Sayın Prof. Özcan Yeniçeri'nin en yerinde tespiti; ne yapsak Amerika'ya yaranamayacağımızı söylemesidir.
Evet! Ne yapsak Amerika'ya yaranamayız! Çünkü bu adamları bir kere, sürekli bizden taviz almaya alıştırmışız! Ayrıca, sorun sadece Amerika'nın ve Avrupa Birliği'nin talepleri değil ki! Bir de, içimizdeki Atlantikçiler var!
S-400'lerin alınmasına muhalifler! 'Alınsın ama depoya konsun' diyenleri bile var!
Peki, niçin? 'Aman Amerika ile dostluğumuza hâlel gelmesin!'
Millî meselelerimizde partiler üstü hareket etmek, iktidarın millî menfaatlerimize uygun kararlarını desteklemek gerekmez mi?
S-400'lerin caydırıcılığı var. Bu sistem, NATO'ya girdik gireli ilk defa Türkiye'ye tam bir koruma sağlıyor! Fakat bizim Atlantikçilerin ne umurunda!
Bilindiği gibi, ABD'den Patriot füzeleri istediğimizde bize vermemişlerdi. Şimdi hükümet böyle bir karar almış ve iyi de etmiş. Fakat, asıl olan bunları kendimizin yapmasıdır. Nitekim bize İHA (İnsansız hava aracı) satmakta nazlanınca, kendi İHA'mızı ve daha sonra da SİHA'mızı (Silâhlı insansız hava aracı) yapmayı başardık. Hattâ, bunları artık ihraç da ediyoruz! Yani zorda kalınca yapıyoruz. Ancak hemen şunu da belirtelim ki, iktidar böyle kararların alınmasından önce muhalefetle görüşerek bilgilendirmelidir. Aslında, bu konular Meclis'te enine boyuna tartışılmalı ve bir Millî Mutabakata bağlanmalıdır.
TÜRKİYE UÇAK MOTORU YAPACAKTI!
1945'ten sonra, Amerika'nın verdiği II. Dünya Harbi artığı silâhları kabul etmeyerek, kendi silâh sanayimizi geliştirmeye devam etseydik bugün kim bilir daha neleri yapacak durumda olurduk!
Daha önce de yazmıştık; Atatürk, 1937 yılı Meclis Açılış Konuşmasında, kendi uçaklarımızı yaptığımızı söyleyerek; yakında, bunların motorlarını da yapacağımızı müjdeliyordu! Nitekim 1948'de Çiftlik yakınlarında bir Uçak Motoru Fabrikası açılacaktır. Fakat ne yazık ki, açılmakla kalınmıştır! Çünkü, Amerika burayı çalıştırmamıza izin vermedi. Uçak fabrikasını da kapattık!
DEVRİM ARABASI'nın hazin hikâyesini de hatırlatmak isteriz:
Eskişehir'deki fabrikaya gelen bir Amerikalı iş adamı ve bir bürokrat, arabanın yapıldığı fabrikayı gezerler. Amerikalı iş adamı endişelidir. Bizim devşirilmiş bürokratımız onu şu sözlerle yatıştırır: “Merak etmeyiniz efendim. Bunlar bunu başaramazlar!” Amerikalı iş adamı, ona şu cevabı verir:
“Önemli olan yapmaları değil, yapacaklarına inanmalarıdır!”
Müttefikimiz ve de Stratejik Ortağımız olan Amerika, millî menfaatlerimize uygun olan her şeye karşıdır. Bu, S-400 meselesinde de böyledir.
Burada önemli olan, böyle bir kararı aldığı için, Amerika tarafından, ekonomik olarak köşeye sıkıştırılmak istenen iktidara destek olunmasıdır. Bize göre, vatanseverliğin de, milliyetçiliğin de gereği budur. Kaldı ki, konunun uzmanları S-400'lerin hava savunma sistemlerinin en mükemmeli olduğunu söylemektedirler. Daha önce bu konuda E. Tümgeneral sayın Beyazıt Karataş'ın açıklamalarını dinlemiştik. Geçenlerde Habertürk TV'de sayın E. Tuğgeneral Ahmet Yavuz da, sayın Beyazıt Karataş'tan aldığı bilgileri kaynak göstererek, S-400'lerin en mükemmel sistem olduğunu belirtti. Fakat bizim televizyonlarda bilenler de, bilmeyenler de konuşturuluyor! S-400'lerin depoya konulacağından söz edenler bile var!
CHP Genel Başkan Yardımcısı sayın Ünal Çeviköz, “Türkiye S-400 satın alma kararını NATO boyutuyla görmesi gerektiğini anlarsa, bu ikilemden çıkmak daha kolay olacaktır. Kurulması önerilen komisyonun çalışmaları bitene kadar S-400'lerin konuşlandırılması ertelenmeli” diyor!
Sayın Çeviköz'ün söz ettiği komisyon, NATO Genel Sekreterinin, Bizim S-400'leri incelemek için kurulmasını istediği komisyon! 'Komisyona havale edilsin' demenin açılımı, 'depoda unutulsun' anlamına gelmez mi?
Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ da, S-400'lerin en modern yüksek irtifalı hava savunma sistemi olduğunu söylüyor. Fakat bunun Türkiye'ye kurulacak olmasından korkanlar var.
S-400 KORKUSU!
Türkiye'nin Rusya'dan S-400 almasından korkuyorlar. Çünkü, Türkiye, S-400 Hava Savunma Sistemine sahip olduğunda, bütün hava sahasını ve Doğu Akdeniz hava sahasını kontrol edecek. Burada Türkiye'den habersiz kuş uçamayacak!
Hatırlar mısınız bir İsrail uçağı, Suriye'yi bombalamak için Akdeniz üzerinden sınırlarımıza girmiş yedek yakıt deposunu Gaziantep üzerinde bırakmış ve bu bir tarlaya düşmüştü. Artık böyle şeyler olamayacak çünkü radarlarımız derhâl İsrail uçağına kilitlenecek!
Bunun yanında, S-400'lerin Rusya ile ilişkilerimizde bir domino etkisi yaratacağı endişesi var! Batılı 'dostlar', Türkiye'nin Rusya ile Stratejik Ortaklığa varacak bir ilişkiler yumağı geliştirmesinden korkuyorlar! Bu, Atatürk'ün 1930'lardaki Bölge Merkezli politikasına dönüş anlamına gelmektedir. SADABAT PAKTA'nı hatırlatalım!
Bu korkularında haklıdırlar. Çünkü, Türkiye'nin Rusya ile, Bölge Devletlerini de yanına alarak geliştireceği ilişkiler bölgemizdeki bütün dengeleri değiştirebilir.
S-400'lere, 'Rusya'nın yörüngesine gireceğiz' endişesi ile karşı çıkanlar var. Fakat bunlar, 'Ne Amerika Ne Rusya' diyerek, sadece ve sadece Amerika'nın hegemonyasının sürmesine hizmet etmekte olduklarını bilmelidirler!
Bu hegemonya kırılamadığı takdirde, başımıza nelerin geleceğini anlatmaya gerek var mıdır?
ABD Dışişleri Bakanı Condoliza Rice, 2000'lerin başlarında, 22 Müslüman ülkenin sınırlarının değişeceğini söylemişti. Bu tarihten sonra nelerin olduğuna bir bakalım:
Irak'ta bizim de katkımızla yapay bir Kürdistan kuruldu. Libya darmadağın edildi. Suriye'nin Kuzeyinde önce iç savaş ve sonra IŞİD kullanılarak bölge halkının topraklarını terk etmeleri sağlandı; daha sonra da buralar, Amerika'nın himayesindeki PKK/PYD'ye teslim edildi! Dünya kamuoyunun desteğini kazanmak için de, bu teröristlere yeni bir isim taktılar ve SDG dediler. Yani Suriye Demokratik Güçleri!
IŞİD'den sonra 'Lâik, Demokratik' PKK! Ne oyun ama!
Zaten 'Demokratik' denilince akan sular duruyor!
Irak'ın Kuzeyi'nde, bizim de desteğimizle kurulan Barzanistan'dan sonra, şimdi de Suriye'nin Kuzeyi'nde Kukla Kürdistan'ın alt yapısı oluşturuluyor. Tabiî, her şey 'dostumuz' ve de 'müttefikimiz' Amerika'nın himayesinde gerçekleşiyor!
Ne diyordu Öcalan ve Batılı dostları: “Kürtler dört parçaya bölünmüş. Bu parçaların birleştirilmesi gerek!”
Unutan gafillere bu parçaları hatırlatalım: Türkiye, İran, Irak ve Suriye!
Irak tamam! Suriye tamam gibi! Sırada Türkiye ve İran var!
Tehdit açık ve net! Bunu görmemek için ya işbirlikçi ya da gafil olmak gerek.
Çok yakında yapılan bir kamuoyu araştırması, halkımızın yüzde 81'nin Amerika'yı birinci tehdit olarak gördüğünü gösteriyor. Fakat, bizim Atlantikçilerin umurunda mı! Tehdit, bu kadar açık ve net meydandayken, yapılacak olan bu tehditle karşı karşıya olan bütün ülkelerin yani Türkiye, İran, Irak ve Suriye'nin birlikte hareket etmeleri değil midir?
Bu devletlerle kuru bir birliktelik de yetmez; bu devletlerle Stratejik Ortaklıklar geliştirilmeli; 1950'li yıllardan itibaren bir borç sarmalında debelenen Türkiye, Serbest Piyasa Ekonomisi saçmalığına son vererek, Plânlı Karma Ekonomi Modeline dönmelidir. /…
Yorum yazarak Yeşilgiresun Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeşilgiresun Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeşilgiresun Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeşilgiresun Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Yeşilgiresun Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeşilgiresun Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeşilgiresun Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeşilgiresun Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.