Milletçe birlik ve beraberliğimizin ve de sabır ve sukunetimizin sınandığı şu günlerde galiba yapılacak en doğru şey soğukkanlılığını yitirmemek, aklın yolundan ayrılmamak, suçlu ile masumu birbirine karıştırmamak olmalı… Tam bir kargaşa ve kaosun hüküm sürdüğü, acı ve kederin kimi evlere direkt, kimi evlere dolaylı olarak girdiği bugünlerde bunu sağlamak çok zor olsa da önemli olan terörün hedeflediği bu ortamı yaratmamak. Televizyonlarınızı benim gibi korka korka açtığınızı biliyorum. Karşısında gözyaşlarınızı içinize akıttığınızı da. Hepsi bizim de evlatlarımız olsa da, bu acıyı birebir yaşayanlar var. Görüntüsüne bile dayanmak zor. Birlikte olmadığımız süre zarfında Dağlıca şehitlerimizi uğurladık, polis kardeşlerimizi vatan toprağına yolculadık, son olsun diliyoruz ama korkuyoruz. Zira kalleş terörün nereden geldiği, nereyi vuracağını belli değil. Sevgili okurlar; Zamanında binlerce şehit kanıyla çok sağlam temeller üzerine kurulmuş olan bu ülkeyi bölmeye kimsenin gücünün yetmeyeceğine inananlardanım. Terör belasının ise bir gün şu veya bu şekilde ama mutlaka sonlandırılacağı umudunu taşıyorum. Yeter ki milletçe teröre karşı birlik ve beraberlik içinde tek yürek olalım, bunu gösterirken de zarar verici, yıkıcı, taşkınlık içeren hareketlerden kaçınalım. Amacını aşan her türlü protesto hareketi kırma, yıkma, mala zarar verme de bir çeşit terör hareketidir unutmayalım… *** Ülkemizin bu çok önemli gündemine değindikten sonra birkaç haftadır devam ettirmekte olduğum gezi yazısına dönmek istiyorum. 5 Ağustos'ta yola çıkmış, Hamburg'un Kiel limanından Costa firmasının Pacifica Cruise gemisine binmiştik. Bir gün açık denizde yol aldıktan sona, Polonya'ya varmış Gdansk şehrini gezmiştik. Polonya'dan sonra Litvanya'ya ulaşmış, en kuzeydeki liman şehri olan Klaipeda'yı dolaşmıştık. Tekrar gemimize dönüp gece yol alarak Letonya'ya doğru ilerliyoruz. 9 Ağustos 2015 sabah saat 9.00'da Riga'ya ulaşıyoruz. Eurovision şarkı yarışmasından tanıdığımız Riga hakkında size biraz bilgi vereyim: Letonya'nın başkenti olan Riga önemli bir kültür ve endüstri merkezi Onikinci yüzyılda kurulmuş, daha sonra ticaret ve el sanatları merkezi olarak gelişmiş. Riga'nın eski bölgelerinde onüçüncü yüzyıl katedrali ve ondördüncü yüzyıl lonca evleri dahil pek çok ortaçağ binası bulunmakta. Riga'da Euro para birimi kullanılıyor. Sabah saat 9.00'da geminin Riga'ya ulaşmasıyla şehre iniyoruz. Üstü açık şehir turu otobüslerine binerek Riga turuna başlıyoruz. Bu turlar bir saat sürüyor, herkes için kulaklık var, hangi dili konuşuyorsanız o düğmeye basıp, gezerken kulaklıktan anlatılanı dinliyor ve çevreyi tanıyoruz. Büyük bir opera binasının önünden turumuza başlayıp, kulaklıkları takıp İngilizce tuşuna basıyoruz. Riga'nın sembolü özgürlük anıtı 1935'te yapılmış. Sol tarafta bulunan Eski Riga on sekizinci yüzyıldan kalma. (Her şehirde el değmemiş bozulmamış bir eski bölüm var) sağ tarafta yolboyu kanal devam ediyor. Ondokuzuncu yüzyıl başlarında yapılmış bir cadde boyunca ilerliyoruz, şehir turu sırasında da şehrin içine yerleştirilmiş parklara rastlıyoruz. Baltık ülkeleri arasında en çok dikkatimi çeken şeylerden birisi amber yani kehribar üretimi, bir diğeri de her yerleşim birimi yani şehir içinde bol miktarda bulunan ormanlık alan, park, kanal ve gölet olayı. Yani her bir şehirde medeniyetin içerisindesiniz ama aynı zamanda doğayla içiçesiniz, dilediğiniz ya da şehrin gürültüsünden bunaldığımız anda hemen yanıbaşınızda bir yeşil alan bulup gölde yüzen ördeklere bakarak dinlenebiliyorsunuz. Ağaçların altında serilip serinleyebiliyorsunuz. Muhteşem dekore edilmiş çiçekleri seyredip stres atabiliyorsunuz. Uygarlık ve bozulmamış doğa içiçe. Yani huzur dolu bir ortam. Tur otobüs ile dolaşırken ilanları görüyorum, Riga'ya Letonya Müzesi'ne Salvador Dali'nin eserleri gelmiş ancak bizim gidip gezecek zamanımız yok ne yazık ki. Sağ tarafta Fransız Elçiliği 1920'de yapılmış bina dantel gibi işlenmiş yanında Alman Elçiliği, Letonya Üniversitesi Roma tarzı inşaa edilmiş ondört fakültesi olduğunu öğreniyoruz. Dünyada iki baltık dili yaşamaktaymış bunlar Letonya ve Litvanya dilleriyiymiş ve yalnızca iki milyon kişi konuşuyormuş. Dağarcığımıza bu bilgileri de kattıktan sonra hem bakıp hem yazmaya devam ediyorum. Görülmeye değer bir bina olan Sanat Akademisi'nin önünden geçiyoruz. 1905'te kurulan bu bina önce Ticari Ilimler, sonra Sanat Akademisi'ne çevrilmiş, kırmızı tuğlalı çok şık bir görüntüye sahip olan bu binada incecik tuğlalar adeta dantel gibi işlenmiş. Girişinde de parlak sanatsal bir heykel bulunmakta gerçekten görülmeye değer bir yapı. Rus ve Ukrayna elçiliklerinin zerafeti de bir başka derken Elisabeth Caddesine geliyoruz. Romantik tarzda inşa edilmiş olan binaların üzerleri kabartma işlemeli ve renkli. Bir diğer güzel görüntü Riga Ortodoks Katedrali. 1884 yapımı ve birçok kubbesi olan binanın tepesi ise altından. Adliye binası, tarihi tarzda. Sevmediğim görüntüsü ise katedralin yanından uzanan modern görünüşlü Radisson Oteli. Düşünün dışından heykeller fışkıran tarihi binaların arasından modern mimarisiyle Radisson Oteli sap gibi kalmış. Yine tur otobüsüyle Napolyon'un yaktırdığı, sonradan restore edilerek açık hava müzesi ile çevrilen küçük bir köyden geçiyoruz. Onaltı bin metrekarelik Avrupa'nın en büyük marketini görüyoruz. Ve tur otobüsümüzün başlangıç durağına dönerken hep bir ağızdan avaz avaz bağırıyoruz. “Kebapçı, diye…” Çünkü Riga'da Türk damak tadı sunan kebapçı var! Ve otobüsümüzle önünden geçiyoruz. 9 Ağustos gününü Riga'da tamamlayarak saat 16.00'da gemide olmak üzere limana doğru yol alıyoruz. Riga'yı bunca detaylı anlatışımın nedeni, daha önce ismini çok duyduğum halde hiç bilmediğim Letonya'nın başkentini beğeniyle gezerek sizlere olabildiğince detay verebilmekti. Umarım başarılı olmuşumdur. Haftaya Estonya tatilindeki anılarda buluşabilmek dileğiyle; Sağlık, mutluluk, esenlik sizlerin, huzur ve barış dolu günler ülkemin olsun… Makaleyi Paylaş Facebook'ta Paylaş Twitter'da Paylaş
Yorum yazarak Yeşilgiresun Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeşilgiresun Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeşilgiresun Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeşilgiresun Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Yeşilgiresun Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeşilgiresun Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeşilgiresun Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeşilgiresun Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.