Tarih şuuruna sahip olmayan sözde aydınlarımızın (aslında bunlara 'okumuşlar' demek daha doğrudur), Batılı 'dostların' telkin ve dayatmalarının da etkisiyle, 'Kürt Meselesi' olarak tanımladıkları Bölücü Terör, 40 yıldır ülke gündemini meşgul ediyor. Binlerce şehit verdik. Çok büyük ekonomik kayıplara uğradık. Batı ittifakı içinde, Devlet Aklı'nı kaybettiğimiz için, her konuda olduğu gibi, bu konuda da Deneme-Yanılma metodu ile 'MESELE' çözülmeye çalışılıyor!
PKK Terörü Meselesini başlangıçta, 'Kürt Meselesi' olarak kabul eden AKP iktidarı, Açılım Sürecinde takip ettiği siyasetle, terör örgütüne ve sempatizanlarına büyük moral takviyesi yaptı. Batılı dostlarını da arkasına alan terör örgütü, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni hizaya getirdiğini zannetti. Fakat önünde sonunda, 'Taç giyen baş akıllanır' misali, Devlet Aklı galebe çaldı ve 7 Haziran 2015 seçimlerini takiben, Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da yapılan operasyonlardan sonra, terör örgütü çok büyük güç kaybına uğradı. Rusya'nın desteği ile yapılan Afrin, Zeytindalı ve Barış Harekâtlarının sonucunda da, Suriye'nin Kuzeyi'ndeki terörist yapılanmanın beli kırıldı. Suriye'nin Kuzeyi'nde artık PKK ile komşu değiliz!
NATO'nun devlet sistemimize bulaştırdığı 'FETÖ VİRÜSÜ' devletten temizlendikten sonra, Terör örgütüne karşı, son derece etkili bir mücadele verildi. Bunu, “Terörle Müzakere Değil, Mücadele Edilir” sözünü, onca bocalamadan sonra, nihayet iktidarın da kabullenmiş olmasına borçlu olduğumuzu belirtmeliyiz. Umarız bu mücadele kararlılıkla sürdürülür.
Açılım Süreci gafleti bize çok ağır bedeller ödetti. Fakat, PKK ve sempatizanları da 'Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Devlet gibi hareket ettiğinde' asla mevzi kazanamayacaklarını görmüş oldular. PKK, şehir hâkimiyetini kaybetti. Eskiden Güneydoğu'da, bacak kadar çocuklar 'Kepenk Kapat' komutunu verdiğinde, işyeri sahipleri, ister istemez kepenklerini kapatırlardı. Artık böyle bir şey söz konusu değil.
PKK terör örgütüne verilen dış destek açık seçik meydandadır. Nitekim, NATO Zirvesinde, PKK'nın uzantısı olduğu bilinen PYD'nin bir terör örgütü olduğunu, 'müttefiklerimize' bir türlü kabul ettiremedik! Fakat, terör örgütünün asıl gücünün, 'Algı Mühendisliği' ile yaratılan PKK sempatisi olduğu da iyi bilinmelidir. Yani asıl mesele İç Cephe'deki çatlaktır! Bu psikolojik destek yok edilemedikçe, PKK'ya katılımların önlenmesi mümkün değildir.
'Terör örgütünün, ezilen Kürt Halkının özgürlüğü için mücadele ettiği ' yalanı, ne yazık ki, etkili olmaktadır. Bunun da temel sebebi, Batılı 'dostların' yüzyıllardır sürdürdükleri Etnik ve Mezhep ayrımlarını kışkırtan siyasetleri ve aydınlarımızın tarihimiz konusundaki bilgisizlikleridir.
Günümüzde, Batı'daki, 'Düşünce Kuruluşu' kisvesi altında faaliyet sürdüren, istihbarat örgütlerinin kontrolündeki yüzlerce kuruluş, ülkemizdeki kimi STK'larla işbirliği hâlinde, bu 'Özgürlük Mücadelesine' destek vermektedirler! Emperyalizmi tanımayan, tarih şuuruna sahip olmayan kimi özgürlük âşıkları da, bu STK'ların gerçekten insan haklarının ve özgürlüklerin savunucuları olduklarına inanarak, bunların oltalarına takılmaktadır.
Rusya, Soros'un, kendi ülkesindeki faaliyetlerine son vermiştir! Ülkemizde ise, Soros dahil onlarca yabancı STK ve yabancıların fonladığı yerli STK'lar, ülkemizin 'DEMOKRATİKLEŞTİRİLMESİ' görüntüsü altında paramparça edilmesi mücadelesini özgürce sürdürmektedirler!
Ancak şunu da belirtmek gerekir ki, dış destek ne kadar güçlü olursa olsun, biz, en azından, başka demokratik ülkelerin yaptıkları gibi, terör örgütünün ve yandaşlarının üzerine, Hukuk Devleti kuralları içinde kararlı bir şekilde gidebilmiş olsaydık, PKK bunca yıl varlığını sürdüremezdi. Bir devlet, kendi bürokrasisi ve kadroları içinde, terör örgütüne müsamahalı bir bakışın yeşermesine imkân tanıyamaz. Bir devlet kendi altının oyulmasına asla müsaade edemez. Üniversitelerimizdeki PKK sevicileri hepimizin malûmudur. Bunlar zaman zaman bildiriler de yayımlamaktadırlar! Bu üst düzey aydın desteğinin yanında, bir başka acı gerçek de, Doğu ve Güneydoğu'daki öğretmenlerin büyük çoğunluğunun PKK sempatizanı olmasıdır!
Gençlerimize Cumhuriyetimizin Kuruluş Felsefesinin benimsetilememesinden, Atatürk'ten sonra bu ülkeyi yöneten bütün iktidarlar sorumludur.
HDP TERÖR ÖRGÜTÜNÜN UZANTISIDIR
Bölücü Terörle mücadele konusunda önemli bir zaafımız da, dünyaya, demokratik bir ülke görüntüsü vermek adına, bölücü terörün uzantısı olan bir siyasî partinin Meclis'te temsil edilmesi gibi bir garabete izin verilmekte olmasıdır. Bu, bir yandan terör ağacını operasyonlarla budarken, diğer yandan da sulamaktan farksızdır! Hemen her gün bir şehit cenazesi kaldırılırken, terör örgütünün uzantısı olduğu bilinen bir partinin, yurt genelinde ve Meclis'te faaliyetini sürdürmesi kabul edilebilecek bir durum değildir.
'Efendim, HDP'ye 6 milyon seçmen oy verdi. Bu partinin kapatılması, seçmene saygısızlık olmaz mı?' söylemi çok ucuz bir demagojidir. Bir devlet, kendi varlığına kast edenlere asla müsamaha gösteremez. Bize, 'PKK ile masaya oturun, müzakere edin' diyen Batılı 'dostlarımız' kendi ülkelerinde bu tür bölücü faaliyetlere izin vermiyorlar! Yıllar önce, Amerika'nın Teksas eyaletinde “Bağımsız Teksas” diyen birinin başına nelerin geldiğini tekrar hatırlatmak isteriz.
Teksas Meksika Devleti'ne bağlıyken, bu devletten ayrılarak, on yıl kadar bağımsız bir devlet olarak varlığını sürdürdükten sonra, 1845'de Amerika'ya katılmıştı. Günümüzde de, Teksas'ın Amerika'dan ayrılmasını ve bağımsız bir devlet olmasını isteyenler var. Bunlar “Teksas Cumhuriyeti” isimli bir örgüt kurmuşlar. Öyle silâhlı bir güç filân da değiller. Bu örgütün kurucusu olan Richard McLaren, 1998 yılında 99 yıl hapse mahkûm edilmiş ve hâlen hapiste! Suçu; Teksas'ın bağımsızlığını isteyen bu örgüte üye olmaları nedeniyle tutuklanan iki arkadaşının serbest bırakılması için bir çifti rehin almak; iki gün rehin tuttuktan sonra yapılan pazarlık sonucu rehineleri bırakarak teslim olmak! Bu suçun karşılığı 99 yıl hapis!
Bölücü Hareketi meşru göstermek için çok büyük bir gayret var. Müthiş bir aydın gafleti ve ihaneti yaşıyoruz. Dış destekli bölücü hareket etkili bir aydın desteğine sahip. Kimileri örgütün beslediği, kimileri de her nasılsa, HDP'nin 'Kürt halkının özgürlüğü için siyasî mücadele verdiğine' inan(dırıl)mış aydınlar bu partinin yılmaz savunucuları! Bunlara göre, HDP 'Türkiye Partisi' imiş! Bu nasıl bir Türkiye Partisi ki, hiçbir Millî Meselemizde Türk Milletinin yanında durmuyor? Meclis'teki dört partinin yayımladıkları hiçbir bildiriye bu parti katılmadı! Amerika Temsilciler Meclisi'nin 29 Ekim'de kabul ettiği Ermeni Soykırımı Tasarısını reddeden bildiriyi, Büyük Millet Meclisi'ndeki bütün partiler imzaladılar. Fakat HDP buna katılmadığı gibi, zaman zaman parti yetkililerinin, Ermenilere Soykırımı yaptığımız iddialarını dillendirmeleri de bir vakıadır! Nitekim HDP Merkez Yürütme Kurulunun, Tehcir hadisesinin 104. Yılı nedeniyle yayımladığı bir bildiride, “Yüzbinlerce Ermeni'nin sürgün edildiği ve pek çoğunun sistemli olarak katledildiği” ifadeleri kullanılmıştır!
Terör örgütü de, 'mağdur edilmiş' rolünü doğrusu çok iyi oynuyor. Bu tiyatrodan etkilenen gafillerin sayısı ne yazık ki, bir hayli fazla. Ayşenur Aslan'ın, bir programında, 'Ne olur Kürtlerin de bir devleti olsun canım' sözlerini hep, acı bir tebessümle hatırlarız.
Devlet kurmayı turşu kurmak zannediyor olsalar gerek! Türk aydını ne yazık ki, işte böyle bir zihin kontrolü altındadır. ./…
Yorum yazarak Yeşilgiresun Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeşilgiresun Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeşilgiresun Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeşilgiresun Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Yeşilgiresun Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeşilgiresun Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeşilgiresun Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeşilgiresun Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.