Sevgili okurlar; İki haftalık ayrılığın ardından yine birlikteyiz. Gönül isterdi ki, giderken söz verdiğim üzere, gezi anılarımı sizlere yürek hoşluğuyla, gönül rahatlığıyla aktarayım. Ancak şu ortamda bunları nasıl yazacağım bilemiyorum. Kendimi, “memleketin hali ne, bunun derdi ne” şeklinde eleştirsem de, ülkemizde fazla tanınmayan Baltık ülkelerini tanıtmak, farklı kültürlerin değişik bakış açılarını aktarabilmek ve en önemlisi giderken “gezi yazısı yazacağım” şeklindeki sözümü tutabilmek adına paylaşacağım notlarımı. ** Evladı askerlik görevini yerine getirmiş bir anne olarak, gururlanıyorum… Evladını hain teröre kurban vermiş şehit anaları adına ise üzüntüden kahroluyorum. Bu bir savaş değil, pusu, tuzak, bomba, sırtından, enseden, kalleşçe, insanlık dışı… İnsanın içine sindiremediği de bu zaten, düşmanın nereden geldiği, nereden vurduğu belli değil. Birkaç şehitle seyahate gittik, çok daha fazlasıyla geri döndük. Toplum mutsuzsa sen tek başına nasıl mutlu olabilirsin ki? ** Uzun zamandır bir tatile gitmemiş, dolayısıyla gezi yazısı yazmamıştım. Ne yazık ki o da bu günlere denk geldi. Ülkemin hak ettiği huzura kavuşması, gözü yaşlı ana kalmaması dileğiyle satırlarıma başlayayım: ** 5 Ağustos Çarşamba sabah 8.40 uçağı ile Hamburg'a hareket edip, öğlende varıyoruz. Seyahatimiz Costa firmasının Pasifica gemisi ile olacağından, Hamburg havaalanında geminin elemanları hazırlık yapmış, ellerinde “Costa Pasifica” pankartları ile bizi uçaktan alıp otobüslere yerleştirip, Hamburg'a birbuçuk saat uzaklıktaki Kiel limanına götürüyorlar. Pasifica gemisi bizi orada bekliyor. Liman girişinde işlemleri tamamlanıyor, oda kartlarımızı alıyoruz, bavullarımızı limanda bırakıyoruz. Birkaç saat sonra bavullarımız odamızın kapısına bırakılıyor. Size biraz gemiyi anlatayım, Casta Pasifica;Costa firmasının Cruise gemilerinden sadece bir tanesi. 3560 yolcu, 1.100 mürettebat kapasiteli, kamaraları, yemek salonları, oturma salonları, eğlence salonları, kumarhanesi, spor salonu, havuzu, güvertesi ve çeşitli aktiviteler için (alışveriş katı gibi) dizayn edilmiş birçok katı olan bir yüzen kasaba diyelim. Gemi yolculukları şöyle olur, Bavulunuzla gemiye girersiniz, gemi geceleri yol alır, gündüz limanlarda konaklarlar, yolcular iner, isterlerse ücret karşılığı geminin düzenlediği turlara katılır, akşam gemiye döner, gece yine yola devam edilir. Yani geminiz hem otel, hem lokanta görevi görür, eşyanızı bir kere koyar, bir kere indirirsiniz o bakımdan yorucu bir yolculuk olmaz. Bu nedenle bu tip gemilerde yaşlı ve özürlü yolcu çok olur, rahatlığı açısından tercih nedenidir. Gemi çok büyük olduğundan sarsıntısı da olmaz, denizde olduğunuzu bakmazsınız anlamazsınız. O gün kendinizi iyi hissetmediniz, limana inmek istemediniz, inmezsiniz, zaten gemide oyalanacak çok şey var. Gezi rotaları öyle ayarlanıyor ki, limanlarda hep ülkelerin büyük şehirleri oluyor. Costa Pasifica gemisinde iki Türk mürettebat vardı. Biri bizim yemek yediğimiz New York Restaurantının Şefi Süleyman Bey, diğeri de turlardan sorumlu Melike Hanım'dı. Her ikisi de bizimle çok ilgilenip yardımcı oldular ve bu tura katıldığımız için teşekkür ettiler zira “Baltık” turu Türk turistler için fazla bilinmez ve tercih edilmezmiş. Costa Pasifica gemisi çalışanları genellikle Hintli ve Endonezyalı'lardan oluşuyordu. Dokuz yolcu katının bulunduğu gemide bizim odamız dokuzuncu katta olduğundan, kahvaltı ve öğle yemeklerine ulaşmamış kolay oluyordu. Gemideki dükkanlarla ilgili bilgi vereyim: Bu dükkanlar gemi limandayken kapalı oluyor çünkü vergisiz satış yapıyorlar (yani freeshoplar gibi) oı yüzden yalnızca açık denizdeyken satış yapabiliyorlar, bir de alışverişi nakit parayla değil, girişte verilen gemi kartıyla yapabiliyorsunuz, o da zaten kredi kartına bağlı, gemideyken yaptığınız her alışverişin fişini imzalıyorsunuz, anında kartınıza geçiyor, gemiden ayrılırken de hesap dökümü geliyor karşılaştırmak için. Dükkanlardaki fiyatlara gelince: Fiyatlar Euro üzerinden, vergisiz olduğundan dışarıya göre biraz daha ucuz diyelim. Ancak Euro'yu bizim paramıza çevirince hiçbir şey ucuz olmuyor biliyorsunuz. En iyisi şöyle anlatayım: Parfüm mü alacaksın, aynısı gemiden varsa gemiden al, Stockholm'deki parfümericiden 5-6 Euro daha ucuzdur (Vergi farkından dolayı). Evet, gemi hakkındaki ilk ön bilgileri verdik. Kiel limanına gelip de limanı görünce “Bunlar köşeyi dönmüşler” dedim zira limanda yüklenmek üzere bekleyen en az beş-altı Cruise gemisi bulunmaktaydı. Şimdi siz o şehrin içindeki hareketi düşünün. 5 Ağustos günü Hamburga'dan Kiel'e geldik, gemiye bindik, odamıza yerleştik. Bir müddet sonra oda numaralarımız yapıştırılmış olan bavullarımız kapımıza geldi, tamamen yerleştik. İlk gün biraz acemilik oluyor, ne nerede, restaurant, dükkanlar, derken sonra alışıyor insan. Odalarımıza yerleştikten sonra gemiyi keşfe çıkıyoruz. İçinde bir sürü asansör var. Yemek için usul şöyle: Kahvaltı ve öğlen yemeği tüm gemiye açık olan dokuzuncu katta, akşam yemeği ise herkes için ayrı ayrı belirlenmiş restaurantlarda yeniyor. Biz ilk yemeğimizi yiyeceğiz. Bize New York restaurantta saat 9.00'u (yani 21.00) ayarlamışlar. Akşam yemeği iki seans halinde yeniyor, biri saat 18.00, biri saat 21.00. Saat 21.00'de yemeğe gidiyoruz, Türk şef Süleyman Kara karşılıyor, espriyi de patlatıyor “Cimbomlu olmayanları almam” diye. Çoğunluğun cimbomlu olması nedeniyle içeri girmeye hak kazanıyoruz! 21.00'de başlayan yemek, 23.00de bittiğinden, şefimizinden masamızın yerini, hem de saatini değiştirmesini rica ediyoruz. Restaurant şefinin Türk olması işe yarıyor, ilk yemek sonrasında tüm akşam yemeklerimiz hem 18.00 seansına hem de deniz kenarında bir masaya alınıyor.. Ertesi gün Kiel'den Polanya'nın Gdansk limanına ulaşabilmek üzere tüm gün açık denizdeyiz. Telefonların dahi çekmediği bu ortamda, ilk günü sohbet ortamında gemide oyalanarak geçiriyoruz. Sevgili okurlar, bugünlük yerim de, satırlarım da buraya kadar. Umarım haftaya yazıma huzur ve gönül hoşluğu ile devam edebilirim. Güzel ülkeme ve sizlere barış, huzur, sağlık ve mutluluk dolu günler dileğiyle… Makaleyi Paylaş Facebook'ta Paylaş Twitter'da Paylaş
Yorum yazarak Yeşilgiresun Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeşilgiresun Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeşilgiresun Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeşilgiresun Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Yeşilgiresun Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeşilgiresun Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeşilgiresun Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeşilgiresun Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.