Hep olumsuz haberleri yorumluyoruz ya, Bugün de mutluluk saçan, Umut vadeden olaylara bir göz atalım.
Aktaracağım her iki Haber de gençlerle ilgili.
Gençler Türkiye'nin umut ışığıdır, geleceğin anahtarıdır. O bakımdan çok önemsiyorum.
İlk habere bir bakalım:
“Avrupa'da büyük başarı…
Genç Bizz Lise Girişimcilik Programı öğrencileri geleceğe hazırlıyor.
Genç Başarı Eğitim Vakfı'nın düzenlediği programa katılan öğrenciler denizdeki katı atıkları toplayan filtre sistemi ile Avrupa Şampiyonu oldu.
Bütün öğrencilerin profesyonel hayata hazırlanması amacıyla tam 20 yıldır aralıksız çalışan Genç Başarı Eğitim Vakfı, her yıl düzenli olarak gerçekleştirdiği Genç Bizz Lise Girişimcilik Programı ile yüzde 95'i Devlet Okulu öğrencisi olmak üzere lise çağındaki gençlere girişimcilik deneyimi kazandırıyor.
Bu yılki yarışmada Eyüboğlu Okulu öğrencileri tarafından kurulan Entella Genç Bizz Şirketi, Mareen ismini verdikleri deniz yüzeyindeki katı atıkları toplayan filtre sistemi ile liseli gençler tarafından Türkiye'de kurulan 500 şirket arasından Türkiye birincisi, ardından da Avrupa'da kurulan 30 bin şirketi geride bırakarak Avrupa Şampiyonu oldu….”
…
İnsan böyle haberlerle gurur duyuyor.
Böylesi bir başarının gençler tarafından elde edilmesi ise ayrı bir heyecan konusu.
Zira gençler, geleceğimize ışık tutan neferlerdir.
Keşfettikleri sistem ise tüm dünyanın büyük sorunu olan çevre ve deniz kirliliğine belki de çözüm olacak.
Kendilerini yürekten kutluyorum…
x x
Bir diğer haber ise yine gençlerin başarıları üzerine kurulu:
“Pistte sınıf atladık.
Türk atletizminin yeni yetenekleri tarih yazdı. Avrupa 20 yaş altı Atletizm Şampiyonası'nda üçü altın 10 madalya kazanan gençlerimiz, ekol ülke sporcularını geride bıraktı.
Türkiye, tarihte ilk kez bir bayrak yarışını kazandı.
Türkiye, sporun en prestijli branşı atletizmde Avrupa ve dünya devlerini zorluyor.
Ramil Guliyev'in tarihi dünya şampiyonluğu ile rüzgarı arkasına alan genç Türk Atletler, İsveç'in Boras kentinde düzenlenen Avrupa 20 Yaş Altı Atletizm Şampiyonası'nda 3'ü altın, 10 madalya kazandı.
Organizasyonu Büyük Britanya, İtalya, Hollanda ve Ukrayna'nın ardından 5'nci sırada tamamlarken alt yaş gruplarındaki en başarılı şampiyonasını geride bırakan Türkiye, atletizm tarihinde ilk bayrak altın madalyasını da Boras'ta 4x400'de kazandı.
Anadolu'nun farklı bölgelerindeki altyapı çalışmaları sonrası bulunan gençler, Türk atletizmine sınıf atlattı.
Boras'ta 4 x 400'de Türkiye'ye tarihi altın madalyayı kazandıran takımda bayrağı taşıyan son isim 17 yaşındaki İlyas Çanakçı'ydı. Sporcumuz 400 metreyi 45.93 gibi çok iyi bir dereceyle koşarken 4'ncü sırada girdiği son düzlükte yaptığı harika atakla şampiyonluğu getirdi….”
…..
Her ne kadar turnuvayı ülkemiz 5'nci sırada tamamladıysa da 3 altın, 4 gümüş, 3 bronz madalyayı çok önemsiyorum.
Zira bu ülkenin geleceği, gençlerin elinde.
Kutlamak ve arkalarında durmak gerek…
x x
Gurur dolu haberler bu haftalık bu kadar.
Şimdi ülkenin gerçeklerini dönme zamanı.
Konu, Marmara Bölgesi ve İstanbul'da olması ihtimal dahilinde olan büyük deprem hikayesi.
Hikaye dediysem küçümsemiyorum ancak yazılıp çizilenlerin abartı olması umudunu taşıyorum.
Aslında önemli olan bilimsel gerçekler.
Türk ve Alman deprem uzmanları, Marmara'daki fay hattının enerji dolduğunu, olası bir depremin çok uzakta olmadığını savunuyor.
Ancak İTÜ Maden Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan, “Halkı korkutmanın, felaket senaryoları yazmanın gereği yok” diyor.
Açıklamasında öne geçen notlar ise şöyle:
“Üç üniversite 500 yıldır yaşanan İstanbul depremlerini incelemişler. Benzer açıklamayı 18 yıl önce yani 2001'de yaptım. ve İstanbul depremlerinin 2.300 yıllık geçmişini inceledim. Marmara'da Deprem adlı kitabımda yer verdim. Bu arkadaşlar benim bu araştırmalarımı kaynak alarak göz önüne almamışlar.
…
Marmara'da bilinen ilk deprem M.Ö 280 – 300 yıllarında olmuş ve 6 - 6.5 büyüklüğündedir. O günden bugüne bakıldığında, İstanbul'da beklenen her 4 depremin 3 tanesi 6 - 6.5 büyüklüğündedir. Demek ki felaket senaryoları yazmanı gereği yoktur.
…
İstanbul'u etkileyecek 7.5 ve üstü bir depremin olması için 1000 yıl geçmesi gerekir….”
…
Diğerlerinin aksine profesörün görüşleri böyle.
Umarım haklı çıkar. “İnsanları deprem değil, binalar öldürür” gerçeğinden hareketle, bu konuda çeşitli düzenlemeler ve sağlamlaştırma çalışmaları ise devam etmekte.
Mega kentin, her gün gerçekleşmesi ihtimal dahilinde olan bu felakete zamanında hazırlanabilmesi dileğiyle…
x x
Sevgili okurlar, bugünlük de bu kadar.
Haftaya yeni konularda bulaşabilmek dileğiyle şimdilik;
Esen kalın,
Hoşça kalın…
Yorum yazarak Yeşilgiresun Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeşilgiresun Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeşilgiresun Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeşilgiresun Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Yeşilgiresun Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeşilgiresun Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeşilgiresun Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeşilgiresun Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.