TV'de veya sosyal medyada, devrin hâkim “kutuplaştırıcı” siyasi atmosferine güvenip, insanlara haybeden tehditler savuran lümpenler için aslında çok şey demeye gerek yok. Zaten son yerel seçimde görüldü ki insanların öncelikleri farklı. Şükürler olsun ki halkımız, herhangi bir politik nedenle birbirine kinle, nefretle bakmıyor. Böyle bakanlar hiç yok değil ama sayıları önem arz etmeyecek seviyede.
Her uzun iktidar dönemlerinde güç sarhoşluğu ve buna bağlı körleşme görülür çünkü bu, doğu toplumlarının mâkûs talihidir. Böyle katı bir tespit yapmak içime sinmiyor ancak demokrasi mefhumunun toplumsal benimsenme düzeyine baktığımda, çok bir şeyin değiştiğini göremiyorum. Dün ezilen, bir nevi ötekileştirilen kesimler, şu anki baskılara ve hukuksuzluklara ses çıkarmadıkça, sağlıklı bir demokrasi bilinci tesis edilmesi mümkün olmayacaktır. Daha önce de bahsettiğim üzere dün “Atatürk” tabu idi veya öyle görülüyordu, bugün “Abdülhamit” dogma unsuru haline getirildi. Demek ki dert, ideal anlamda eleştiri ve tartışma kültürünü olgunlaştırmak değil, tabuları değiştirmekmiş.
Girişte bahsettiğim lümpenler veya eşanlamlı olmasa da benim gözümde tröller, Nietzsche'nin deyimiyle “delilikten” muzdaripler. Nietzsche bunun, yani deliliğin, bireylerde ender; gruplarda, partilerde kural olduğunu söyler. İşte ekranlarda insanları tehdit edip, liste yaptığını söyleyenler, aslında bireysel değil de bir kitleye mensup olma hissiyle böyle pervasızca davranabiliyorlar. Hiç de listeleri olduğunu sanmıyorum. Elbette bunun arkasında bir yerlere yaranma çabası da olabilir; orası bize şimdilik karanlık!
Ekelim, Dikelim de
Kanunlar Ne Olacak?
Koronavirüs nedeniyle tarımsal üretimin sekteye uğramasından korkulunca, Sayın Cumhurbaşkanımız “kendi evinizin önünü bile ekin” diyerek, özü itibariyle doğru fakat pratikte biraz zor bir şeye dikkat çekmiş oldu. Bunu emir telâkki edenler oldu ama İstanbul'da bazı semtlerde kamu arazilerini ekenler, zabıta ekiplerinin yasal hışmına uğradılar. Yasal diyorum çünkü söz konusu araziler, statüsü gereği kafanıza göre ekip biçilemiyor. Peki vatandaş bunu neden düşünemedi? Sebebi net değil fakat bu gibi durumlar, çoğulcu olmaktan uzak, giderek daha kişisel bir yönetim tarzına yönelmiş, anti demokratik (yaptım-oldu) sistemlerde müşahede edilir. Artık vatandaşın gözünde devlet kurumlarına olan güven azaldığı gibi, işlerliği olduğuna da inanç azalıyor. Buna bir misal de bizden verelim… Bulancak'da yapılacak bir millet bahçesi projesinin haberi verilirken metnin en başında “Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatıyla” ibaresini görmüştüm ve buna benzer birçok proje için de aynı bilginin mutlaka girildiğini görmekteyim. Peki bu ülkede devletin doğal işlevi gereği olan, yani kurumsal yapısında sıradan bir iş özelliği ihtiva eden projeler yok mu?
Hadi bunu da Dostoyevski'den, pek tabii ki dâhiyane tespitler içeren bir pasaj alarak toparlayalım:
“…Başkaları üzerinde egemenlik, sarhoş eder insanı: Kabalık ve rezillik gelişir; insanın aklına, duygularına ulaşır ve sonunda insan, normal olmayan şeylerden zevk almaya başlar…. Böylesine bir güç sahibi olma isteği salgın bir hastalık gibi bütün topluma bulaşır… Bu tür olaylara ilgisiz kalan bir topluma hastalık bulaştı demektir. Sözün kısası, bir insanın bir başka insana işkence etmek hakkının olması toplumun bir hastalığıdır; toplumda insana özgü yeteneklerin kaybolduğunun, bir ülkenin yurttaşları olma bilincinin yok olduğunun, toplumda çürümüşlüğün başladığının göstergesidir…”
Usta'nın yazdığı bağlamda, devlet ne kadar kişiselleşir ve kurumsal rutin işler ne kadar şahsi lütuflar olarak addedilirse, hukukta ve demokraside o denli bir zayıflama hâsıl olur.
Yorum yazarak Yeşilgiresun Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeşilgiresun Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeşilgiresun Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeşilgiresun Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Yeşilgiresun Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeşilgiresun Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeşilgiresun Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeşilgiresun Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.