Çocukluk yıllarının en değişmez kuralıdır. Kimilerinin babası tamamen mülayim ve sürekli gülümseyen bi suratla ömür sürmüşken, tersine bazı babalar, çok sert görünümlü adamlar olarak yaşarlar yeryüzünde. Oysa ki yaşam, tüm babalara eşit davranır. En hoşgörülü olanı da, dünyalar çapında ''Kara gülmez'' kılıklısı da erkenden ölüp giderler evlatlarına veda bile edemeden. Doğa, hiçbi derin araştırmacıya, hiç bi ucube sosyoloğa, örneğin ''Sert babalar daha uzun yaşıyo'' gibisinden bi yorum getirme olanağı sunmamıştır. Kimseyi iplemez doğa. Nedir ki bilim dediğin doğa karşısında, her tarafın bilim adamı olsa kaç yazar? İlim kendin bilmektir. **** **** Gerek ''taşlık'' diye bilinen avlularda, gerekse apartman bahçelerinde akşam hava kararana değin oyun oynayan çocukların, sert görünümlü babalı olanları, evlerine diğer çocuklardan daha erken gitmek zorunda kalırlar hep. Bi çocuğun yetiştirilme yöntemindeki yegane ayrım budur insanlık aleminde. Bunun dışındaki hiçbi terbiye tarzının, eğitim sisteminin, adap-görgü kuralının kedi pisliği kadar hükmü yoktur küçücük yüreklerde. **** **** Evine erken giden çocuktan hiçbi halt olmaz, olmamıştır ve kıyamete kadar da olmayacaktır. Bunlar belki büyüdüklerinde paralı birer işadamı, eh hadi, siyasal bi taşra örgütünün il yöneticisi falan olabilmişlerdir de, ama güneş olsalar kimsenin üstüne doğmayı bilmeyen kuru gürültülerdir nihayetinde. Her şeyi çıkar için yapar, dünyayı para gözüyle görür bunlar. Kaç kez gözlerimle tanık oldum, cenazelerde imamın ''Burada bulunan tüm insanların ölmüşlerinin ruhuna'' hediye eylediği dualara kuvvetlice amin derler de, duanın bitiş cümlesiyle istenen ''Allah rızası için fatiha'' bölümünü öylesine bi mırıldanmayla geçiştirirler. Son görevlerinde dahi bencildirler. **** **** Dünyadaki tüm iyi işleri, sokakta oyun oynamaya köküne kadar doyup, evlerine geç vakitte giden çocuklar başarmıştır. Diyelim, Münir Nurettin Selçuk'un ev çocuğu olması mümkün değildir mantıken. Sokağın hakkını vermeden evde bişi üretilmez çünkü. Dinamiti bulan da, telefonu icat eden de, ilk yufkayı açan da mutlaka bunları bi sokak oyunu sırasında düşlemiş olmalıdır. Kimi haylaz veletler, okulda dersten sıkılır da ''Ört'menim kalemimi açabilir miyim'' numarasıyla sıralarından kalkarlar ya; tahminen Orhan Veli de böyle bi çocuktur ve defterine hiçbişi yazmış değildir öğrencilik hayatı boyunca. **** **** Bazı adamlar yaşamları boyunca hiç denize işememiştir. Biraz medeni cesaret, yarım ölçek doğayla bütünleşme ve net bi iğrençlik karışımından oluşan bu yetenek, eve geç giden, zaman zaman komşuda kalarak eve hiç gitmeyen çocuklara özgüdür. Evine erkenden giden çocuk, hayatının sonuna değin yalnızca kendi tuvaletine işeyebilir. **** **** Kimi genç insanlara rastlarız yolda sokakta…Yürürken, yanlarındaki arkadaşlarının kollarını büker, boğazını sıkar, hiçbişey yapmasa omuzundan tutup sertçe sarsar bu herifler… Belli bi azgunluk, yaşına göre tanımlaması güç bi gudurmuşluk duygusu veren bu davranış bozukluğu dışavurumları, aynı zamanda bazı cinsel problemlerin de habercisidir diyeceğimi sanıyosunuz, ama hayır!! Bunun da izahı olsa olsa, küçüklüğünde baba korkusuyla eve erken gitmiş, aklı dışardaki arkadaşlarda kalmış olmaktır. **** **** Kimi geceler ev ev dolaşmayı, çocukların sokaktan evlerine saat kaçta döndüklerini denetlemeyi hayal ederim. Bunların istatistiğini tutmayı, tüm ufaklıkların geleceklerine ilişkin önsezilerimi kağıda döküp, toplu halde Milli Eğitim Müdürlüğü'ne raporlamayı tasarlarım. Şöyle diyim; Bomba imha uzmanları, bişi bulamadıkları zaman, binadan çıkışta elleriyle ''Bina temiz'' hareketi yaparlar ya hani? Bunu yabancı filmlerden görmüşlerdir ve çevrede biriken kalabalığa hava atabilme uğruna, mutlaka yapılır bu. Ben de tüm çocukların evlerine geç gelip, mışıl mışıl uyuduklarını saptayıp, evlerinden çıktığımda ''Bina temiz'' hareketi yapabilsem keşke insanlığa… **** **** ''Evli evine / Köylü köyüne / Evi olmayan / Sıçan deliğine'' tekerlemesiyle dağılırdık evlerimize... Hep içimi hüzünle doldurdu benim bu vicdansız tekerleme… Evi olmayan çocukları ''sıçan deliğine'' gönderen ne kadar düzen varsa, yerin dibine batsın. Makaleyi Paylaş Facebook'ta Paylaş Twitter'da Paylaş
Yorum yazarak Yeşilgiresun Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeşilgiresun Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeşilgiresun Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeşilgiresun Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Yeşilgiresun Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeşilgiresun Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeşilgiresun Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeşilgiresun Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.