Bugünkü konumuz, ekosistemi bozulan dünyamızda yaşanan çevre kirliliği.
Etkilerinin bire bir pek farkında olmasak da, bilinen gerçek dünyanın geleceğinin tehdit altında oluşu.
Çevre kirliliği birçok hastalığa (başta kanser) neden olmakla kalmıyor, canlı türlerinin yok olmasına da yok açıyor.
Basında sık sık çevre kirliliğinin neden olduğu yıkımları izliyoruz.
İnsan eliyle yaratılan bu kirlilik, doğal dünyanın bozulmasına yol açıp, türlerin neslini tüketiyor.
Bu da yaşama olumsuzluk ve kalitesizlik getiriyor.
Örneğin, arıların nesli tükendikten 5 yıl sonra (belki daha da yakın) yeryüzünde yaşamın yok olacağından bahsediyor.
Sanayileşmenin ve çevreye özen göstermemenin doğal sonucu çevre kirliliği. Uzmanlar sürekli bu konuya dikkat çekse de, duyarsızlık ve kirlilik artmaya devam ediyor. Bu durumu, yüzyılın en büyük sorunlarından birisi olarak tanımlayabiliriz.
Zira geleceğimiz söz konusu.
Çevre kirliliğine bir örnek de geçtiğimiz günlerde bir gazetede yayınlandı.
Şöyle aktarılmış:
“Endonezya Sulawesi'de geçtiğimiz günlerde sahile bir balina leşi vurdu. Balinayı kaldırmak için parçalayan uzmanlar korkunç bir gerçekle yüzleşti. Balinanın midesinden 115 plastik bardak, 4 pet şişe, 25 poşet, 2 terlik ile çeşitli miktarlarda ip ve çuvaldan oluşan 6 kilo çöp çıkarıldı. Balina üzerinde inceleme yapan dünya Doğal Hayatı Koruma Vakfı (WWF) yetkilileri, “Balina çürümeye başladığı için ölümüne midesindeki çöp yığınlarının neden olup olmadığını belirleyemedik. Sadece dehşete düştük” dedi.
Denizlere her yıl 8 milyon ton plastik karışıyor.
Bir araştırmaya göre okyanuslarda 5.2 trilyon plastik parçacığı bulunuyor.
Başka bir araştırma her yıl 1 milyon Su kuşu ve 100 bin Deniz canlısının plastik sindirimi nedeniyle öldüğünü ortaya koyuyor…..”
….
Bu haber bize, canlıların ne ile karşı karşıya olduklarını anlatan tam bir örnek.
Anlaşılacağı üzere dünyamızı diğer canlılar değil, bizzat biz insanoğlu kirletiyoruz. Tam da bu noktada, birkaç yıl önce bizzat yaşadığım bir deneyimi aktarmak isterim.
Birkaç yıl önce gemi ile Baltık ülkeleri gezisindeyiz, ilk defa göreceğimiz bu çevre içinde oldukça heyecanlıyız.
Geminin salonunda otururken bir an gözüm denize takılıyor, masmavi olması gereken deniz simsiyah olmuş, gemi de bu karanlığın arasında ilerliyor.
“Bu da ne” diyerek bakmaya devam ederken, mavi denizin simsiyah olduğunu, su üzerinde parlayan yağlı kara lekelerin giderek artmakta olduğunu farkediyoruz. Kısa bir beyin jimnastiği sonrası da bunun petrol atıkları olduğunu anlıyoruz.
Zira o bölgeden petrol yatakları bulunmakta ve çıkarılmakta.
Petrol, yaşam için çok gerekli de, o koskoca okyanustaki canlılar ne olacak?
Denizin üzerindeki yağlı kara günler, geceler boyunca bitmiyor ve ben bizzat şahit olduğum bu olayı hiç unutamıyorum.
İşte böyle sevgili dostlar, kuşkusuz medeniyetin getirdiği bir sonuç çevre felaketleri.
“Çevre kirliliği kavramını biraz açalım:
Çevre kirliliği, çevrenin doğal olmayan bir şekilde insan eliyle bozulmasıdır. Bu ekosistemi bozma eylemleri, kirlenme şekillerinde tabir edilmektedir. Çevre, dünya üzerinde yaşamını sürdüren canlıların hayatları boyunca ilişkilerini sürdürdüğü dış ortamdır. Diğer bir deyişle “ekosistem” olarak tanımlanabilir.
Çevre kirliliğini birkaç cümle ile açıklamamız gerekirse, sadece canlılar üzerinde değil cansız varlıklar üzerinde de olumsuz etki yapabilme kapasitesine sahip hava, su ve toprak aracılığıyla taşınabilen bir yapıda olduğunu söyleyebiliriz. Günümüz dahil son birkaç yüz yıldır yaşanan teknolojik gelişmeler nedeniyle endüstrileşme hızlı bir şekilde artış göstermiştir. Bu artış insanların köylerden kentlere yerleşmesine ve endüstri tesislerinde çalışmalarına neden olmuştur. Son zamanlarda yaşanan bu göç nedeni ile şehirlerde çarpık kentleşme ve yetersiz alt yapı dolayısıyla çevre kirlilikleri had safhalara ulaşmıştır.”
Günümüzde çevre kirliliği çok ciddi bir sorun olarak ele alınmakta.
Bunun için de
- Hava kirliliğinin önlenmesi
- Toprak kirliliğinin önlenmesi
- Ses kirliliğinin önlenmesi
- Radyasyondan korunma
gibi konulara çareler aranmakta, özellikle gelişmiş ülkelerde yoğun çalışmalar yapılmaktadır.”
Birey olarak bizlere düşen ise elbette çevre kirliliğine yol açacak davranışlarda bulunmamak. Gelecek, bizim ve çocuklarımızın geleceği. Yapılan bu çalışmaların yanı sıra, insanoğlunun çevreyi temiz tutmak adına katkısı çok ama çok önemli…
Sevgili okurlar bugün de yazının sonuna geldik, haftaya yeni konularda buluşabilmek dileğiyle şimdilik
Esen kalın,
Hoşça kalın…
Yorum yazarak Yeşilgiresun Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeşilgiresun Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeşilgiresun Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeşilgiresun Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Yeşilgiresun Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeşilgiresun Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeşilgiresun Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeşilgiresun Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.