Birkaç ayrı konuyu işleyeceğimiz yazımıza başlayalım.
İlk konumuz bir aile dramı.
Bir kurban ve üç katilin öyküsü.
Üstelik cinayet aile içinde işleniyor.
Hem de işbirliğiyle.
Şimdi bu vahşeti basında çıktığı şekliyle aktarıyorum:
“İzmir Torbalı'da önceki sabah (yani geçtiğimiz hafta oluyor) yanmış cipte tanınmayacak halde bir ceset bulundu. Araç iş insanı Murat Ö.'ye (55) aitti. Cesedin de ona ait olup olmadığının belirlenmesi için ağabeyinden DNA örneği alındı.
İş insanının oğlunun bir arkadaşı, Murat Ö.'yü ailesinin öldürdüğünü iddia ederek savcılığa şikayetle bulundu.
Murat Ö.'nün eşi Öznur, oğulları Batuhan ve Hadi gözaltına alındı.
Murat Ö.'nün içeceğine uyuşturucu hap koyduklarını, uyuyunca bir de iğne yapıp bayılttıklarını, halıyla sarıp arabayla köy yoluna götürdüklerini, aracında yaktıklarını itiraf ettiler.
Cinayet nedeni henüz bilinmiyor…”
***
Bu gazetede haber böyle, başka bir gazetede ise cinayet nedeni olarak Murat Ö.'nün sürekli karısını dövdüğünden bahsediliyor.
Kurban artık hayatta olmadığına göre gerçek ancak katillerin itirafı ile anlaşılacak.
Zaten dayak olayı varsa bile bunun cezası infaz değil, medenice ayrılmak olmalıydı.
Bu haberde beni çok etkileyen ailenin üç ferdinin anlaşarak bu cinayeti işlemesi.
Cinayet bir vahşettir, evlatlar ve eş işleyince vahşet daha da katmerleşiyor.
Üstelik önceden tasarlanmış ve sağda solda anlatılmış olmalı ki kurbanın oğullarının arkadaşı tarafından savcılığa şikayette bulunuluyor.
Ayrıca öldürmek ne demek, o kadar istenmeyen bir babaysa ya da eşse, ilişiğinizi kesersiniz olur biter.
Sanki işin içinde başka işler var gibi, miras meselesi falan.
Gerçeği bilmeden ahkam kesmek doğru olmaz da, en bilinen gerçek bir adamın ailesi tarafından planlı bir şekilde yok edilmesi.
İşte, aklımın alamadığı nokta tam da burası.
Murat Ö.'yü geri getirmese de, umarım adalet gerçeği ortaya çıkarır ve katillere hak ettiği cezayı verir….
x x
Paylaşacak iyi bir haber bulunca çok mutlu oluyorum.
Hep felaket, cinayet, ihanet – birazda yüzümüz gülsün.
“Türk Mühendislerden tıp tarihini değiştiren buluş” diye başlık atmış gazete.
“Diş dolgusu tarihe karışacak” yazıyor. Ve devam ediyor:
“Washington Üniversitesi'nde görevli Mehmet Sarıkaya, Sami Doğan ve Deniz Yücesoy diş minesini onarıp çürükleri yok eden solüsyon geliştirdi.
ABD'deki Washington Üniversitesi'nde Malzeme Bilimi Mühendisliği Bölümü'nde görevli üç Türk önemli bir buluşa imza attı.
Prof. Mehmet Sarıkaya, Yrd. Doçent Sami Doğan ile Deniz Yücesoy diş çürüklerini tarihe karıştıracak bir tedavi yöntemi geliştirdi. Ekip, peptit adlı aminoasitten oluşan bir solüsyon üretti. Solüsyon, diş minesini oluşturan doğal enzim “amelogeninin” işlevi görüyor.
Solüsyon dişe sürüldüğünde, çürüğün yüzeyi kalsiyum ve fosfat toplayıp mineleşmeye başlıyor.
Bu da dişin onarılmasını sağlıyor.
İlk testlere göre solüsyonun çürük dişte on ila elli mikrometre boyutunda yeni mine oluşturduğu tespit edildi. Araştırmacılar, bu solüsyonun diş macunlarına konulması için çalışma başlattı.
Çürük tedavisinin fiyatının bu şekilde ucuzlaması bekleniyor.
Ekibin lideri olan Mehmet Sarıkaya 1977'de ODTÜ Metalurji Mühendisliğinden mezun oldu, yüksek lisans ve doktorasını ABD'de tamamladı….”
x x
Dişçi koltuğuna oturmak ve hele diş doldurmanın pek çok insanı kâbusu olduğu muhakkak.
Hele o gar… gar… eden aletle dişin oyulması yok mu, pek çoğunun siniri zor dayanıyor.
Ancak anlaşılıyor ki artık bu yeni buluşla önümüzdeki yıllarda diş oydurma çilesinden kurtulacağız.
Herkesi ilgilendiren bu haberdeki sevindirici durum, her ne kadar ABD'de bu buluşa imza atmış olsalar da Türk Mühendislerin çok önemli bir başarısı.
Hep Böyle güzel haberler aktarıp, gururlanalım…
x x
Son konumuz, cinsiyetsiz CV dönemi.
Eczacıbaşı Holding tarafından başlatılan bu uygulama nedir derseniz yönetici Ata Selçuk'un ifadelerine bir bakalım:
“Türk toplumunda ilk defa cinsiyetten arındırılmış özgeçmiş uygulamasını başlattık. 2017 ekiminde bunu duyurduk, 2018 Ocak'tan itibaren de tüm alımlarımızda cinsiyetsiz özgeçmiş uygulaması yapıyoruz. Adaylar başvuru yapıyor, sonra seçme – yerleştirme sürecine katılıyorlar, kısa listeye giren adayları yöneticilerin önüne götürüyoruz. Oraya gittiğinde adayların cinsiyetlerini gösteren hiçbir veri olmuyor özgeçmişte. Adayın adı-soyadı, mail adresi, askerlik durumu, fotoğrafı medeni hali yok.Hepsi filtre edilmiş olarak ortaya çıkıyor.
Sadece eğitim tecrübesine ve deneyimine bakıyor. İlk defa görüşmede görüyor kadın mı , erkek mi… Bu yöntemle 250 kişi aldık, minimum 100'ü kadındır.
x x
Bir kadın olarak, cinsiyet ayrımcılığına son veren bu yaklaşımı nedeniyle söz konusu firmayı kutluyor, bu konuda ülkemize öncü olması diliyorum.
En azından kadınlarımız bu fırsat eşitliğini fazlasıyla hakediyor…
Sevgili okurlar haftaya buluşabilmek dileğiyle şimdilik
Esen kalın, hoşça kalın….
Makaleyi Paylaş Facebook'ta Paylaş Twitter'da Paylaş
Yorum yazarak Yeşilgiresun Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeşilgiresun Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeşilgiresun Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeşilgiresun Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Yeşilgiresun Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeşilgiresun Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeşilgiresun Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeşilgiresun Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.