Bu sütunlarda zaman zaman vurguladığımız gibi, Türkiye 1945'den bu yana Amerika'nın yemsiz oltasına takılmış balıktır! O tarihten bu yana, başımıza gelen her felâketin arkasında biliniz ki, mutlaka Amerika vardır. Ülkemizdeki bütün askerî darbelerin arkasındaki güç Amerika'dır. Amerika bu darbelerle, 'ROTA'dan çıkmaya kalkan' sivil yönetimleri yola getirmiştir. Hepimiz rahmetli Adnan Menderes'i Amerikancı biliriz. Doğrudur; öyleydi. Fakat Amerika vesayetinin ulaştığı boyutlardan rahatsız olan Menderes, Rusya ile büyük bir ticaret antlaşması imzalamaya kalktığında, 27 Mayıs Askerî Darbesi ile devrilmiş ve sözde bir yargılamanın sonunda asılmıştır! 11 Nisan 1960'ta, Menderes'in Rusya'ya gideceği, Kruşçev'in de Ankara'ya geleceği açıklanmıştı! CIA, 27 Mayıs'ın hazırlıklarından haberdardı. Fakat bundan Menderes'i bilgilendirmedi! Ankara'dan merkeze gönderilen bir raporda, 'Menderes'in günleri sayılıdır' denilmekteydi! Aydın Menderes'in “Babam ve Ben” kitabında anlattığına göre, Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu, Kruşçev'in iade-i ziyaret kararını bakanlık koridorlarında sevinçle ilân etmişti! ABD Dışişleri Bakanlığı, 27 Mayıs'tan bir yıl sonra hazırladığı bir raporda, Millî Birlik Komitesi üyelerinin çoğunluğunu, ABD yanlısı olarak değerlendiriyor! MBK üyelerinin önemli bir kısmı, görevleri gereği, daha önce Amerika'da bulunmuşlar; NATO'da görev almışlardı. Eğitimleri ise tabiî ki, Amerikan doktrinleri çerçevesinde olmuştu. Okan İrtem'in Aydınlık'ta belirttiğine göre, 27 Mayıs'ın hemen ardından, 17 Haziran tarihinde, 27 Mayıs'ın Devlet ve Hükümet Başkanı Cemal Gürsel, Amerikan AP Ajansına şu beyanatı vermişti “Kanaatimize göre yalnız Türkiye'yi değil, aynı zamanda NATO müttefiklerimizin sağ kanadını da kurtardık” (Aydınlık, 7 Haziran 2012)! 27 Mayıs'ın lideri, Adnan Menderes'in Rusya ile ticaret anlaşması imzalamaya kalkmasını işte böyle değerlendirmiş! 12 Mart ve 12 Eylül'deki Amerikan parmağını da biliyoruz. Bir Amerikalı general, 12 Eylül Darbesi Başarlı olunca: “Bizim çocuklar başardı” dememiş miydi? 15 Temmuz Fethullahçı Darbe Teşebbüsünde de Amerika suçüstü yakalanmıştır. Nitekim, sayın Soner Yalçın'ın Sözcü'deki yazılarında bunun kanıtlarını buluyoruz. Şu tesadüfe bakınız ki, darbe gecesi meşhur CIA ajanı Hanry Barkey İstanbul'da bir otelde kalmaktaymış! Peki, Amerika Cumhurbaşkanımıza niçin bu kadar sert cephe aldı? Çünkü, bizim arzu ettiğimiz ölçüde olmasa bile, sayın Cumhurbaşkanı, Batı'nın hoşuna gitmeyecek adımlar atmaya kalktı! Meselâ Çin'le yapılan füze antlaşması gibi! Bu anlaşma imzalandığında, CHP Genel Başkanı'nın da nasıl karşı çıktığını hatırlatırız! Bu antlaşmayı iptal ettirmeyi başardılar! Rus uçağını Fethullahçı pilotların vurduğu da meydana çıktı! Bu iktidarın, PKK ve PYD meselesinde millî bir politika izlemeye çalışmasının, PKK'nın özyönetim ilân ettiği yerlerde uğratıldığı büyük hezimetin, 'DOSTUMUZ' Amerika'yı ne kadar rahatsız ettiği bilinen bir gerçektir. Amerika Rusya ile yakınlaşmamızdan da oldukça rahatsız! Amerika'nın, Atatürk'ün Avrasya siyasetine dönülmesinden ödü kopuyor! Durum bu kadar açık! Fakat bazı çokbilmiş sol kalemler, 'Erdoğan Düşmanlığı' nedeniyle sağduyuları kilitlendiğinden, bir türlü bu gerçeği göremiyorlar. Bu nasıl bir izandır ki, devleti bir Örümcek Ağı gibi saran bu melun çeteden kurtulmakta oluşumuzun önemi kavranamıyor! Hâlâ daha, 17/25 Aralık Darbe teşebbüsüne kadar, Fethullahla yapılan işbirliğinden örnekler vererek, AKP iktidarını eleştirmeyi sürdürüyorlar! Darbe teşebbüsünü protesto için meydanlara çıkan halkın, Allauekber tekbirlerinden, okunan salâlardan rahatsızlar! Bunlar bu milletin değerleri! Millet, AKP'ye değil, vatana sahip çıkıyor, bunu niçin göremiyorsunuz? Sol, Amerika'nın dümen suyuna girmişken; bu menfur Darbe Teşebbüsünün arkasındaki Amerika-FETÖ Çetesi işbirliğini gören halkımız, meydanlarda “Kahrolsun Amerika” sloganları atıyor; meydanlar ve evler Türk Bayrakları ile donatılıyor! Bunu niçin görmüyorsunuz? Yandaş kanalları da zaman zaman seyrediyoruz. Darbe teşebbüsünden sonraki yayınlarında, Amerika karşıtlığını açıkça görüyoruz. Bu âdeta bir mucize! Böyle bir gelişmenin yaşanabileceğini kim düşünebilirdi ki? Ey 'Sol' ya da 'Ulusalcı' geçinen kalemler! Yoksa siz Amerika vesayetinden rahatsız değil misiniz? Bu kadar sert muhalefet yapmak yerine, sağduyulu bir üslup kullanarak, diyalog yollarını niçin aramıyorsunuz. Beğenseniz de beğenmeseniz de, bugün bu ülkede halkın yüzde elliden fazlasının desteğine sahip bir iktidar var. Ve başımızda da böyle büyük belâlar var. Bu başarısız darbe teşebbüsünden sonra Batı'nın baskıları artacaktır. Vatanseverliğin gereği, bu zor günlerde, iktidarın arkasında durmaktır. Sorumlu muhalefet anlayışının gereği her şeyi eleştirmek değil; yapıcı bir muhalefetle iktidara yol göstermektir. Sağduyulu bir muhalefetin siyasî ortamı yumuşatacağı bilinmelidir. Düşününüz ki, Amerikan karşıtlığı iktidar saflarında da giderek artmaktadır. Bu çok önemli bir gelişmedir. Bu bakımdan, bu darbe teşebbüsü bir fırsata dönüştürülebilir. Amerika ile ilişkilerin, karşılıklı menfaate dayalı bir düzeyde sürdürülmesi sağlanabilir. Türkiye; bölge devletleri ile ilişkilerini yeniden güçlendirebilir. Normal şartlarda hiçbir iktidar buna cesaret edemezdi. Fakat bugün, kamuoyunda ve özellikle AKP seçmeninde çığ gibi büyüyen Amerika karşıtlığı sayesinde bu mümkündür. Bu iktidar, çok büyük yanlışlar yaptı. Fakat devleti tanıdıkça, doğru şeyler de yapmaya başladı. Atatürk, Türk Milleti; Kahrolsun Amerika demeye başladılar; meydanlarda ve evlerde Türk Bayrakları dalgalanıyor! Milli Bayramlarda bayrak asmayanlar şimdi asıyor! Bunun neresi yanlış? Yarın ellerinde Atatürk posterleri de göreceğimize inanıyoruz. Bu konuda, hatırımıza bir fıkra geliyor. Bir köyde göreve başlayan bir imam, köylülerin abdest almadan camiye girip namaz kıldıklarını görünce, köylülere 'böyle namaz kılınmaz' diye sitem eder. Köylüler, sizden önceki imam bize böyle öğretti derler. İmam, bunun üzerine köyün eski imamını bulur ve durumu anlatır. Eski imam kendini şöyle savunur: “Onlar camiye gelmezdi. Ben onları camiye soktum. Sen de abdest almayı öğret!” Dememiz o ki, soldaki muhalif kalemler içinde canhıraş bir şekilde iktidara saldıranlar, biraz daha ölçülü olmalıdırlar. Herkesin bir ezberi var: Bu iktidar mensuplarının da ezberleri vardı. Fakat yaşadığımız gelişmeleri ezberleri ile çözemeyeceklerini onlar da anlamaya başladılar! Ne var ki, siz hâlâ eski kafada gidiyorsunuz! Amerika'ya rağmen bazı önemli adımlar atılıyor. Bunlar küçümsenmemeli; tahkir edici değil, yol gösterici olunmalıdır. 3 ay süre ile Olağanüstü Hâl ilân edildi. Bunun desteklenmesi gerektiği düşüncesindeyiz. Türkiye gerçekten olağanüstü bir dönemden geçiyor. Fakat gelin görün ki, CHP'de önemli sayıda milletvekili buna 'Hayır' diyor! CHP'nin bu ferasetle, milletle gönül köprüsü kurması mümkün müdür? Bu bakımdan İstanbul'da, demokrasiyi savunmak için bir miting düzenlemeleri güzel bir davranıştır. Bu mitinge AKP'nin de katılacağını açıklaması, Batı'ya karşı çok anlamlı bir Millî Birlik gösterisidir ve çok önemlidir. Böyle güzel gelişmelere hasrettik! Bir diğer önemli mesele de, Fethullahçı kadrolar tasfiye edilirken, ehliyetli, liyakatli vatansever bazı bürokrat ve memurların da, kişisel hırslar ve husumetler sebebiyle olsa gerek, 'Fethullahçı' damgası vurularak, görevden uzaklaştırılmalarıdır. Gereken özen gösterilmeyerek görevden alınan, vatansever bir kaymakam olan Manisa/Ahmetli Kaymakamının intiharı bu bakımdan son derece üzücü bir gelişmedir. Böyle bir olaya sebep olunmamalıydı. Rahmetli kaymakamın veda mektubunu internetten okuyabilirsiniz. Gerçekten çok hazin. Umarız, bundan böyle çok daha dikkatli olunur ve yandaş olmasa bile, devlete ve millete hizmetten başka bir şey düşünmeyen bürokrat ve memurların mağduriyetlerine sebep olunmaz. Yoksa, bu hatalar büyük yaralar açar. Bazı küçük insanlar, sevmedikleri bürokratlara 'Fethullahçı' damgası vurarak tasfiye etmek isteyebilirler. Fakat bunun, iktidara duyulan güveni sarsacağı bilinmelidir. En fazla Millî Birliğe ihtiyaç duyduğumuz bir dönemde herkesin çok daha özenli davranması gerekir. Makaleyi Paylaş Facebook'ta Paylaş Twitter'da Paylaş
Yorum yazarak Yeşilgiresun Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeşilgiresun Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeşilgiresun Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeşilgiresun Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Yeşilgiresun Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeşilgiresun Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeşilgiresun Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeşilgiresun Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.