Son zamanlarda sık rastlanan bir davranış biçimi; Atatürk'ün heykellerine saldırmak…
Oysa ki Atatürk sevgisi heykele, taşa, büste bağlı değil.
Üstelik kırılıp yıkıldıkça daha çok değer ve sevgi kazanıyor…
Son örnek Antalya Kepez'den:
“Antalya – Göçerler'de çalılık alana atılmış 2 metrelik Atatürk heykeli bulundu. Heykeli, o mevkiinde yürüyüş yapanlar gördü. Polis, konu ile ilgili araştırma yapıyor.”
Daha sonraki gelişmeler ise şöyle:
“Antalya'da yaşanan olayla ilgili gözaltı kararı çıktı. 18 Eylül'de çalılıkların arasında bulunan Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün heykeliyle ilgili Kepez Belediye Başkanı Hakan Tütüncü açıklama yaptı. 15 yıllık Atatürk heykelinin kendi depolarından çıktığını söyleyen Tütüncü, olayla ilgili Fen İşleri Müdürlüğü'nün deposunda görevli 3 kişinin gözaltına alındığını söyledi.
Kemer Belediye Başkanı Mustafa Gül ise çalılıklar içinde bulunan yaklaşık 2 metre boyundaki Atatürk heykeline talip olduklarını açıkladı.
Gül:
-Bize bu cumhuriyeti, bu ülkeyi bırakan o değerli insanın yaşaması ve yaşatılması için gerekli hizmetleri yapacağız….
Dedi.
….
Son zamanlardaki bu kaçıncı saldırı olayı.
Oysa ki zarara uğratılan büstün, heykelin yalnızca sembol olarak ya da temsilsel anlamı bulunmakta.
Aslolan gönüllerdeki izler.
Onu silmek ise, büst kırmaya benzemiyor.
Hatta bu tür eylemler karşısında daha da derinleşip, belirginleşiyor.
x x
Şimdi sırada AVM haraççıları var.
Bakın ne olmuş:
“İstanbul Bakırköy'deki bir alışveriş merkezinde ofis açan çetenin, mağazaları haraca bağladığı ihbarı polisi harekete geçirdi. Üzerinde:
-Biz sizi koruruz
yazan siyah kartvizitleri dağıtan çete üyelerinin AVM'de toplu halde silahlı dolaşıp korku saldığı ve para topladığı tespit edildi. Kimlikleri belirlenen çete üyelerinin evlerine geçtiğimiz günlerde baskın yapıldı.
İsmail A. (36), Seçkin K. (48), ve Mehmet B. (27) gözaltına alındı. Şüphelilerde bir tabanca ele geçirildi. 7 suç kaydı bulunan İsmail A. Mehmet B. Tutuklandı. Seçkin K. adli kontroller serbest kaldı.”
….
Eski Türk filmlerinden hatırlıyorum, haraççılar, çeteciler gelir dükkanları basar, alabiliyorsa haracını alır, alamıyorsa tekme tokat girişir, gözdağı verir, tekrar gelmek üzere giderlerdi.
İşletme sahipleri haraççıları bir türlü memnun edemez, para yetiştiremezdi.
Hatta araç çeteleri bölgeleri paylaşamadıklarından sürekli birbirleriyle savaş halinde olurdu.
Bu illegal organizasyon dünyanın her yerinde mevcut olup filmlere de konu olurdu.
Bizlerin film karelerinde rastladığımız bu sahneler ne yazık ki henüz dünya yüzünden silinemedi.
Hatta artık haraççılar yüzsüzlüğü tam ele almış olmalı ki, ofis açıp kart bastırıyorlar.
“Biz sizi koruruz” sloganını kullanan çetecilerden esnafı kim koruyacak?
Elbette emniyet birimleri….
Haraççıları hep duyardık da, yerleşik düzene geçip ofis açarak kartvizit kullandıklarına ilk defa şahit oluyorum.
Cesaretin bu boyutuna pes doğrusu!
x x
Yazıma çok sevdiğim bir konu olan bir “insanlık dersi” ile devam edeyim.
Olay şöyle gelişiyor:
“İngiltere'de evsiz Paul Calderbank sokakta içinde 1500 lira olan çantayı buldu. Üzerinde “çanta buldum” notuyla iki gün sokakta dolaştı. Sonunda bir kişi, evsize;
-Arkadaşım çantasını kaybetti. Onu şu adreste bulabilirsin
diyerek Daisy Owen'ın (20) adresini verdi.
Eve giden Paul Calderbank, kapıyı açan Daisy Owen ile çantada bulduğu ehliyetteki fotoğrafı karşılaştırdı. Böylece çantanın gerçekten genç kıza ait olduğu anlaşıldı.
Bu iyiliğe karşılık Daisy Owen, Paul Calderbank'a ev almak için internette kampanya başlattı.
Kampanyada üç günde 8 bin lira toplandı.
…
Bu ilginç olayda dikkat çeken çok nokta var:
- Evsiz ve paraya muhtaç olduğu malum olan birisi, dürüstlük örneği gösterip, bulduğu içi paralı çantayı sahibine ulaştırabilmek için sokak sokak dolaşıyor, emek ve çaba harcıyor.
- Bu süre zarfında hiç kimse kendisinin olmayan bu çantayı sahiplenmeye kalkmıyor, “benim” diyerek üstüne atlamıyor.
-Evsiz Paul Calderbank çantanın sahibi olduğunu iddia eden Daisy Owen'ı çantadaki kimlikle karşılaştırıp teslimatı ondan sonra yapıyor.
- Daisy Owen, bu iyiliğin altında kalmamak için internette kampanya başlatıyor…
Güzelliğe, güzellikle cevap vermek.
İyi insan neslinin henüz tükenmediğini tüm dünyaya ilan etmek… Gelecek için güzel bir sinyal olmalı…
x x
Sevgili okurlar bugünlük bu kadar.
Haftaya yeni konularda buluşabilmek dileğiyle
Şimdilik;
Esen kalın… Hoşça kalın…
Makaleyi Paylaş Facebook'ta Paylaş Twitter'da Paylaş
Yorum yazarak Yeşilgiresun Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeşilgiresun Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeşilgiresun Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeşilgiresun Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Yeşilgiresun Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeşilgiresun Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeşilgiresun Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeşilgiresun Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.