11 Temmuz dünya soykırım tarihinin yüzkaralarından birisi olan Srebrenitsa Katliamı'nın yıldönümüydü.
Peki neydi bu Srebrenitsa katliamı:
Basında şu şekilde yer alıyor:
“Birleşmiş Milletler 1993'te Bosna Hersek'in Srebrenitsa kentini Boşnaklar için güvenli bölge ilan etmişti.
Sırplar'ın 1995'te kendi kuşatması sonrası Boşnaklar, Hollanda askerleri denetimindeki Birleşmiş Milletler Barışgücü karargahına sığınmıştı.
Askerler, Sırpların sorgulamak istediği 300 Boşnakı teslim etmişti. Teslim edilen Boşnaklar, Sırplar tarafından katledilmişti.
“Srebrenitsa Anneleri” öldürülen altı bin kişi adına dava açmış, 2014'te Hollanda'lı askerler suçlu bulunmuştu.
Geçtiğimiz günlerde Lahey Yüksek Mahkemesi, bu kararı onadı ve Hollanda'lı askerlerin kısmen suçlu olduğuna hükmetti. Hollanda, üçyüz kurbanın yakınına uğradıkları zararın %30'u oranında tazminat ödeyecek.”
…..
Elbette bu olayda kurban sayısı 300'le sınırlı değil.
Ödenecek sembolik tazminatın ise, acılara çare olmayacağı herkesin malumu.
Srebrenitsa katliamı, İkinci Dünya Savaşı'ndan sonraki en büyük soykırım olarak nitelendiriliyor.
O halde bu katliamın detaylarına bir göz atalım:
“Srebrenitsa Katliamı 11 Temmuz 1995 günü yapılmıştır. Avrupa'nın göbeğinde gerçekleşen katliamın boyutları ve vahşeti hala yaşayanların ve tanık olanların kanını dondurmaktadır.
Bu katliam, Bosna'da soy ve inanç karşıtı yapılmış en vahşi katliamlardan birisidir.
Bosna katliamı olarak da anılan katliamda, sekiz binden fazla Müslüman Bosnalı kadın, çocuk, yaşlı, genç, erkek demeden Sırplar tarafından hunharca öldürülmüştür. Ölenlere ait günümüzde hala yeni mezarlar çıkan Srebrenitsa'da acı devam ediyor.”
Katliamın ne olduğuna ve nasıl yapıldığına bir bakalım:
“Temmuz 1995'te Yugoslavya iç savaşı sırasında Sırp ordusu, “Krivaya 95 Harekatı”nın bir parçası olarak Srebrenitsa'yı işgal etmiştir. Yaşanan bu olay bir işgal olarak kalmamış bir katliama dönüşmüştür.
Zira Bosna-Hersek'in Srebrenitsa kentinde en az 8.372 kişi Ratko Miladiç komutasındaki ağır silahlı Sırp ordusu tarafından öldürülmüştür.
Yapılan katliama Sırp ordusunun yanı sıra Bosna-Sırp ordusunun “Akrepler” olarak bilinen özel birlikleri de katılmıştır.
Ne Birleşmiş Milletler'in Srebrenitsa'yı güvenli bölge ilan etmesi, ne de kentte bulunan 600 Hollanda Barış Gücü Askeri katliama engel olamamıştır.
Yugoslavya'nın düşmesinin ardından, 1992 yılında Sırplar Yugoslav halklarına katliam uygulamaya başladı. Olaya müdahil olmak isteyen Birleşmiş Milletler (ki çok geç kalınmış bir karar) altı bölgeyi güvenli ilan eder.
Bu bölgelerden birisi de Srebrenitsa'dır.
Böylece 24 bin nüfuslu kent, 60 bine ulaşır.
Nüfusun artmasıyla bu kent artık hastalıklarla, açlıkla mücadele etmeye çalışan bir toplama kampına dönüşür. Kenttekilerin kendilerini korumak için edindikleri silahlar da Birleşmiş Miletler güçleri tarafından güvenlik gerekçesiyle toplanır.
Sırp devlet başkanı Radovan Karadziç'in emriyle, Ratko Mladiç komutasındaki Sırp askerlerin kente olan tacizleri sıklaşınca kamptakiler silahların geri verilmesi için başvuruda bulunur, fakat kampın Hollandalı komutanı bu isteği geri çevirir.
BM güçlerinin yaptığı ise sadece iki adet F-16'yı kent üzerinde uçurmak olur.
Hollandalı askerler Bosna'daki BM Barış Gücü Komutanı Fransız generalden aldıkları emirle bir gece yarısı kenti boşaltır ve kent sakinleriyle 25 bin mülteciyi Sırplara teslim eder.
Kent, bir hafta içinde Sırplarca ele geçirilir.
1995 Temmuzunun sonlarına doğru yapılan katliamda, kenti Sırp askerlere teslim eden Hollandalı askerlerin çoğu daha sonra ülkelerine döndüklerinde psikolojik tedavi görmek zorunda kaldı.
Srebrenitsa kentinde yaşadıkları anları kitaplaştıran askerlerden biri olaydan dolayı yaşadığı pişmanlığı şu sözlerle ifade eder:
-Ölmek istiyordum, masum insanları koruma sözü verdiğimiz halde bize sığınan insanları koruyamadığımız için kendimi affetmiyorum!...
BM kampında tercümanlık yapan Hasan Nuhanoviç anılarında şunları paylaşır:
-Hollandalı askerlerin bulunduğu kampa gelerek, kampa sığınan insanların teslim edilmesini isteyen Sırp komutan, aksi taktirde kampın bombalanacağını açıkladı. Hollandalı askerlerin kendi canını kurtarmak için insanları tek sıra halinde teslim ettiğini aktaran Hasan Nuhanoviç, kamp etrafında boğazlananların çığlıklarını ve yalvarmalarını unutamadığını belirtmekte.
Sırp askerlerine teslim edilen insanların arasında Nuhanoviç'in erkek kardeşi, annesi ve babası da bulunmaktadır.
Nuhanoviç katliamcılardan birçoğunu teşhis etse de hiçbir ceza verilmez.
Saraybosna'da yaşamaya devam eden Hasan Nuhanoviç, yaşadığı bu üzücü ve kan donduran anıları 2007'de yazdığı “Birleşmiş Milletler Bayrağı Altında - Srebrenitsa Katliamı” adlı kitabında paylaşır.
Peki baş sorumlu Karaçiç'e ne oldu?
Karaciç yakalandıktan sonra yargılandı, Savaş Suçları Mahkemesi, Karaciç'in Srebrenitsa'daki Boşnak erkekleri yok etmeye kalkıştığına hükmetti.
Mahkeme ayrıca, Radovan Karaciç'i, Bosna savaşı sırasında insanlığa karşı suç işlemekten de suçlu buldu ve toplamda kırk yıl hapis cezasına çarptırdı.
Bosna Hersek'te 1992-1995 yılları arasında yaşanan ve yüz binden fazla insanın öldüğü iç savaşın en önemli isimlerinden biri olan Sırp lider, yirmibir yıl sonra cezalandırılmış oldu.
Avukatının temyize gitmesi nedeniyle bu sürecin de yıllar alabileceği belirtilmekte…
Boşnaklara yönelik etnik temizlik başlatan Karaciç'in onüç yıl süren firarı, bir otobüste son buldu.
Cinayet, sürgün, tecavüz ve rehin alma gibi çok sayıda saldırıyla birlikte yürütülen etnik temizlik sonucu, on binlerce insan acı içinde yaşamını yitirdi…”
….
Acı ama gerçek bir öykü.
Müslüman, Hristiyan, Budist ve her neyse farketmez, insanlığa karşı işlenen suçlar kabul edilemez ve affedilemez.
Acının adı Srebrenitsa'yı, hayatlarını yitirenlerin anısına sizlere anlatmak istedim.
Dünyanın bir daha böyle bir acı ve utanç yaşamaması dileğiyle…
Haftaya buluşuncaya dek,
Esen kalın,
Hoşça kalın sevgili okurlar…
Makaleyi Paylaş Facebook'ta Paylaş Twitter'da Paylaş
Yorum yazarak Yeşilgiresun Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeşilgiresun Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeşilgiresun Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeşilgiresun Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Yeşilgiresun Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeşilgiresun Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeşilgiresun Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeşilgiresun Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.