Bir önceki yazımızda; Giresun’un fındık tüccarlarından Tacalizade Mustafa ile Hacı Alizade Kâşif efendilerin, 1879 yılında şirket kurduklarından, Tryyeste’de açtıkları bir şube aracılığı ile Avrupa ülkelerine fındık ihraç ettiklerinden bahsetmiştim. 1852 yılından itibaren ortaya çıkmaya başlayan yerli ve yabancı firmalarla Giresun fındık ticaretinin merkezi haline gelmişti. Fındık ticareti ile iştigal eden Türk tüccarların arasında Feridunzade Hacı Hasan, Sarımahmutzade Eşref, Sarıalemdarzade İsmail, Tacalizde Mustafa, Hacıali Ağazade Kâşif, Akifzade Fahri, Tığlızade Ali Sefer efendiler bulunmaktaydı. (13)
Rum ahaliden Pisani kardeşler, Kaptan Yorgi ve Mavridi’ler fındık ihracı gerçekleştiren önemli isimlerdi. İngiliz firması Vital Kumpanyası, Alman firması P.P. Danielson, İsviçre firması Hochstrasser ve Ortakları ve İş Limited gibi şirketler de bu piyasada yer almaktaydı. (14)
İlk iç fındık ihracatını 1879 yılında gerçekleştiren Tacalizade Mustafa ile Hacı Alizade Kâşif efendiler döneminde, fındık tahta tokmaklarla kırılıyordu. Bu zahmetli ve yavaş ilerleyen bir yöntemdi. 1900’lü yıllara geldiğimizde ise daha fazla iç elde edilen taş el değirmenleri kullanılmaya başlandı. (15)
Kabuklu olarak ihraç edilen fındığın işlenerek iç haline getirilmesi Giresun genelinde kabuk fazlalığı oluşturdu. Fındık kabuğunun yakacak olarak kullanılmaya başlaması da bu tarihlere dayanmaktadır. Değirmenlerin devreye girmesi ile artan fındık kabuğu üretimi bir tesadüfle yakacağa dönüşmüştür.
Kemal Peker, Yeşilgiresun Matbası’nda 1947-1948 yılında yayımlanan Fındık adlı eserinde bu tesadüfü daha doğrusu hikâyeyi şöyle aktarmaktadır: “O tarihlerde Giresun’da Ahıskalı Yemenici Bekir Usta adında fakir birisi vardı. Bu adam, fırtınalı havaların deniz kenarına attığı ağaç ve kereste parçalarını, yakmak için toplayıp, evine naklederdi. Yine böyle bir günde Kaptan Yorgi’nin içhanesinde kırılan fındıkların kabuklarının deniz kenarına döküldüğünü görmüş. Yakmak üzere Gemilerçekeği’ndeki evine götürmüştür. Fındık kabuğunun yakılması bu suretle öğrenilmiş ve o günden itibaren kullananların sayısı artmıştır ve saklanmaya başlanmıştır.” (16)
Fındık kabuğunun kolay tutuşması, közü ve kuvvetli ısısı nedeni ile dönemin sobalarında yanması tehlike arz etmekteydi. Evlerin büyük çoğunluğunun ahşap olması tehlikeyi daha da artırmaktaydı. Bu nedenle ilk zamanlarda yakacak olarak kullanılmasına pek sıcak bakılmadı. Kemal Peker adı geçen eserinde Yemenici Bekir Usta olayından 4 yıl sonra Giresun’a gezmeye gelen Trabzon Yenicuma’lı bir soba ustasının icat ettiği ızgaralı soba ile bu tehlikenin bertaraf edildiğini ve her evin başlıca yakacağı ve ısınma kaynağı olarak fındık kabuğunun yerleşip kaldığını bildirmektedir.
Ancak Kemal Peker’in aynı eserin 130 uncu sayfasında çok eski yıllarda fındık kabuğunun yakılmasının günah sayıldığı ve yakıldığı takdirde insanlarda, o yıl ürünün az yâda hiç olmayacağı inancı olduğundan bahsetmesi, aslında Yemenici Bekir Usta hikâyesinin de sonunu getiriyordu. Bence bu ifade, kabuğun yakacak olarak bilindiğinin ve Yemenici Bekir Usta’dan daha eskilere dayandığının bir kanıtı idi.
Kaynaklar
Kaynak Kitaplar:
(13), (14), Fındık Kültürü, Ali Göreci, Giresun Valiliği İl Özel İdaresi yayınları, Önder Matbaacılık, Ankara, 2004, s.18
(15), (16) Fındık Tarihçe, Tarım, Kültür, Ticaret, İstihlak Bakımlarından, Kemal Peker, Yeşilgireson Matbaası, Giresun, 1947,1948, s.129,130
Fotoğraflar
Hüseyin Gazi Menteşeoğlu Arşivi
Yorum yazarak Yeşilgiresun Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeşilgiresun Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeşilgiresun Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeşilgiresun Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Yeşilgiresun Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeşilgiresun Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeşilgiresun Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeşilgiresun Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.