Hukuka gönlünü ve ömrünü vermiş bir insanın evladı olarak adalete olan sonsuz saygı ve güveninim yanısıra, çocukluktan beri yargıya, mahkemelere ve savunma makamına ilgi duymuşumdur. Aşırı ısrarım nedeniyle, sevgili babamın beni çeşitli duruşmalara “dinleyici” olarak götürdüğünü hatırlıyorum. Meslek yaşantımı “hukukçu” değil de, “bankacı” olarak sürdürmem – ki bu meslekte de çok severek çalıştım yaşamın yönlendirmesi ile ilgili olsa gerek… Bu nedenle, basın kanalıyla bizlere yansıyan mahkemeler, verilen kararlar, kanun uygulayıcıların yorumları hep dikkatimi çekmiştir. Adaleti uygulamak hukukçuların görevi olsa da, bu uygulamalar adalet arayanları ve tüm toplumu ilgilendirdiğinden ve özellikle bazıları emsal oluşturduğundan, alınan bazı kararlar ile ilgili yorum yapmak, “vatandaşın en doğal hakkıdır” düşüncesiyle, alınan bir kararı değerlendirerek yazıya başlayalım… S.S. ve H.Ç. çifti, 1995 yılında evlenir, bu evlilikten bir kızları dünyaya gelir. Zaman içinde, işsiz olan evin erkeği alkol batağına saplanır, eşine ve kızına şiddet uygulamaya başlar… Bu süreç zarfında kızının boğazına elektroşok vererek bayılttığı için hakkında dava açılır ve kasten adam yaralama suçundan ceza alır. Evini geçindirmek için evlere temizliğe gitmekten, çocuk bakıcılığına kadar birçok işte çalışmak zorunda kalan evin kadını ise, bundan beş yıl önce şiddet nedeniyle eşinden boşanır. Ancak koca, eski eşinin peşini bırakmaz ve kaldıkları evi bularak, çöp dökmekte olan kadını av tüfeği ile öldürür… Buraya kadarını, “çok acı olsa da ” anladık, gelelim bundan sonraki gelişmelere; Katil koca hakkında “tasarlayarak adam öldürme” suçundan dava açılır. “Karar duruşması geçtiğimiz günlerde görüldü. Gazetelere göre;savcı sanığın tasarlayarak adam öldürme suçundan cezalandırılması ve indirim yapılmaması yönündeki mütalaasını tekrarladı. Mahkeme sanığa “tasarlayarak adam öldürmek”ten ağırlaştırılmış hapis cezası verdi , ancak daha sonra verdiği cezayı “iyi hal indirimi” uygulayarak müebbet hapis cezasına çevirdi…(Basından)” ** Yargı kararlarını eleştirmek gibi bir niyetimiz ve yetkimiz olmasa da, basına yansıyan bu tarz sonuçlar kamuoyunun vicdanını sızlatıyor… Sizce bu aile dramında “İyi hal” vasfına sahip olan eşlerden hangisi olmalı? Gördüğü şiddete rağmen ailesini ayakta tutabilmek için evlere temizliğe giden, dürüst yollardan kendisinin ve çocuğunun yaşamını kazanmaya çalışan ve şiddet sonucu öldürülen anne mi, Yoksa işsizliği iş edinen, bir de aile bireylerine hayatı dar eden ve çocuğunun annesinin yaşamını elinden alma yetkisini kendinde gören bu adam mı? Bir insanın “iyi hali” yaşamının bütünü içerisinde değerlendirilmeli, verilecek karar öncesinde hakim karşısında sus-pus olmak ve “pişmanım” sözleri adeta ceza indirimine yatırım gibi duruyor. Niyetim yargı kararlarına saygısızlık değil elbette, ancak bir vatandaş olarak bu yorumların bizlere nasıl yansıdığını belirtmek istedim. Ve bakın, son yıllarda uygulanan “iyi hal indirimi” ile ilgili olarak nasıl bilgilere ulaştım: -üç yaşındaki çocuğa tecavüz edene uygulanan iyi hal indirimi, -Sevgilisini yakarak öldürene uygulanan iyi hal indirimi, -Siirt Pervari'de altı yaşındaki bir çocuğa tecavüz eden ve tutuksuz yargılanana verilen iyi hal indirimi, Bunun gibi bir sürü örnek… Bir vatandaş, herhangi birisi olarak görüşüm: -Cezalar, eğitici ve toplum huzurunu sağlayıcı vasfını korusa da aynı zamanda “caydırıcılık” yönü de olmalı… Zira bir tecavüz sanığına “iyi hal” indirimi uygulamak toplum içinde hiç de olumlu bir yankı uyandırmıyor… ** Ve Birleşmiş Milletler'in son IŞİD raporu… BM Çocuk Hakları Komitesi'nin raporuna göre Irak ve Suriye'de önemli toprakları kontrol altında tutan terör örgütü IŞİD, kaçırdığı çocukları seks kölesi olarak satıyor, işkence yapıyor, hatta “örgütün işine yaramaz ” olarak nitelediklerini çarmıha gererek, diri diri gömerek ya da kafalarını keserek öldürüyor. Komite sözcüsü Renate Winter'in açıklamaları şöyle: -Çocukların, özellikle de zihinsel engelli olanların intihar bombacısı olarak kullanıldığını duyuyoruz. Bu çocuklar büyük olasılıkla ne yaptıklarının farkında bile değiller… Sekiz yaşındaki çocuklar, askeri eğitim alıyor, çocuklar kaçırılıyor, fiyat etiketi konup pazarlarda satılıyor… Haberlere göre Dünya IŞİD terörüyle baş etmeye çalışadursun, örgüt Suriye ve Irak'ta birçok kent ve kasabayı elinde tutuyor, Libya'da da küçük bir bölge IŞİD sempatizanlarının kontrolünde bulunuyor. Ve Avrupa'da açılan kara delik: Bosna Hersek'in kuzeydoğusunda yer alan Gornja Maoca köyü halkı, evlerine IŞİD bayrağı çekiyor, savaşmak üzere örgüte militan gönderiyor… ** Barış ve çiçek çocuklarının hakim olduğu 1970'lerin dünyasından bugüne gelinen nokta: Kafa kesen, çocuk satan, insan yakan IŞİD'in bu kötü şöhretine rağmen taraftar ve militan bulabilmesi… İnsan bazen insanlığından utanıyor! Haftaya buluşmak üzere… Makaleyi Paylaş Facebook'ta Paylaş Twitter'da Paylaş
Yorum yazarak Yeşilgiresun Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeşilgiresun Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeşilgiresun Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeşilgiresun Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Yeşilgiresun Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeşilgiresun Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeşilgiresun Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeşilgiresun Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.