Hep bu konuları yazıyorum ya, suç benim değil!
Asıl mesele, aynı türden olayların, üstünde durulmasını gerektirecek sıklıkta tekrarlanması.
Kırksekiz yaşında öldüren Nazlı Uyanık'ın öyküsü de işte bu tip, ne yazık ki artık kanıksanmış ve sıradanlaşmış olaylardan…
Acı dolu yaşam öyküsüne bir bakalım:
“48 yaşındaki Nazlı Uyanık'ın, 30 yıllık kocasından yediği dayaklar canına tak etti. Bitlis'teki evinden kaçıp devlete sığındı. Kocası kaldığı sığınmaevini buldu, o da İstanbul'a kaçtı.
Yine buldu, Zonguldak Devrek'e taşındı.
Birkaç gün önce tuttuğu evine geçtiğimiz gece oğulları Sertan (25) ve Özkan (17) geldi.
Anne, çok sevindi.
Yarım saat sonra iki oğlu annelerini 9 yerinden bıçaklayıp katletti…”
Ne acı bir öykü değil mi?
En can alıcı nokta da katil evlatlar…
Kimbilir ne şekilde dolduruldular, uyuşturuldular ki annelerine 9 bıçak darbesi savurdular.
Mazeret mi? Hayır değil,
Biri 25 diğeri 17 yaşında olan iki gencin kendi kişiliklerine bürünme, akıl ve mantık yürütebilme, olayları tarafsız değerlendirebilme zamanları çoktan gelmiş.
Ama işte sonuç bu…
Kimbilir ne fedakarlıklarla, uykusuzluklarla kendilerini büyütüp ortaya çıkaran annelerine bu sonu reva görmek ve bu cinayeti bizzat uygulayabilmek!
İnsanın aklı almıyor.
Nazlı Uyanık'ın dayak yiyerek, mutsuz yaşayarak ve muhtemelen evlatlarının hatırına katlandığı bu acı dolu ve katlanılamaz yaşam çocukları etkilememiş de, kadın sığınma evine taşınması, kendine işkencesiz onurlu bir hayat kurmaya çalışması pek etkilemiş!
Sonuç: Anaya 9 bıçak darbesi!...
Dram, ölümden sonra da devam ediyor…
Cenazeyi aile almıyor, daha doğrusu alıp memleketine götüremiyor…
Muhtemelen nedeni, parasızlık.
Ancak Devrek Belediyesi, ilçe halkı ve kadın örgütleri cenazeye sahip çıkıyor.
Belediye ekiplerinin morgdan aldığı cenazeyi kadınlar taşıyor, Nazlı Uyanık kimsesizler mezarlığına defnediliyor….
Acı dolu bir yaşam ve acı dolu bir son…
Yıllarca, fedakarca bakıp büyüttüğü evlatları tarafından katledilmek !
Bunu hangi anne hak eder ki?
…
Artık olan olmuş olsa da, Devrek Müftüsü Mahmut Çakır'ın cenazede yaptığı konuşma ve kullandığı cümleler bir gerçeğin en çarpıcı ifadeleri olsa gerek:
“Müslümanlıkta töre kavramı yoktur. İnsanlar cinayet işliyor, -dinim- diyor. Böyle din yok. Kimse işlediği cinayeti dine mal edemez.
Sevginin bittiği yerde evlilik de biter.
Kadın da eşinden boşanma hakkına sahiptir.
Kimse kimseyi zorla tutamaz….”
….
Doğru söze ne denir?
…
Bence bu olayda 3 katil var.
Baba ve 2 oğlu…
Olayların bu raddeye gelmesinde büyük rolü olan babanın İlla bıçak sallamasına gerek yok.
Sonuçtan o da aynı derecede sorumludur.
Bu acı olaydan sonra bakalım neler olacak, tabir yerindeyse azmettirici ve tetikçiler ne ceza alacak?
Yaşayıp göreceğiz.
….
Bu vesileyle, dünyada kadınların durumuna bir göz atalım:
-Dünyada okuma yazma bilmeyen bir milyar yetişkinin üçte ikisi kadın.
-Dünyadaki 300 trilyon dolarlık mal varlığının sadece 14 trilyon doları kadınlara ait.
-Dünyadaki arazilerin yalnızca yüzde Bir'i kadınların.
-Üniversiteyi yeni bitirmiş kadınlar erkeklerden yüzde yirmi daha az para kazanıyor.
-Türkiye'de her 5 mühendisten sadece biri kadın.
…
11 Ekim, “Dünya Kız Çocukları Günü” olarak anıldı.
Amaç, kız çocuklarına karşı ayrımcılığın önlenmesi.
“Dünya Kız Çocukları Günü” konferansı bu yıl üçüncü kez düzenlendi.
Konferans, kız çocuklarının eğitimi ve toplumdaki yerinin güçlendirilmesine odaklaydı.
Bu arada UNICEF'in yayınladığı raporda şu gerçeklere dikkat çekiyor:
-Dünyada her 7 saniyede bir kız çocuğu evlendiriliyor.
-Türkiye'de nüfusun yüzde yirmidokuzu dokuzu kız çocuklarından oluşuyor.
- Son 6 yılda evlenmek zorunda bırakılan kız çocuğu sayısı ikiyüzotuzikibin.
-Son 6 yılda 142 bin çocuk anne oldu.
-İlköğretim çağında olup okula gitmeyen kız çocuklarının sayısı, erkeklerden 600 bin fazla. (Bu veriler dünya genelini kapsıyor)
Durum bu şekilde.
Verilerin genel dağılımı böyle olsa da, olay toplumların uygar ya da daha az uygar olmasına göre değişiyor.
Zira uygar toplumlarda insanlar kadın veya erkek oluşuna göre değil, birey oluşuna göre değerlendiriliyor.
Kadını toplumda hakettiği yere oturtan topluluklar da haliyle medenileşiyor, zenginleşiyor.
Mesela, bunu kavrayabilmekte!...
x x
Sevgili okurlar hafta yeni konularda buluşabilmek dileğiyle şimdilik,
Esen kalın
Hoşça kalın…
Makaleyi Paylaş Facebook'ta Paylaş Twitter'da Paylaş
Yorum yazarak Yeşilgiresun Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeşilgiresun Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeşilgiresun Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeşilgiresun Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Yeşilgiresun Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeşilgiresun Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeşilgiresun Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeşilgiresun Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.