Türkiye'nin en önemli gündemlerinden birisi, kadın cinayetleri.
Gündemden hiç düşmeyen bir gündem diyelim.
Yazmaktan bana artık gına gelse de, kadın cinayeti işleyenlere hiç gına gelmiyor.
Vukuatlar birbirini takip edip duruyor.
Cinayet sonrası pişkinliği de ayrı bir ilginçlik.
Kadın katili olduğu yetmeyip, bir de pişkin pişkin hakim karşısına dizilenlere işte en son örnek:
“Bursa Gürsu'daki bir tekstil fabrikasında işçi olarak çalışan Mehmet Adıyaman (19), aynı işyerinde tanıştığı Deniz Güneş (18) ile anlaşarak kaçıp evlendi. Ancak mutlu günleri uzun sürmedi. İddiaya göre Mehmet Adıyaman, kıskançlık yüzünden sürekli tartıştığı eşini defalarca dövdü.
Mehmet Adıyaman, geçen Mart ayında da 3 ay önce evlendiği eşine
-Çalışırken giydiğin iş önlüğünün üst düğmeleri neden açıktı?
diyerek tartışıp, dövdü. Buna sinirlenen genç kadın:
-Daha fazla dayanamayacağım sana ve laflarına. Yoruldum ben. Her şey güzel olur diye düşünmüştüm ama olmadı. Seni artık sevmiyorum, benden buraya kadar, hoşçakal…
yazılı mektup bırakıp aynı ilçede yaşayan annesinin evine gitti.
Eve dönünce eşinin bıraktığı mektubu gören Mehmet Adıyaman, kayınvalidesinin evine gitti.
Dışarıya çağırdığı eşini 12 yerinden bıçaklayıp öldürdü. Cinayetin ardından polise teslim olan zanlı tutuklandı.
Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istenen Mehmet Adıyaman, geçtiğimiz gün hakim önüne çıktı.
Savunmasında ise şunları söyledi:
-Olay günü Deniz'i konuşmak için parka çağırdım, eve dönmesini istedim, kabul etmedi. Bana:
-Seni sevmiyorum, boşanmak istiyorum
Dedi.
Ben de sinirlenip öldürdüm. Üzgünüm, beraatimi istiyorum…
Duruşma ertelenirken sanığın tutukluluk halinin devamına karar verildi….”
….
Bilindik, son yıllarda çok duyulmuş bir olay.
Duyulmuş olması haklılık kazandırmıyor elbette, nedeni ne olursa olsun bunun adı cinayet.
Geriye dönüşü olmayan bir vahşet.
Hadi buraya kadar olan kısmı ne yazık ki artık sıradanlaştı diyelim, ya katil kocanın savunmasına ve adaletten beklentisine ne demeli?
“Sinirlenip öldürdüm, üzgünüm beraatimi istiyorum!” yani üzüntüsünü lütfen de olsa belirttiğinden beraate hak kazandığını sanıyor…
Bir insanın hayatını söndürdün kardeşim, adam gibi dursaydın da terkedilmeseydin.
Sinirlendim, öldürdüm deyip beraatini istiyor.
Sinirlenmek cinayeti için haklı bir neden sanki!
Elbette adalet onu dinlemeyecek ve gereğini yapacak ancak ben eş katili Mehmet Adıyaman'ın aymazlığına ve cüretine şaşırıyorum.
Pişkinliğin bu kadarına pes doğrusu!
….
Türkiye'de, dünya genelinde 10 milyonlarca kadın evden çalışma hayatına, her yerde tacize uğruyor, şiddet görüyor. Umut Vakfı, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü öncesinde istatistik rakamlarını ve “2016 yılındaki Kadın Cinayetleri Haritası”nı paylaştı.
2016 yılında ulusal ve yerel gazetelere 317'si silahlı toplam 397 kadın cinayeti yansıdı.
Bu cinayetlerde toplam 367 kadın ve aile bireyi öldürüldü, 109 kadın ve aile bireyi de yaralandı. Kadın cinayetlerinin yüzde 85'ini kocalar, sevgililer, eski kocalar, ayrılmak istenen sevgililer işledi.
Eşini ya da eski eşini, annesini, babasını, eşinin kardeşini öldüren kızgın erkeklerin yüzde 66'sı ise sonrasında intihar girişiminde bulundu. Bunlardan yüzde 55'i öldü.
Bilimsel araştırmalara göre Türkiye'de her 2 kadından biri eşinden veya birlikte yaşadığı erkekten şiddet görüyor. Türkiye İstatistik Kurumu'na göre ise ortalama 10 kadından dördü erkek şiddetine maruz kalıyor.
Kadın cinayetlerinin 96'sı tüfeklerle, 90'ı tabancalarla, 8'i beylik silahlarla, 123'ü de bıçak, satır, balta, keser gibi kesici aletlerle olmak üzere 317'si yani yüzde 80'i silahlarla işlendi. Yüzde yirmisinde ise yani 80 kadın ise dövülerek, boğularak, yüksekten atılarak katledildi.
Türkiye nüfusunun yarısını kadınların (31 Aralık 2016 itibariyle 39 milyon 771 bin 221 kadın) oluşturduğunu düşünürsek ve bu nüfusun üçte birini baz alsak bile yaklaşık en az 14 milyon şiddete uğruyor. Hem de her yaşta, hamile olsa bile.
….
2016 yılı rakamlarını kapsayan yukarıdaki bilimsel veriler son derece iç karartıcı.
Peki Avrupa ve AB ülkelerinde durum nasıl?
TBMM Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu Yasama Uzmanı Gökalp İzmir; “Kadını Yönelik Şiddet ve Dünya Gerçeği” başlıklı bir rapor hazırladı. Raporda 28 AB üyesi ülkede kadına yönelik şiddet ele alındı.
AB'de 15 yaşından büyük her üç kadından birinin partneri ya da üçüncü erkeklerin fiziksel ya da cinsel şiddetine maruz kaldığı ifade edildi.
Avrupa'da şiddetin önlenmesine dönük sorunların başında kadınların uğradığı şiddeti resmi makamlara bildirmemesi gösterildi.
Rapora göre AB'de kadının en çok şiddet gördüğü ülkeler Danimarka, Finlandiya ve İsveç.
Kadına şiddetin en az olduğu ülkeler ise Polonya, Avusturya ve Hırvatistan.
….
İlginç ülkeler, ilginç rakamlar…
Kadınların uğradığı şiddeti resmi makamlara bildirmeme sorunu ise hem ülkemizde, hem de diğer ülkelerde “kadına şiddetin gerçek rakamının belirlenmesine” engel teşkil etmekte.
Eşini 12 bıçak darbesiyle öldürüp bir de beraatini talep eden Mehmet Adıyaman beni bu bilgileri paylaşmaya yönlendirdi.
Kadına şiddet genel bir dünya sorunu olsa da, ülkemizde giderek hız kazandığı ne yazık ki açıkça görülmekte.
Yeterli eğitim, sorunsuz aile ortamı, sevgi ve ilgi ile yetiştirmek ise bu sorunun panzehiri belki de.
“Bir gün mutlaka” umuduyla.
Sevgili okurlar haftaya yeni bir konuda buluşuncaya dek şimdilik
Esen kalın, hoşçakalın….
Makaleyi Paylaş Facebook'ta Paylaş Twitter'da Paylaş
Yorum yazarak Yeşilgiresun Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeşilgiresun Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeşilgiresun Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeşilgiresun Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Yeşilgiresun Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeşilgiresun Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeşilgiresun Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeşilgiresun Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.