Basında yer alan bazı haberler, aynen Temel fıkrası gibi. Temel'in yok yere adı çıkmış anlayacağınız. Gelin şu geçmiş günlerin haberini birlikte okuyalım, KANUNİ, HÜRREM SULTAN ve RÜSTEM PAŞA'ya SUÇ DUYURUSU… Muhteşem Yüzyıl dizisinde Şehzade Mustafa'nın, babası Kanuni Sultan Süleyman tarafından boğdurulmasının ardından Bursa'da oturan bir vatandaş (ismi önemli değil) soluğu savcılıkta aldı. Bursa Cumhuriyet Savcılığına giden zat, Kanuni sultan Süleyman, Hürrem Sultan, Rüstem Paşa ve isminin tespit edilmesini istediği diğer şüpheliler hakkında suç duyurusunda bulundu. “Şüpheli” olarak gösterdiği Kanuni Sultan Süleyman, Hürrem Sultan ve Rüstem Paşa'nın “Halkı kin ve nefrete sürüklemek” ve “Azmettirerek boğdurmak” suçlarından yargılanmalarını isteyen vatandaş, Şehzade Mustafa'ya otopsi yapılmasını da talep etti. ** Sorumlu olduğunu düşündüğü kişileri ihbar etmekle kalmıyor, bir de diğer şüphelilerin isminin tespit edilmesini buyuruyor! Şehzade Mustafa'ya da otopsi yapılmak koşuluyla… ** Osmanlı tarihini elbette bu diziden öğrenmedik, ancak senaryolaştırılmış hali zorunlu olarak bazı değişikliklere uğrasa da dönemi oldukça başarılı yansıttığı ve dünyanın birçok ülkesine satılarak, oralarda da izlendiği bir gerçek. Sonuçta başarılı bir yapım olduğunu söylemek gerek, elbette bu benim yorumum. Hatta oyuncular dönemi öyle gerçekçi yansıtılmış olmalı ki;vatandaşın biri kalkıp beş-altı yüzyıl öncesini yargı önüne çıkarmaya kalkışıyor. Ancak dizinin gerçekçiliğinden öte, vatandaşın girişimi insanı düşündürüyor. Hani olmaz ya, mesela diyelim, şikayeti kabul oldu, davalılar gıyabında yargılandı, cezaya çarptırıldı, peki bu ceza nasıl uygulanacak? Ya da Şehzade Mustafa'dan geriye ne kaldı da otopsi yapılacak? Üzerine niye yorum yapıyorum bilmiyorum ki? ** Bilinen ve tarihten bize yansıyan gerçek şu ki,Şehzade Mustafa, Osmanlı' nın en donanımlı, en bilgili, en yiğit Şehzadesi'dir ve haremin ayak oyunlarına kurban gitmiştir. Ancak ölüm emrini veren bizzat babası Kanuni Sultan Süleyman'dır, kandırılmış olabilir ancak kendisine yürekten bağlı olan tek evladının ölüm fermanını imzalayan da kendisidir. ** Yaşananlar tarihin derinliklerinde kaldı. O günün koşulları farklıydı, bugünün koşulları daha farklı. O günün hesabını bugün sormanın ise ne anlamı var, ne de gereği. Tarihi izliyor ve not düşüyoruz, Ders çıkarmak üzere… Bundan gerisi ise yalnızca abesle iştigal. ** Ve Temel fıkrası gibi bir olay daha, Ancak çok acı bir Temel fıkrası… Dram demek daha doğru olur. İşte o haber, Kayseri'deki bir torna atölyesinde çalışan M.Ü. ile H.Ü, birlikte içki içiyorlardı. Ü., belindeki tabancayı çıkarıp içindeki mermileri boşalttı, bir tane mermi bıraktı ve “Gel bir şişe rakısına Rus ruleti oynayalım” dedi. Kaybeden kazanana rakı alacaktı. (!) Ama alkollü kafayla kaybedenin öleceğini ve rakı alamayacağını düşünemediler. Rus ruleti oynamaya başladılar. M.Ü, daha tetiği ilk çekişte tabanca patladı. Kanlar içinde yere yığılan Ü., hayatını kaybetti, arkadaşı H.Ü. ise gözaltına alındı. H.Ü.: - İkimizde sarhoştuk. Böyle bir teklifte bulundu. Mermileri çıkarıp içine bir tane koydu, şarjörünü kontrol etti ve tetiği çekti, silah patladı, şeklinde konuştu. … Yani, rus ruleti oynuyorlar, kaybeden içki alacak ! Rus ruletinde kaybedenin, artık bir daha bir şey yapma şansı var mı! Fazla içkiden beyinleri gitmiş, hala ortaya ödül olarak içki koyuyorlar… Zaten bu rus ruleti olayı ne korkunç bir şey… ** Ve bugünün en sona ayırdığım benim için en acı haberi: - Kocaeli'nin Darıca ilçesinde yaşayan Ferhat ve Zeynep Yılan çiftinin birbuçuk yıl önce Asmin adını verdikleri kızları oldu. İki böbreğinin kanserli olduğu belirlenen Asmin, geçirdiği ilk ameliyatın ardından kemoterapiye alındı. Önümüzdeki günlerde ikinci kez ameliyat olacak. Asmin'in masrafları için semt sakinleri dörtbinbeşyüz lira topladı. Geçtiğimiz günlerde güneş alması için Asmin'in evlerinin önüne çıkarak Zeynep Yılan'ın yanına yaklaşan çarşaflı iki kadın, - Bizi Allah gönderdi diyerek dua okuma bahanesiyle evlerine girdi. Zeynep Yılan'a okudukları suyu odalara serpmesini söyleyen kadınlar,bu arada Asmin'in odasına girip sağlık raporlarının arasında duran parayı çalarak kaçtılar. Asmin'in tedavi parasının çalınmasıyla yıkılan aile, hırsızlara seslenerek, - Ne olur kanserli kızımızın ameliyat parasını geri getirin, yoksa Asmin ölecek, diye feryat etti. ** Gazetede, dünya tatlısı bebeğin resmi, her tarafına hortumlar, tüpler takılı… … O para geri gelir mi, Gelmez… Vicdanı olan, başkasının, başkalarının parasını çalmaz. Hele ki kanser hastası bir bebeğin ameliyat parasını. Ve Allah'ın adını kullanarak… ** İşte böyle sevgili okurlar. Sonuç, sonuçsuz… Yorum;yorumsuz… Anafikir;size kalmış… Bugünlük benden bu kadar. Haftaya buluşuncaya dek, esen kalın. Makaleyi Paylaş Facebook'ta Paylaş Twitter'da Paylaş
Yorum yazarak Yeşilgiresun Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeşilgiresun Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeşilgiresun Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeşilgiresun Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Yeşilgiresun Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeşilgiresun Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeşilgiresun Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeşilgiresun Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.