Satırlarıma başlamadan önce, tüm annelerin anneler gününü kutlar, değerli ellerinden saygı ile öperim. Yetişkin evladı olan bir anne olarak, bir canlı dünyaya getirmenin, onun tüm sorumluluğunu üstlenmenin, onunla ağlayıp onunla gülmenin, dertleriyle hüzünlenip, mutluluğuyla sevinmenin tadını iyi bilirim. Anne olmak için mutlaka doğurmak gerekmediğini, biyolojik annelik kadar manevi anneliğin de – şahit olduğum yüce gönüllü – kadınlara dayanarak, çok büyük bir erdem olduğunu söyleyebilirim… Anneyi en güzel, en duygulu anlatan cümle aşağıdaki olmalı: -Uğruna ölünecek bir kadın tanıdım, Onu mutlu etmek için anne demek yetiyordu… Bir yerden alıntı yaptığım bu cümle, an anlamlı “anne” tarifi olmalı… Başta canım annem olmak üzere, tüm annelere sevgilerle… ** Gelelim bugünkü konumuza. Geçtiğimiz yıllarda, gazetelere ve televizyonlara haber konusu olan, insana has duygular taşıyan herkesin dehşet içinde izlediği bir olay vardı hatırlarsanız. Bir kediye işkence yaparak öldüren ve üstelik bu görüntüleri bir sosyal paylaşım sitesinde yayınlayan üniversite öğrencisinin davasıydı söz konusu olan. Ayrıntıyı birlikte izleyelim: “Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi hazırlık sınıfı öğrencisi M.C.A., Eskişehir'deki “Cafe De Kedi” adlı işyerinden aldığı “İletki” isimli kediyi geçici olarak sahiplendi. Kediyi, geçen yıl Şubat ayında kaldığı öğrenci evinde işkence yaparak öldürdüğü öne sürülen M.C.A. hakkında, Eskişehir Dördüncü Asliye Ceza Mahkemesinde dava açıldı. Kediyi evinde bıçakladıktan sonra kafasını dolu su damacanasıyla ezerek öldürdüğü ileri sürülen ve görüntüleri sosyal paylaşım sitesinde yayınlanan üniversite öğrencisi yirmibir yaşındaki M.C.A.'nın yargılandığı davada mahkeme emsal niteliği taşıyacak bir karara imza attı. Kendisine ait olmayan hayvanı öldürdüğü gerekçesiyle “mala zarar verme” suçundan üç yılan kadar hapsi istenen M.C.A. suçunu kabul ettiğini söyledi ve hayvan öldüren biri olmadığını belirterek “pişmanım” dedi. Ancak mahkeme M.C.A.'yı “haklı bir neden olmaksızın sahipli hayvanı öldürme” suçundan üç yıl hapis cezasına çarptırdı. Hakim Orhan Küçükfidancı, vicdanına dayanarak karar verdiğini belirterek, sanığın pişmanlığını samimi bulmadığını kaydetti. Hakim, cezada indirime de gitmedi.” Gazetenin haberi bu şekilde. Tutuksuz yargılanan ve kedinin asıl sahibi “Cafe de Kedi” işletmesi tarafından mahkemeye verilen M.C.A.'nın temyiz yoluna başvurma olasılığı olsa da, kamuoyu vicdanında kendisini aklayabilecek mi, işte orası tartışılır… ** Yukarıda yer alan haberdeki iki cümle oldukça dikkat çekici: İlki: -Kendisine ait olmayan hayvanı öldürdüğü gerekçesiyle… Bu cümleye bakarsak, sanki hayvan öldürdüğü için değil, öldürdüğü hayvan kendisine ait olmadığı için yargılanıyor izlenimi doğuyor. Yani hayvan kendisine aitse, öldürmekte sorun yok anlamı çıkarılabilir. Bu nedenle bu açıklamanın bir yazım hatası olduğunu düşünüyorum. Bir diğeri de: -Mala zarar verme… Toplumumuzda sahipli hayvanlar “mal” olarak kabul edilmekte ve yargılamalar da buna göre yapılmakta. Bunun ne önemi var derseniz, insanın bir canlıya bakışı açısından, çok önemi var diyebilirim… Özel durumlar dışında, “her canlının yaşam hakkı vardır felsefesinden hareketle insanların olduğu gibi hayvanların da yaşam hakkının gözetilmesi uygar ve modern dünyanın gereğidir.” Toplumumuzun büyük bir kısmının da aynı duyarlılığı taşıdığına inanıyorum. Sorun, şu anda önceliklerin farklı olmasında. ** Hayvan hakları, hayvanların insancıl muamele görmelerini sağlayan haklar olarak değerlendirilir ve Hayvan Hakları Evrensel Beyannamesi, 1990 yılında son şeklini alarak Unesco tarafından kabul edilmiştir. Bugün hayvanların tıbbi ve kozmetik deneylerde kullanılması, derisi için öldürülmesi, eğlence için avlanması ve hayvancılık sektöründe uygunsuz alanlarda yetiştirilmesi, hayvan hakkı ihlalleri olarak tanımlanmakta ve tıbbi denek olarak kullanılan hayvanların bile durumu tartışılmakta… ** Eskişehir Dördüncü Asliye Ceza Mahkemesi, emsal niteliği taşıyacak bir karara imza attı. Hiç kimsenin kendinden daha güçsüz bir canlıya, eziyet etme ve yaşam hakkını sonlandırma yetkisi yoktur. Mahkeme kararı, ders alınacak niteliktedir. “Canlıya saygı” sloganını ilke edinen, huzurlu ve çevresiyle barışık, insan ve hayvan haklarını gözeten bireylerin oluşturduğu bir toplum ise hepimizin en doğal hakkıdır… Yeniden buluşabilmek dileğiyle… Makaleyi Paylaş Facebook'ta Paylaş Twitter'da Paylaş
Yorum yazarak Yeşilgiresun Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeşilgiresun Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeşilgiresun Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeşilgiresun Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Yeşilgiresun Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeşilgiresun Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeşilgiresun Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeşilgiresun Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.