Hep “İnsanlık, insanlık” diyoruz ya, artık çok da sık rastlanmayan bu erdemin bile bir sınırı var.
Aşağıda anlatacağım, ABD'de yaşanan bu örnek, insanlık adına hem çok önemli hem de çok düşündürücü.
Bakınız olay nasıl gelişiyor:
“ABD Colorado'da Christopher Watts (33), 3 ay önce 4 aylık hamile eşi Shanann (34), ve 2 kızından haber alamadığını söyleyerek televizyona çıkıp yardım istemişti. Eşinin ve kızları 3 yaşındaki Celeste ile 4 yaşındaki Bella'nın cesetleri petrol tankından çıkarılmıştı.
Watts'ın yalan söylediği ortaya çıkınca cinayet soruşturmasıyla gözaltına alınmıştı.
Tutuklu yargılanan Watts, suçu eşinin üstüne atmış, “Çocukları boğarak öldürdü, ben de intikam için onu öldürdüm” demişti.
Bu süreçte sayısız yalana başvuran Watts, mahkemede ancak idam cezasından kurtulmak karşılığında gerçekleri anlatacağını söyledi.
Mahkeme, Watts'ın bu talebini, öldürdüğü eşinin ailesine iletti. Aile;
- Biz şart koşmasa bile idamını istemiyoruz. Biz o canavarın kızımıza ve torunlarımıza yaptığı caniliği yapamayız. Ölmesine razı değiliz. En ağır ceza neyse onu alsın dedi.
Watts, eşini aldattığını ve kadını bunu öğrendiğini için öldürdüğünü söyledi. Çocukları da ayak bağı olmasınlar diye öldürdüğünü itiraf etti.
Katilin müebbet alması bekleniyor…”
….
Gerçekten tüyler ürperten bir vahşet.
İnsanlıktan nasibini almamış bir koca, karşısında insanlığı tavan yapmış bir aile.
İnsan, bu merhameti haketti mi diye düşünmeden edemiyor.
Hamile karını ve iki çocuğunu boğacaksın, sırıtarak 40 tane yalan söyleyeceksin.
Çocuklarını “ayak bağı olmasınlar diye” katleden bir adam ve karşısında “Biz şart koşmasa bile idamını istemiyoruz, biz o canavarın kızımıza ve torunlarımıza yaptığı iyiliği yapamayız” diyen yüce gönüllü bir aile…
Gerçekten bu kadar insanlık bana biraz fazla geldi. Galiba kilit nokta “biz onun gibi cani olamayız” mantığı.
Her açıdan çok zor bir durum.
“insanlık” erdemine çok güzel bir örnek.
Zaten gazete de “Canavarı insanlık kurtardı” diye başlık atmış.
Keşke bu olay hiç yaşanmamış, insanlık da böyle sınanmamış olsaydı….
x x
Gelelim bize.
Bu sefer konu cinayet değil, adli vakalar.
Hep kamu vicdanı deyip duruyor duruyoruz ya, işte yine onunla ilgili iki ayrı örnek.
İlkine bakalım:
İzmir'de çalıştığı soba fabrikasından dönen işçi Cüneyt Açıkgöz'ün (31) yolunu İzzet Y. ve Yiğit Ö. Kesti. Haraç istediler. Öldürülmekten korkan işçi, tüm parasını verdi. Tekrar tekrar yolunu kesip para isteyen haraççıları şikayet etti. Savcılık ifadelerini aldığı 2 haraç zanlısını serbest bıraktı.
Haraççılar, kendilerini şikayet eden Cüneyt Açıkgöz'ün evine gitti. Kapısını kırdıkları evde Cüneyt Açıkgöz'ü öldüresiye dövdüler, parasını alıp kaçtılar. Yine şikayetçi olan Cüneyt Açıkgöz devlet korumasına alınıp sığınma evine yerleştirildi.
Olayda mağdurun burnu ve kolu kırıldı….”
…
İşte size içinden çıkılmaz, sonucu anlaşılmaz bir durum.
Mağdur olan kişi yediği dayağın yanı sıra evinden barkından oluyor, suçlular elini kolunu sallaya sallaya dolaşıyor.
Meslek edindikleri aynı suçu tekrar işleyecekleri biline biline… İşte kamu vicdanı diye onun için yazıp çiziyoruz.
x x
Gelelim bir diğer olaya.
Antalya, Manavgat'ta yaşanıyor.
Olay şöyle gelişiyor:
“Antalya Manavgat'ta durakta bekleyen kadını taciz eden K.A. gözaltına alındı.
Cinsel tacizden sabıkalı olduğu ortaya çıkan K.A., savcılıktan bırakıldı.
Adliyeden elini kolunu sallayarak çıkıp tekrar aramıza döndü.
A.A. üç çocuğuyla hastaneden çıkan H.Y. adlı kadını takip etti. H.Y. durakta beklerken yanına gidip sözlü ve fiziki şekilde taciz etti. H.Y. çığlık atınca kaçan K.A. gözaltına alındı.
K.A.nın kadını takip ve tacizi güvenlik kameraları tarafından da tespit edildi. Mahkemenin adli kontrol şartıyla bıraktığı K.A.nın 2010'da da hastaneden çıkan bir kadını takip ve tacizden ceza aldığı ortaya çıktı….”
….
İşte buyurun, su katılmamış bir sapık, gazetenin ifadesiyle “elini kolunu sallayarak tekrar aramıza döndü…”
Kamu vicdanı bir kez daha sızladı…
Yapan yaptığıyla, çeken çektiğiyle kaldı.
….
Sevgili okurlar, insanlık, kamu vicdanı derken bugün de satırlarımızın sonuna geldik.
Haftaya yeni konularda buluşabilmek dileğiyle
Şimdilik,
Esen kalın
Hoşça kalın….
Yorum yazarak Yeşilgiresun Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeşilgiresun Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeşilgiresun Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeşilgiresun Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Yeşilgiresun Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeşilgiresun Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeşilgiresun Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeşilgiresun Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.