14 Haziran gecesi Kanal A Haber’in Deşifre programında Yiğit Bulut’u dinliyoruz. Hazret’e göre, ‘Gezi Parkı eylemleri ‘Soros destekli Otpor örgütünün işi imiş! Dış güçler Türkiye’ye karşı harekete geçmiş! Batı’nın 200 yıldır İslâm ülkelerine karşı politikalarına direnen ilk adam RTE imiş! Bütün İslâm ülkelerine bu direnişte örnek olmuşuz!’ Bu ‘ifşaatı’ yapan zat, daha sonra bir başka yandaş kanalda, Gezi Parkı direnişçileri için “Devlet kafalarını kırar!” ‘temennisinde’ bulundu!
‘Gezi Parkı eylemlerinin arkasında önce ‘Ergenekon var’ dediler; sonra Soros’u adres gösterdiler! İyi de, ‘darbe spekülâtörü’ Soros’un finanse ettiği TESEV’in başkanı olan Can Paker aynı zamanda bu iktidarın belirlediği bir Âkil Adam’ değil mi?
Kendiliğinden gelişen bu onurlu eylemleri karalamak için son derece düzeysiz bir yalan kampanyası sürdürülüyor. Adana’da inşa hâlindeki köprüden düşerek şehit olan komiser Mustafa Sarı’nın, TRT ve İçişleri Bakanı tarafından köprüden atıldığı iddia edilmişti! Şehit komiserin yakını bu konuda yaptığı açıklamada şu gerçeği açıklıyor: “Abim polislere öncülük ederken, köprü inşaatının ışıklandırılmaması, uyarı levhalarının eksikliği ve yorgunluk ve uykusuzluk yüzünden köprüden düştü. Buna 15 polis de şahit olmuştur!”
Kabataş iskelesinde, türbanlı bir hanımın, Gezi Parkı eylemcilerini destekleyen kalabalık bir grubun saldırısına uğradığı iddia edilmişti! Bu türbanlı hanımla yapılan bir mülâkatı yandaş bir TV’de biz de dinledik. ‘Kalabalık bir grup, önce kendisini lâfla taciz etmiş, sonra da kucağındaki bebeğine rağmen dövmüşler; ayıldığında üstü idrar kokuyormuş!’ Eğer böyle bir şerefsizlik yapıldı ise, bu lânetlenecek bir davranıştır ve suçlular mutlaka yakalanıp yargının önüne çıkarılmalıdır. Ancak, onca kameranın bulunduğu bir alanda yapılan bu saldırıya dair bir görüntünün ortaya konulamaması; olayı bir Allah’ın kulunun görmemesi biraz tuhaf kaçmıyor mu? Gezi Parkı eylemcilerinin sığındıkları camide, imam ve müezzinin ‘Camide içki içilmedi’ açıklamasına rağmen, sayın Başbakanın ısrarla bu iddiayı sürdürmesine ne demeli? Anlaşılan o ki, ‘Din Düşmanı Gençlik’ imajı ile kamuoyunda infial yaratılmak isteniyor! Fakat nâfile çaba! Bu gençler, ‘türban tezgâhına’ kolaylıkla düşen kesimlere benzemiyor; bu gençlerin öyle türban, başörtü gibi takıntıları yok. Onlar kılık kıyafette özgür düşünceliler. Atatürk’ü ve bayrağımızı seviyorlar fakat türbanı da bir mesele olarak görmüyorlar. Bu nedenle, din istismarcısı çevrelerin buradan sağlayabilecekleri bir rant yok! Eylemcileri anti kapitalist Müslümanlar da destekliyor. Bu ülkede, bugüne kadar görülmeyen, çok hoş görüntüler yaşanıyor. Namaz kılmayan eylemci gençler, Gezi Parkı’nda namaz kılanlara, ne olur ne olmaz diye koruma perdesi sağlıyorlar! Sosyalisti, dindarı, komünisti, liberali, Atatürkçüsü, ülkücüsü yan yana; birbirlerini tanıyorlar; kaynaşıyorlar! Sohbet ediyorlar birbirleriyle; ‘Keşke Kanlı Pazar hiç olmasaydı; keşke 6. filoya birlikte GO HOME’ (Defol) deseydik’ diyebiliyorlar!
Bu ülkeye barış ancak bu anlayışla gelir. Bu yakınlaşma kaostan, gerginlikten ve ‘kinleri körüklemekten’ nemalananlar için elbette ki, ürkütücü! Yarasalar karanlığı sever, hâlbuki bu gençler Türkiye’ye pırıl pırıl bir aydınlık saçıyorlar. Ve ne kadar da yaratıcılar; Gandi’nin pasif direnişini örnek alan ‘Duran Adam’ diye adlandırılan protesto biçimi onlara ne kadar da yakışıyor. Buna ‘Dik Duran Adam’ demek daha uygun olur ve ‘Sürüngen Ruhlular’ için de, doğrusu çok anlamlı bir örnek!
Eren Erdem’in, Gezi Parkında yaşanan bu kaynaşma konusunda, Aydınlık’taki şu tespitlerini keyifle okuduk: “Etrafta sürekli spekülâtif haberler dolaşıyor; ‘AK Gençlik eli satırla meydana yürüyüşe geçmiş’ gibi haberler! Bunların en komiği ise Devrimci Müslümanların yaklaşık 1500 kişilik bir kortejle meydana girerken attığı ‘Lâ ilâhe İllâllah’ sloganı esnasında, ‘AK Gençlik baskın yaptı’ sananlara, direnişçilerin ‘Oğlum, onlar Devrimci Müslümanlar, panik yapmayın’ diye karşılık vermeleri!” Türkiye büyük bir değişim yaşıyor. Gezi eylemleri bir öncü depremdi; artçılarını da göreceğiz!
“Suriye’deki olaylara tarafsız kalamayız, Suriye’nin iç işi bizim de iç işimizdir’ diyen sayın Başbakan, ABD’den ve Avrupa Birliği’nden gelen tepkilere öfkeleniyor. Bu öfke ile eylemcilerin üzerine daha da şiddetle saldırttı güvenlik güçlerini. PKK yandaşlarına gösterilen müsamaha Gezi Parkı eylemcilerinden esirgendi! Polis copunu, biber gazını, gaz bombasını, TOMA’larla sıkılan kimyasallı suyu ve plâstik mermileri tattı eylemciler! ‘Yetmez ama evet’ diyerek AKP’nin ‘İleri Demokrasisini’ destekleyenler kına yaksınlar!
Daha düne kadar bu iktidara var güçleriyle destek olan, Hukuk Devleti’nin ayaklar altına alınmasını seyreden ABD’nin ve AB’nin, şimdi bu iktidarı bu kadar eleştirmesi kimseyi şaşırtmasın; ülkede ve dünyada böylesine etkili olan bir harekete duyarsız kalabilirler miydi? Bu ‘dostlarımız’ parlamento dışında, böylesine etkili bir muhalefetin doğabileceğini öngöremediler. Gezi Parkı eylemcileri onları da, iktidarı da şaşkına çevirdi. AB’den sorumlu Devlet Bakanı Egemen Bağış’ın, Avrupa Birliği’nin Türkiye’yi kınayan açıklamasına tepki olarak “Köpekler atları yiyemez” açıklaması iktidara nasıl bir paniğin hâkim olduğunu gösteriyor. Hâlbuki, sayın Başbakan yürütmeyi durdurma kararını eleştirmeyip, yargı kararına saygılı olacaklarını daha başta açıklasaydı; bu öfkeli üslubu tercih etmeseydi, kamuoyu bu kadar tahrik olmaz, eylemler de bu kadar gelişmez; provokatörler de müsait alanlar bulamazlardı. Sincan mitinginde, hem de Başbakanın burnunun dibinde dalgalandırılan MHP bayrağından ve ‘Çakma Ülkücülerden’ medet umulması paniğin boyutlarını göstermektedir. Daha dün, Türk Milliyetçiliği de ayaklar altına alınmamış mıydı?
Taksim Gezi Parkı eylemleri, bu ülkede Türklüğe, Atatürk’e ve Bayrağımıza olan bağlılığın boyutlarını da gözler önüne sermiştir. Dünyanın gördüğü bu gerçeği, umarız bu ülkeyi yönetenler de artık görürler!
Graham Fuller ‘Yeni Türkiye Cumhuriyeti’ diye bir kitap yazmış ve BOP projesi çerçevesinde, kurulacak ‘Yeni Türkiye’yi anlatmıştı. Türkiye’yi bir Türk-Kürt Federasyonuna dönüştüreceklerdi! Eş Başkan bile belirlemişlerdi! Gençler, Gezi Parkı eylemleriyle, bütün bu oyunları bozacak fitili ateşlediler.
Bilkent Üniversitesi bir özel üniversite. Pazartesi sabahı bir televizyon kanalında, bu üniversitede düzenlenen diploma törenini seyrettik. Yüzlerce öğrenci, dev boyutlardaki iki Türk bayrağının asılı bulunduğu bir salonda toplanmış; Gezi Parkı eylemcilerini “Her yer Taksim her yer direniş’ sloganı atarak destekliyorlar. Gür bir sesin, bir orkestranın eşliğinde söylediği ‘Dağ Başını Duman Almış’ marşına öğrenciler coşku ile katılıyorlar! Müthiş bir sahne! Bu marşı dinlerken hiç bu kadar duygulandığımı hatırlamıyorum.
Kamuoyu araştırmaları iktidarın oy oranının yüzde 38’5’a düştüğünü gösteriyor! Bu yaşadıklarımız, BOP’la tasarlananın değil, kurulması kaçınılmaz olan ‘Bize ait’ Yeni Türkiye’nin sancılarıdır!
Bize, Tam Bağımsız bir Türkiye’yi armağan eden ‘Kutlu Kurucuların’ da ideali olan Özgürlük, Eşitlik ve Adaletin artık bu topraklarda hayat bulacağına; Türkiye’nin yeniden Tam Bağımsızlığına kavuşacağına inanıyoruz. Gençler, işte, bunu başaracak ruhu dirilttiler. Demek ki, Atatürk onlara boşuna güvenmemiş! Onlara binlerce teşekkür…
Yorum yazarak Yeşilgiresun Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeşilgiresun Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeşilgiresun Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeşilgiresun Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Yeşilgiresun Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeşilgiresun Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeşilgiresun Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeşilgiresun Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.