“Devlet” dediğimiz organizasyonun oluşum nedeni hakkında düşünmek herkes için faydalı olabilir zira politik kültürümüz gereği devleti kutsal görmekten başka, bizlere hizmetle yükümlü kurumların bileşimi olduğunu da hatırlamamız gerekiyor. Bunu politik bilincine sağlıklı bir şekilde entegre edemeyen toplumlar, devletin çatısı altında olmayan, medyatik veya dogmatik oluşumlara yönelmekten alıkoyulamıyor. Geldiğimiz noktada görüyoruz ki birçok açıdan mağdur durumdaki vatandaşımız, sosyal medyada veya televizyonda gündeme gelirse kurtulabileceğine inanmış, dahası bu yöntemle birçok insan da derdine deva bulmuş durumda. Bu kesinlikle pratikte faydalı ancak sorulması gereken soru şu: Böyle mağduriyetler söz konusu olduğunda devletin ilgili kurumları ne yapıyor?
Tartışmayı daha da netleştirelim… Sayın Müge Anlı'nın TV'deki programıyla ulaştığı başarı hepimizin malûmudur. Şüphesiz ki birçok insana derman oldu ve olmaya devam ediyor ancak yıllardır sorarım, kendisi veya çalıştığı TV kanalı, hangi yetkiyle ve nasıl, hukuk'un ve kolluk kuvvetlerinin tüm birimlerine hızlı bir şekilde ulaşıp, onları harekete geçirebiliyor? Acaba polis teşkilatında bir birim var ve Müge Anlı ile koordineli mi çalışıyor veya devletin savcıları, programda bahsedilen her konuyu anında dikkate mi alıyor? Türkiye Cumhuriyeti Devleti, kendi kurumlarına gelen talepleri, şikâyetleri, belli bir bürokratik düzen içerisinde dikkate alarak, söz konusu sorunlara çözüm üretmekten aciz midir? Bunu sormakta bir beis yok çünkü programın müdavimlerinin anlattığına göre, Müge Hanım'a gelen birçok insan, programa katılmadan önce resmî kurumlarda herhangi bir çözüme ulaşamamış oluyormuş. Şimdi biz Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak bunu sormakta haklı değil miyiz? Ortada, gerçekten faydalı ve hangi formatta ya da yetkide çalıştığını net anlayamadığımız bir “reality show” var!
Diğer taraftan son zamanlarda sık sık gündeme gelen, amacından sapmış ve şehvet veya rant dağıtım kapısı haline gelmiş tarikat ve cemaatler de devletin kendi sorumluluklarını doğru bir şekilde yerine getirememesiyle palazlandı. Devlet'in “sosyal” olma vasfı CIA marifetiyle, bilhassa 1980 itibariyle hızla zayıflatıldığı için vatandaşın böyle çarelere başvurması çok garipsenmemeli fakat ister bir televizyon programı, ister tarikat-cemaat veya vakıf olsun, bir mağduriyet üzerinden herhangi bir şekilde kâr edilmesi söz konusuysa, devletin çok hassas davranması zorunludur. Sonuç olarak bu kadar mağduriyet olmasaydı, ne reality show'lar ne de din tacirleri bu denli talep görürdü. Ne kadar masum düşünürsek düşünelim, TV kanalı, reytinge bakar ve günün birinde reytingler düşerse, program bitirilir. Dinimizi sömürenler de düşünen, sorgulayan insanları gördükçe kendilerini geri çekmek zorunla kalır. Bu nedenle ideal olanı aklımızın bir köşesinde tutalım ki bu yarı meşru düzen sürüp gitmesin.
Yorum yazarak Yeşilgiresun Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeşilgiresun Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeşilgiresun Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeşilgiresun Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Yeşilgiresun Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeşilgiresun Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeşilgiresun Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeşilgiresun Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.