Bugün gerçek anlamda gelişmiş bir ülkenin vatandaşı olan biri dışarıdan baksa ve sonra toplum içinde biraz vakit geçirse… Mesela AVM'leri gezse, insanların duygularını, tavırlarını gözlemlese, bu memlekette kısa zaman önce büyük bir deprem olduğunu ve on yıllar boyunca kayda değer hiçbir önlemin alınmaması nedeniyle 41 kişinin hayatını kaybettiğini düşünebilir mi? Düşünemez tabii; peki duysa inanabilir mi?
“Başka sorum yok Hâkim Bey” diyesim geliyor… Kırmadan dökmeden yazmak istiyorum ama olmuyor! Biz her şeyin romantizmini, yapıyoruz! Deprem oldu, o gün hemen herkes, her türlü sosyal medya hesabında koydu hashtag'ini, attı tweetini veya yazdı aforizmasını, oh rahatladık! Hepsi buydu. Yoksa deprem olduğu gün Sayın Valinin “kamuoyunda algı çok iyi” demesi nedendi? Ters laf, çatlak ses yok demek miydi? E tabii biz Sayın Vali'yi töhmet altında bırakamayız, kesinlikle bunu kast etmediğini söyleyebilir… Peki ne kast edilmiş olabilir? Aklımız ermiyor! Sarf edilen sözler, muhayyilemize sığmıyor!
Peşine de Kızılay'daki katakulli işleri çıkıverdi. Şaşıran kaldı mı bilmiyorum ama ben uydurulan bu bahaneyi, İstanbul seçimlerine damga vurup, akabinde alay konusu olan “hiçbir şey olmadıysa da bir şey oldu” gerekçesine benzetiyorum. Hani evde portakal suyu sıkıp içeyim dersiniz, sonra sıkarsınız sıkarsınız ve elinizde portakalın posası kalır da posasından ne çıkar acaba diye diretirsiniz… Hah işte o! Vergiden kaçınma imiş… Maliye bölümlerine duyurulur, yeni bir kavram yaratıldı. Kamu Maliyesi'nde yeni bir kavram… Yardım kuruluşları, size sadece iyilik kapısı açmakla kalmıyor, bakın işte sizi vergiden kaçındırıveriyor… Yoo yo yo, kaçırma değil, kaçındırıyor… Tıpkı yoğun trafikten kaçmak isterken yaptığınız gibi. Kaçının! Hatta zorlarsanız sizi de kaçırabilirler. Kaçılın önlerinden!
İşi deliliğe vurmak mı lazım yoksa bize birinin, yahu siz ne yapıyorsunuz demesi mi lazım! Ağlanacak hâlimize gülüyoruz. Bir TV kanalı, çok izleniyor olmasına üzüldüğüm popüler bir yarışma programına, depremde canla başla çalışan itfaiyecileri çıkarıyor… Şimdi bu güzel bir jest, şüphesiz o insanlar, her türlü afet anında çok kritik bir konumdalar ancak burada göremediğimiz şu: Bu bir duygusal sömürüye yol açıyor. Farkında olmadan, sembolik anlamlara odaklanıyoruz ve futbol maçlarında atılan boş/ gerçeküstü sloganların yarattığı etki gibi coşkun ama reelde etkisiz duygu patlamaları yaşıyoruz. Düşünün böyle bir afet Fransa gibi bir ülkede olsaydı, o sarı yelekliler neler yapardı dersiniz? Biz de tutup sanal bir şovda, zaten kahraman olan insanımızın kutsal emeğiyle toplumu uyuşturuyoruz. Bakınız şunu anlatmak istiyorum… İnsanoğlu, doğası gereği en dehşet verici olayı bile bir şekilde unutur, hayatına yine devam eder ama bunu insanın doğasına bırakmayacak ve üzerine sünger çekilmesini engelleyecek olan devlettir. Devlet, acı soğusa da kararlılıkla önlemleri almalıdır.
Şu an İstanbul depremi de adım adım yaklaşırken, yıllardır kentsel olan hiçbir şeyi dönüştürememiş olan iktidar sahipleri, bunu bile kabul etmek istemiyor. E göz görüyor, akıl anlıyor, ak ile karanın farkı gibi net değil mi? Bir uzman diyor ki İstanbul'da 7 büyüklüğünde bir deprem olursa, oluşacak enkazı kaldıracak ve yaralı kurtulanları çıkarıp, tedavisini sağlayabilecek kapasitede bir kurtarma ekibi, bırakın dünyayı, galaxy'de yok! Hâl böyleyken, toplum gayet rahat… Hayâl edebiliyor musunuz, ölümüzü çıkarabilmek için, belki ayların geçmesi gerekecek. Diri kalanlarımızın işi daha da zor olacak! Bunların önüne geçmek için hâlen fırsat var ama bu fırsatı layıkıyla değerlendirip harekete geçecek siyasi irade lazım. Gözünü rant dağıtmaktan alabilen bir irade! Artık gerçeklere odaklanılmalı; gerçekler bize odaklanıp da canımızı daha fazla yakmadan!
Yorum yazarak Yeşilgiresun Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeşilgiresun Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeşilgiresun Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeşilgiresun Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Yeşilgiresun Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeşilgiresun Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeşilgiresun Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeşilgiresun Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.