Stadyumlarda gol sonrası sevinçlerini, kulübedeki Hoca'sına koşarak, sanki Hac'dan yeni dönmüş gibi hararetle sarılıp yaşayan futbolcu milletine harbiden takdir dolu gözlerle bakmaya başladım bi süredir. Yaşamda her konuda, sadece ve sadece tekbi doğru olur. ''Felsefe Sözlüğü'' adlı olağanüstü kitabın yazarı Orhan Hançerlioğlu'ndan böyle öğrendiydim ilk gençliğimde. O da doğru, bu da doğru, her fikir muhteremdir, saygı göstermek lazım gibisinden boş sözlerle hiçbi yere varılamayacağını, şu dünyadaki yegane gerçekliğin ''Bilimsel Bilgi'' olduğunu anlatmaktaydı üstadım kitabında. Böyle kalmış aklımda kısaca. Sözgelimi benim üçün de gol sevincini paylaşmanın tartışılmaz doğrusu, golü atan futbolcunun doğrudan hocasına koşmasıdır. Futbolcu olaydım eğer, inanın ben de böyle yapardım her defasında. Hatta, hocamı sırtlayıp, bi koşu tribünün tepesine gadar çıkarırdım da valla, ne yalan söyliyim. Şimdi bunun felsefeyle ne alakası var, hani gardeşim bilimsel bilgiyle ilişkisi falan nerde kalmış derseniz, halk türküleri yorumcusu, değerli Ruhi Su Ustam gibi; ''Halktan kopuk hiçbi işten, hiçbi insandan hayır gelmez'' teziyle veririm yanıtını. Madem bi biçimde gol attın hayatta, çılgınlar gibi koşarak tribünlere doğru yol alacaksın. Halk, tribündedir. **** **** Bencileyin, gündelik yaşamlarında bağnaz inançlardan uzak durmayı yeğleyen temiz yürekli garibanların Ramazan ayında oruç tutması, aşşaa yukarı buna benzer. İyi şeyler başarmaya; misal iyi yazı yazmaya, iyi türkü söylemeye, nice iyi kitaplar okumaya, kendince güzel bi yaşam sürmeye, karınca incitmemeye gayret etmiş bi insan olarak, ben de yüce Yaradan'a koşmak istiyorum her Ramazan'da. En doğal hakkım diğil midir? Gol attım belki kendimce hayata. Gendimi avutuyom belki, ne bileyim? Bişeyler başardım, biyerlere geldim, sevgilerle donandım. Yumruklarımı sıkmışım bi santrafor sevinciyle, yaradanıma koşuyom, kim ne karışır?. Oruç tutmanın keyfini yaşamak istiyom belki? Sonra? Yaşamımın hiçbi döneminde başörtülü, eşarplı teyzelerime kem söz söylemedim de. Anadolu'nun gerçek müslümanlarına ağız açmak yeryüzünde kimin haddi olabilir? Şol gezegen, Anadolu erenlerinin yüzü suyu hürmetine döner. Ömrümce bunu bildim, bunu söyledim. Daha ne yapiyim? Bu Ramazan ayını da aynı duygularla geçirdim. Bilcümle din tüccarlarının kafasına vura vura, salt Allah rızası üçün orucumu tutuverdim. Tertemizim. Bayram kutlamayı hakettim. **** **** Yedi cihanda eşi benzeri hiç görülmemiş korkunç sivrilikte dişleri olan bi çocuk vardı Giresun'da küçüklüğümüzde. Bizim yaşlarda idi kerata. Giresun'un yaramazı da anca böyle olur denilse yeridir, gelen geçen herkesi ısırıyodu bu velet. Bi gün Şehir Sineması'nda tam da benim yanıma düşmesin mi bu? Ulan ne yapacam ben şimdi diyip nasıl da panik olduydum. Utanarak anlatıyom şu an; on dakkalık arada, hayatımın en görkemli yalakalığını yapıp, büyük bi sevecenlikle ağzını açarak dişlerini incelemiştim çocuğun. Yeterince rezil oldum zaten şuncağızı yazmakla bile, oldu olacak devam edeyim, yüz ifademinse ''Ooo, çok güzel, ne de sivri dişlerin var imiş, helal olsun, kem küm' falan olduğunu sanıyom aynen. Yıllardır hiç görmemişim bu herifi. Başka bi ilde mi yaşıyo nedir? Bayramın birinci günü akraba ziyaretlerine gideriken, yolda raslaştık aniden. Aman Allahım, hadi bi de şiddetle kucaklaşıp birbirimizi öpmedik mi? Allah bağışlasın, iki tane oğlu olmuş bunun. Kırmızı tişörtlü ve kot pantalonluydu ikisi de, pek sevimliydiler. Yılların deneyimi var galbimde, çocukların yanaklarını öperken çaktırmadan dişlerini inceledim helbet. Küçük oğlan aynen babası gibi sivri dişli olmakla beraber, büyük oğlansa direkt olarak vampirdi galiba. Bana mı öyle geldi, ne biliyim? Eşime, kızlarıma tam da belli etmeden çabucak vedalaşıp ayrıldım oradan. Ne olur ne olmaz. **** **** Bayramlarda şık giyinmek, kuaföre gidip saç-baş yaptırmak Giresun'un en eski adetlerindendir. Tüm şehir ahalisi çok şık ve bakımlıydı yine bu bayramda da. Bu havalı giysileri gördükçe, insanların bayramlarda Gazi Caddesi'nden aşşaa vals yaparak inmesinin ne hoş bi bayram etkinliği olacağını hayal ettim durdum bense. Belediye hoparlörleri vals müzikleri çalsa, insanlar cadde boyu dans ederek ilerleyebilse, çok mu zor bişidir yani? Tıpkı bizim sivri diş ailesinde olduğu gibi, büssürü Giresun anne-baba'sı, çocuklarına aynı tip giysileri giydirmişti yine. Tamam anladık, 3 ve 5 yaşlarındaki iki erkek kardeşe aynı kırmızı tişört ile kot pontul giydirmek sevimli olabilir. Fakat lise çağına gelmiş iki kardeşe nüçün aynı kıyafetler alınıyo uzay çağı yaşayan bi gezegende? Ne zamana değin sürecek bu gelenek? Valla ben açık açık söyliyim; küçükken abisiyle bayramlarda aynı tip kıyafeti giymiş her çocuk, yaşamdan da, güzel sanatlardan da, estetikten de nefret eder. Yaşama küser, iki yakası bi araya gelmez falan filan. Giresun'dan uzun yıllardır büyük bi sanat adamı, meşhur bi ekonomist çıkmayışına kimse başka bi neden aramasın. **** **** Herşeyin olduğu gibi, bayramların da içlerinin boşaldığını görmek üzüyo insanı. Çocuklara harçlık vermek dışında hiçbi güzelliği kalmadı bayramların ne yazık. Nasıl da uzaklarda kaldı mutluluk dolu günler? Bayram gezmeleri de yapaylaştı sanki. Yani nasıl diyim, ben zaten hergün mutlaka uğruyom anneme, bayram ziyaretine gerek mi kaldı? Keşke, batılılar gibi, özel günlerde ailenin en yaşlısının evinde tüm sülale olarak toplanılsa, yenilse, içilse hepbir. Gerçi, bizim sülale kalabalıktır, ev yetmez. Stadyum anca paklar, zor sığarız Giresun Stadyumuna..Varsın olsun. Ablam, abim ve ben elele tutuşur, gol sevinciyle şeref tribününde oturan annemize koşardık. (Tüm okurlarımın Şeker Bayramlarını yürekten kutlar, büyüklerimin ellerinden, küçüklerimin gözlerinden öperim) Makaleyi Paylaş Facebook'ta Paylaş Twitter'da Paylaş
Yorum yazarak Yeşilgiresun Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeşilgiresun Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeşilgiresun Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeşilgiresun Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Yeşilgiresun Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeşilgiresun Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeşilgiresun Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeşilgiresun Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.