Fenerbahçe ve Beşiktaş, Avrupa'da tahkim kurulu nezdinde savunmasını yaptı, sonucunu bekliyor. Biliyorsunuz Fenerbahçe 2+1 yıl, Beşiktaş'da bir yıl Avrupa kupalarından men cezası almıştı. Bu cezaların ana nedeni ise Türkiye'de daha önce oynanan maçlarda bazı futbolcuların ve yöneticilerin karıştığı iddia edilen şike olayları idi. Bu konular elbette hepinizin malumu. Şike iddiaları, tutuklamalar, yargılamalar vs. vs. İşin UEFA kısmı da var elbette, yani Avrupa kupaları olayı, bu konuda karar verilmişti ancak tahkime gidildi, siz bu yazıyı okuduğunuzda belki de son durum şekillenmiş olacak, bu kulüplerin Avrupa kupalarında aldıkları cezalar ya onaylanacak, ya da indirime gidilecek. Benzer bir durum ise şu anda İtalya'da yaşanıyor. Gönül ister ki sporda hiçbir çirkinlik yaşanmasın, ancak neden bu yollara başvuruluyor anlamak mümkün değil. İşte Akdeniz oyunlarındaki bazı sporcularımızın durumu. Daha oyunlar başlarken bir kısmı dopingli çıktı ve yarışmalardan men edildi. Önce ülkemizi, sonra kendilerini küçük düşürdüler. Zaten bu doping testlerinin yapılacağını bile bile bu maddeleri nasıl kullanırlar bilemiyorum. Spor bir centilmenlik ve zeka işidir, disiplin işidir, farklı yollara saparsan, haksız şekilde fiziksel üstünlüğe ulaşmaya çalışırsan elbette bu mutlaka ortaya çıkar. Yalnızca diskalifiye olmakla kalmaz, onurunu da yitirirsin, gururunu da. Bir yurt dışı gezimiz sırasında Olimpiyatların başlangıç yeri olan yunan adasını gezmiştik. İlk olimpiyatlar orada başlamış. Amfitiyatr kalıntıları hala duruyor. Ortada büyük bir boş alan, çayırlık diyelim, gösteriler orada orada yapılıyor, izleyiciler kenarda izliyormuş. Tabi bunları rehber anlatıyor. Girişte farklı bir taş gibi, sunak gibi bir şey vardı, yine anlatan arkadaş dikkatimizi oraya çekti; eğer yarışlarda centilmenlik dışı davranan, belki de bugünkü anlamıyla doping (o zamanlarda doping nasıl oluyorsa) yapan olursa, hemen olimpiyatlardan men edilir ve o taşa bağlanarak insanlara teşhir edilirmiş. Bu, bir sporcu için çok ama çok ayıp bir şeymiş o zaman. (Her zaman da öyle olmalı) Üstelik bu teşhir alanı olimpiyat denen o yerin hemen giriş kapısındaydı. İçimden, “Çok ayıp da olsa, o zaman bile bu yollara sapanlar oluyormuş demek ki”diye geçirmiştim. İşte, o zaman da olsa, bu zaman da olsa, bu yollara sapmanın, sporu katletmenin bedeli de çok ağır oluyor ne yazık ki… Çok yetenekli, başarılı, Türkiye'ye birçok madalya kazandırmış Süreyya Ayhan'ın bugün içinde olduğu durum, daha doğrusu doping testi için numune vermemesi nedeniyle aldığı ceza kendisi ve ülkemi adına gerçekten büyük kayıp. Numune vermeyişinin nedeni, sonucunda pozitif çıkacağı endişesi mi bilinmez ancak Türk sporu ve kendi adına çok şey yitirildiği de yadsınamaz bir gerçek. Sözü buraya getirmişken, Nijerya liglerinde yaşanan inanılmaz bir olayı da aktarayım sizlere. Gazetelerin “Garip ama gerçek” köşelerinden bir alıntı sanmayın, televizyon spor haberlerinde duydum ve kulaklarıma inanamadım, yanlış mı acaba diye hemen not aldım, Nijerya liglerinden birinde şampiyonluğa oynayan iki takım, artık son hafta, son maça gelinmiş, puanlar eşit, şampiyonluk averaja kalmış. Ya da kazanana diyelim. Her iki takım da son maçına çıkıyor ve size o iki takımın oynadığı maçların skorlarını söylüyorum: Birisi 79-0 , Diğeri 67-0. Yazıyla birisi yetmişdokuz sıfır, diğeri ise altmışyedi sıfır. Ve bu maçlar basket olmayıp, futbol maçı dikkatinizi çekerim. Üstelik gollerin büyük çoğunluğu (tamamına yakını) ikinci yarılarda atılmış. Dünya futbol tarihinde görülmemiş bu olay sonrası Nijerya Futbol Federasyonu sinirden öyle küplere binip, o denli bir hale gelmiş ki her iki takımı, rakiplerini, ilgili ilgisiz bu olayda yer alan herkesi süresiz- olarak Nijerya liglerinden men etmiş. Bence de çok iyi etmiş! Rezilliğin bu kadarına ne demeli artık bilemiyorum… Bu iki takımdan biri kesin şampiyon olur da herhalde bu, Nijerya ligi şampiyonluğu değil de, özür dilerim gerzeklik- şampiyonluğu olabilir ancak. Zira, kırkbeş dakikaya 79 golü sığdırmaya çalıştım, başaramadım, zaten Nijerya Futbol Federasyonu da başaramamış olmalı ki bu cezaları yağdırmış. ** ** Sonuçta Türk futbolu için bir karar çıkacak. Öyle ya da böyle, Şu takımın veya bu takımın lehine ya da aleyhine… Bir takımın Avrupa kupalarında bir yıl eksik, bir yıl fazla oynamış olması çok da önemli değil, Aslolan; Karakterli, disiplinli, sportmen, başkalarının hakkından ve emeğinden çalmayan, sportmenlik dışında başka yollara tenezzül etmeyen düzgün sporcular yetiştirmek ve; Bu vizyonu ilke edinmiş idareci ve yöneticiler eşliğinde kulüpleri yönetmektir. Ülkemizde önemli bir değer olan futbolun dünya standartlarına ulaşabilmesi için tek şansı da budur. ** Bunu da yazmadan geçemeyeceğim, biz çocukken “Baltalı İlah Zagor” vardı, onun çizgi romanlarını okurduk, şimdi de “palalı” lar çıktı, Gezi Parkı olaylarından sonra, eline palayı alan sokağa fırlamaya başladı. Geçtiğimiz günlerde basında görmüşsünüzdür, eli palalı bir işyeri sahibi (ki, restoran, market, otel, turizm acentası, internet kafe işletiyormuş.) gezi parkı olayları nedeniyle iş yapamamasına kızarak elinde palayla sokağa fırlıyor, bu arada birkaç kişiyi yaralıyor, sonra kaçıyor vs. en sonunda yakalansa da serbest bırakılıyor. Hatta bir emniyet görevlisi ile bir vatandaşı da yaraladığı yer alıyor basında. Ancak sonuç ortada. Savunması ise oldukça ilginç: “İşyerime saldırı oldu, bir bayan saldırdı, beni yaraladı!, Ben de onu engellemek için zırhın (pala) ortası ile tokat atar gibi vurdum.” … Bir adam, bir bayandan dayak yiyor! Ne kadınmış…Bana pek inandırıcı gelmedi, size geldi mi? Zaten konu bu değil, ortalarda eli palalı, toplumu tehdit eden bir takım insanların dolaşıyor ve kafalarına göre ceza kesiyor olması. Birilerinin, birilerini dövmeye, yok etmeye kalkması… Öteki, beriki meselesi… Biz iken Ben ve sen olmak… Ya da Bizimkiler, sizinkiler… Öteki beriki, Benimki, seninki… Haftaya buluşmak üzere… Makaleyi Paylaş Facebook'ta Paylaş Twitter'da Paylaş
Yorum yazarak Yeşilgiresun Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeşilgiresun Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeşilgiresun Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeşilgiresun Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Yeşilgiresun Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeşilgiresun Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeşilgiresun Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeşilgiresun Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.