Bazı insanlar ve olaylar, hayatta istenirse her şeyin başarılabileceğinin canlı birer örnekleri adeta.
Yeter ki bunun için gerekli hırs, irade ve azim olsun.
Görme engelli bir genç kızı yazıyor gazete.
Başarısı, görme engelli olmayan ancak yine de başarıya ulaşabilmek için yeteri kadar çaba sarfetmeyenlere tam bir ders niteliğinde.
Bakın olay nasıl gelişiyor:
“Artvin Ardanuç'ta yaşayan görme engelli Süheyla Köse 36 yaşında, Braille alfabesi ile okuma yazma öğrendi. (Körler alfabesi) –
Arkasından sırayla ilk, orta ve lise eğitimi. Bu süreçte babası Latif Köse, kızının hep en büyük destekçisi oldu. Baba Köse, kızına ders kitaplarını, okul notlarını her gün bıkmadan usanmadan okudu. Lise bittiği gün babası=
- Şimdi sıra üniversitede
diyerek Süheyla'nın cesaretini artırdı. Süheyla, Atatürk Üniversitesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım Bölümü'nü kazandı.
Ne yazık ki, ikinci sınıftayken babasını kaybetti. Ancak babasına verdiği sözü tuttu, üniversiteden mezun oldu. Süheyla, mezuniyet belgesini alırken, şunları söyledi:
-Küçükken, bir gün okuyabilir miyim diye hayal kurardım. Babam, hayallerimi gerçek yaptı. Keşke şimdi yanımda olup bu mutluluğumu görebilseydi. Benimle okula gelir, dersten çıkana kadar kantinde beklerdi. Gerçi biliyorum, o beni izliyor. Köye döner dönmez ilk işim diplomamı babamın mezarına götürmek olacak….”
xx
Bu gerçek olay, tam bir hayat dersi.
Benzer bir duruma ben de şahit oldum aslında.
1976 sonraları, üniversitedeyim, devlet yurdunda kalıyorum.
Tabii o zamanların yurtları da, imkanları da bugünlerden çok farklı.
Şehir suyunun dahi doğru dürüst akmadığı zamanlar.
Neyse konuya dönelim.
Yurtta, başka bir odada Muazzez diye bir arkadaş var, hem doğuştan görme özürlü, hem de hukuk fakültesinde okuyor.
Düşünün, engelsizlerin bile zor okuyabildiği bir okul.
Tamamen okumaya, anlamaya ve bazen de ezbere dayalı bir fakültede bu arkadaş nasıl başarılı olabiliyor?
Muazzez'in bir teybi vardı. Derslerin kasetlerini bu teybe koyar, sessiz bir ortam olan çamaşırhanede dinlerdi.
Okuyamadığı için ders çalışma yöntemi buydu. Sanırım o zamanlar görme engelliler için başka bir olanaklar yoktu, varsa da Muazzez'in olanağı yoktu.
Sık sık aramızda para toplar, Muazzez'in ders kasetlerine takviye yapardık.
Ne yerdi, ne içerdi bilmiyorum, hep yardım ederdim ama şimdiki aklım olsa elinden daha fazla tutardım herhalde.
Zaten ortam da kötüydü, hepimiz bir an önce mezun olup, paçayı kurtarmaya bakıyorduk. Bizler okullarımızı, Muazzez de hukuk fakültesini bitirdi, yollarımız ayrıldı. O hep aklımda, saygı duyulacak, eli öpülecek bir insan olarak kaldı.
Umarım hayatta çok ama çok başarılı olmuştur. Yukarıda konu ettiğimiz görme engelli Süheyla Köse'nin öyküsü işte bana böyle Muazzez'i hatırlattı.
Bu tip azim, irade sahibi insanlar, zorluklar karşısında hemen pes edenlere örnek olmalı.
x x
Görme engelinden söz açılmışken şu anda gündemde olan bir haberle devam edelim. Bu konu, şu anda bir iddia, gerçekleri zaman gösterecek.
Haber şöyle:
“Kırıkkale'de aynı hastanede göz tedavisi gören 36 hasta 17 Ocak'ta yapılan iğne sonrası görme yeteneklerini kaybetti. Kırıkkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Göz Hastalıkları Polikliniği'nden belli aralıklarla “altuzan” adlı ilacın uygulandığı 36 hasta, 17 Ocak'ta yapılan iğnenin ardından görme yeteneklerini kaybetti. Bunun üzerine Ankara'daki farklı hastanelere yönlendirilen hastalardan bazıları 2 kez ameliyat olmalarına rağmen durumları düzelmedi.
İlacın uygulandığı hastalardan Mustafa Tufan:
- 17 Ocak'ta gözümüze iğne yaptılar. Ertesi gün kontrole gittikten sonra gözlerimde ağrı başladı. 20 Ocak'ta tekrar hastaneye gittiğimde görmüyordum…
Dedi. Sultan Bozkuş da iğne yapıldıktan 1 gün sonra ağrılar yaşadığını ve görme kaybı başladığını belirtip, :
- Ameliyat oldum ama hala görmüyorum diye konuştu.
Ağabey Hayat Çimen de görme kaybı olan Zübeyde Tanrıverdi ise:
- Her ay iğne vuruluyordu, 17'nci seansa gelmişti. Şeker hastası olduğu için diğer gözü görmüyordu. Bu gözüyle idare ediyordu. Şimdi doktorlar görme ihtimali % 2 diyor. Çok çaresiziz.
Dedi…..”
Haber böyle.
Bir garip olay, nedir, ne değildir bilemiyoruz, umarım bu körlükler geçicidir, hastalar bir an önce sağlıklarına kavuşur.
Gerekli araştırma, soruşturma yapılıp neyin ne olduğu zamanla ortaya çıkacaktır diye düşünüyorum.
Yeter ki insanlar bir an önce sağlıklarına kavuşsunlar.
x x
Sevgili okurlar, satırlar tükendi, bana ayrılan yerin sonuna geldik. Haftaya yeniden buluşuncaya dek şimdilik,
Esen kalın, hoşça kalın…
Yorum yazarak Yeşilgiresun Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeşilgiresun Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeşilgiresun Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeşilgiresun Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Yeşilgiresun Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeşilgiresun Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeşilgiresun Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeşilgiresun Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.