Sevgili okurlarım, önce beni rahatsız eden bir konuyu paylaşayım sizlerle, sonra gündeme döneceğim.
Hoş, bu konu da gündemin bir parçası ya neyse…
Beni tanıyanlar ve yazılarımı okuyanlar sıkı bir Galatasaray takipçisi olduğumu iyi bilir.
Hem Giresunspor, hem Galatasaray…
Bir bayan olarak yalnız başıma birkaç yıl gittim Giresunspor maçlarına, canı yürekten destekledim.
Bu konuda cinsiyet ayrımcılığı yapmamın bir nedeni var. Bir hanımın malum küfürleri dinleye dinleye bir maçı tamamlamasının ne kadar zor olduğunu az çok tahmin edersiniz.
Ben de futbolu çok seviyorum, ben de çok heyecanlanıyorum izlerken, ama hiç bu yola başvurmuyorum, bu çirkin kelimelerin neden teleffuz edildiğini de hayatım boyunca anlamış değilim.
Şimdi diyeceksiniz ki, bunu kadınlar da yapıyor.
Ne yazık ki play-off maçlarında bunu da gördük. Küfür yüzünden saha kapatılıyor, kadın ve çocuklar tribünlere doluyor, bu sefer aynı çirkin koro kadınlardan yükseliyor.
Üstelik bütün küfürler kadınlar ile ilgili söylemleri içerdiği halde.
Gerçekten anlamak çok zor.
Yalnız şunu söyleyeyim, çok iyi biliyorum ki sadece maçlarda değil, bir insanın laf olsun diye sarf ettiği küfürlü bir söz, yanından geçen bir tanıdığının ona olan tüm saygısını yitirmesine neden olabilir.
O kadar itici bir şey yani.
Dönelim ana konumuza.
Biz Giresunlu Galatasaraylıların sevinci buruk oldu elbette. Giresun'un düşüşü ile Cimbom'un kupayı kaldırışı aynı güne rastladı. Giresun'un düşüşüne gelince…
Son andaki çabalar, hele kaderin başka takıma bağlı oluşu mucizeyi gerçekleştirmedi.
Takımımız son maçını kazanarak lige veda etti. Umarım bir alt ligdeki misafirliği çok kısa sürer.
Takımımızı hangi ligde olursa olsun desteklememiz gerek. Seyirci desteğinden yoksun takımların başarılı olması mümkün olmuyor. Örneğin koskoca İzmir şehrinin, Adana'nın (şimdilik) ve daha birçok büyük şehrin süper ligde takımı yok. Bu işler hem para, hem destek (yani seyirci) ile yürüyor.
Destek demişken aklıma İtalya gezimiz geldi. Napoli şehrine gelmiştik. Bu mafyası ile ünlü şehirde halk futbola o kadar düşkünmüş ki, bir zamanlar Napoli takımı en alt lige düşmüş, seksenbin kişilik tribünler yine her maçta tıklım tıklım dolmuş, Napoli takımı tekrar eski başarılı günlerine dönmüş.
**
Giresunspor'umuzu da yazdık, gelelim Galatasaray'a, şampiyonluğa ve play-off'a…Fenerli okurlarım bana darılmasınlar biraz içimi dökmem gerek. Zaten birçok Fenerli dostumda eşim de dahil olmak üzere- “Bu sene şampiyonluk sizin hakkınızdı” dediler.
Ayrıca bu şampiyonluk olayı neden Mohaç Meydan Muharebesine döndü anlayabilmiş değilim. Evet, kimileri sevindi, kimileri üzüldü, olabilir ama zaten böyle olacaktı. İki tarafın birden sevineceği bir seçenek yoktu sonuçta. Sahaya girmeler, ışıkları kapatmalar, nedir bunlar?
Bunlar Galatasaray'ın şampiyon olduğu gerçeğini değiştirir mi?
Şampiyon olan takımı alkışlarsın, Cimbom taraftarının Telekom Arena'da yaptığı gibi, efendice evine yollarsın, centilmenliğinle anılırsın, seneye iyi hazırlanırsın, belki şampiyon sen olursun, belki olamazsın.
Sonuçta spor bu, bizlere mutluluk, heyecan veren bir etkinlik.
Kardeşi kardeşe düşüren bir savaş mı olmalı? Ya da her yıl Fenerbahçe şampiyon olacak diye bir kural mı var?
Zaten dokuz puan önde ligi bitirmiş bir takım, süper ligde daha önceden görülmemiş bir şekilde play-off oynamak zorunda bırakılmış.
Sahi nereden çıktı bu play-off?
Öncesi yoktu, muhtemelen geleceği de olmayacak. En azından öyle söyleniyor.
Peki, sevgili Fenerli arkadaşlar şimdi size soruyorum, dürüstçe cevaplayın, bu ligi Fenerbahçe dokuz puan önde bitirseydi acaba play-off olayı olur muydu?
Kanunları kuralları çiğnemeyelim, onun için herkes yorumunu içinden yapsın.
Amacım Fenerli Galatasaraylı ayırımı yapmak değil. Biri birinden üstün değil, bu takımlar olmadan zaten Süper Lig olmaz. Herkes sevdiğini sevsin, ama karşı tarafa da saygı duymasını bilsin.
Son maç nerede oynandıysa, şampiyonluğu kim kazandıysa, kupasını o sahada alır.
Bu kural bugün icat olmadı ya.
Efendim sahaya dalan seyirciler Fenerbahçe forması giymiş Galatasaraylılarmış!
Bir Fenerli dostum da böyle söyledi.
Kardeş hiçbir Galatasaraylı sırtına Fener forması, hiçbir Fenerli de Galatasaray forması giymez. Ayrıca stada GS seyircisi alınmadı. Arkadaşım seni bir dost olarak çok seviyorum ama bu sözüne sen de inanmıyorsun biliyorum.
Uzun sözün kısası, bu uzun lig maratonunda bir kazanan olacaktı, o ada Galatasaray oldu.
Zaten, o da bu yılın en iyi performans gösteren takımıydı. Türkiye kupasını da Fenerbahçe kazandı. Ben de kendilerini yürekten kutluyorum.
Takım tutan bir taraftar olarak, bütün takımları seviyorum ama birisini daha çok seviyorum.
Diğerlerine de saygı duyuyorum.
Ve, bu takımları tutanlara da.
Demek ki yarışın sonunda ipi göğüsleyeni kutlamak gerek.
Zaten kupa bir sembol, önemli olan takımların taraftarlarına yıl boyunca verdikleri heyecan.
Bütün bu kıyamet, kardeş kavgası, kalp kırmalar atılamayan bir gol için mi?
Değer mi?
**
Halbuki gündem çok daha önemli şeylerle dolu. Yine hain saldırılar devam ediyor, vatan evlatları genç bir filizken solup gidiyor.
Amanos dağlarındaki askeri araca roketlerle saldıran PKK, üç subayımızın şehit düşmesine neden oldu.
Hakkari'de ise tabura isabet eden roket, bir erimizi hayatından etti.
Birkaç gün önce Isparta'daki birliğinde askerlik görevini tamamlayarak terhis olan oğlumun kutsal vatan görevini tamamlamış olmasının sevincini tam olarak yaşamıyorum bile.
Şehitlerin analarının benim mutluluğumu hiçbir zaman tadamayacakları düşüncesi sevincimi acıya dönüştürüyor…
Güzel yurdumun her tarafı her yöresi şehit acısı ile dolu.
Ve bunun bedelini bu terör örgütü bir gün mutlaka ödemeli.
Zira “Vatanını korumanın bedelini” ülke evlatları zaten her daim ödemekte.
Geçmişten gelen “Vatanını savunma” duygusu hiç değişmez bu topraklarda,
Değişen tek şey; Hainlerin adresi, önce orada, sonra burada…
Bu arada, 19 Mayıs Atatürk'ü Anma Gençlik ve Spor Bayramımız kutlu, hepimizin geleceği için umutlu olsun. Nice 19 Mayıslara ulaşmak dileğiyle…
Makaleyi Paylaş Facebook'ta Paylaş Twitter'da Paylaş
Yorum yazarak Yeşilgiresun Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeşilgiresun Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeşilgiresun Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeşilgiresun Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Yeşilgiresun Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeşilgiresun Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeşilgiresun Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeşilgiresun Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.