekte. ** Gazetedeki yazıya devam ediyoruz: “Sinan Çetin, zorunlu askerlik hizmetinin istenen sonucu veremeyeceğini de ileri sürdü. Çetin şöyle konuştu: - Ben askere gittim, elime bir gün silah almadım. Ama sen tutup mecburiyet koyuyorsun. Gitmezsen yanarsın- diyorsun. Ne yapsın Türk halkı da seviyor gibi yapıyor. PKK'yı niye yenemiyoruz biliyor musunuz? Çünkü orada istekli bir ordu var. Gençleri bu savaşlarda kırılıyor, bunu kahramanlık edebiyatıyla, şehit edebiyatıyla, gazi oldu, madalya aldı diyerek veriyorsun. Bu yalan bitsin artık. Dünyanın her yerinde profesyonel askerlik var, bizde ise zorunlu.. Zorunlu askerlik mi olur?... ** Çocukları henüz askeri gitmemiş ya da gidecek olanlar belki bu kişiye hak verip bana kızabilirler. Ama ben de bu saygısızca bulduğum sözlerin sahibine kızıyorum. Kafasından, Aristo mantığıyla (Aristo bu dünya düz bir tepsidir diyerek bilimi ikibin yıl olumsuz etkilemişti.) ” otuzüç milyar dolar toplayarak (!) paralı asker ordusu kuruyor ama, bedeli yirmi bin lira olan ve üstelik de taksit imkanı da tanınan bedelli askerlikte istenilen hedefe ulaşılamadığını bile bilmiyor! Vatanın paralı, profesyonel askerlerle savunulacağını söylüyor. Peki çok beğendiğiniz (!) istekli dediğiniz PKK ordusu paralı askerlerden mi oluşuyor? Bu vatan için, senin, benim için canını verenlerden bahsederken, “kahramanlık, şehit edebiyatı, bunların hepsi yalan” denir mi? Hepimizin üzerinde o şehitlerin, o gazilerin hakkı var. Topluma röportaj verecek kadar ön plana çıkmış kişilerin ağızlarından çıkanlara dikkat etmeleri, yoksa o ağzı hiç açmamaları gerekir. Zira bazen ağızdan çıkanlar amacını aşabiliyor. Gencecik evlatlarımızın yok olup gitmesi hepimizin yüreğini yakıyor. Sayın Çetin'in söylemek istediği buysa, bunu da anlatmanın, dile getirmenin bir yolu var. Sinan Çetin'in vicdanı, maddi durumu yerinde olanlardan yana çalışıyor. Parayı verecek kurtulacak ödeyemeyen de profesyonel asker olacak, yani fakir olan zorunlu askerlik gönüllüsü olacak. Hem profesyonel, hem gönüllü… Valla ben yönetmenin formülünden hiçbir şey anlayamadım. Zaten onun da ülkenin gerçeklerinden bir şey anladığını sanmıyorum. Barlar sokağından düşüne düşüne bu formülü bulduğuna göre… Haftaya buluşmak üzere… Makaleyi Paylaş Facebook'ta Paylaş Twitter'da Paylaş
Yorum yazarak Yeşilgiresun Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeşilgiresun Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeşilgiresun Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeşilgiresun Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Yeşilgiresun Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeşilgiresun Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeşilgiresun Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeşilgiresun Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.