Çokça malum bi hikayedir. Şimdi böyle dedim ama, hayır yaa!! Tam emin diğilim… Pek de malum diğil galiba. Adeta az bilinen türden bişi gibi.. Diyim de nasıl diyim, ne tam malum, ne de hiç akıllarda yer edinmemişlerden. İkisinin ortası sayılır. Ama, sanki malum denen şeye daha bi benziyo. Yok yok, bilinen bişi diğil, hatta dünyada bitek ben mi biliyom nedir? Şu yağmur hikayesini diyom. Şimdik bi an pekbi malum gibi de göründü tekrar gözüme… Ulan nasıl bi hikayeymiş bu, başlanmıyo bi türlü? **** **** Beceremedim. Dur şu mevzuuya en baştan gireyim. Epeyce eski bi zaman, bi bürokrat mı, bi banka müdürü mü her kimse, şöyle görevi gereği 3-5 sene gadar Giresun'da kalmış'mış. Sonra da tayin olup buralardan gitmiş'miş. Kader-kısmet işte, özlemiş besbellim de Giresun'u. (Bilirsiniz, her yabancı mutlaka yarı Giresunlu olur, ayrı düştü mü çok özler, bu yönüyle de kainatta tektir benim şehrim)... Buradaki eski dostlarına telefon açacağı tutmuş'muş günün birinde. Laf lafı kovalarken; ''Havalar nasıl oralarda'' diye sormuş'muş adamcaaz. Yağmur yağdığını duyduğunda pek şaşırıp; ''Nasıl yaani, halaa mı yağıyo'' deyivermiş'miş. O kadar ki çok yağmur yağar şehr-i canana. Ben de napim, ne bi klima, ne bi tv, ne masa-sandalye falan, yeni açtığım işyerime henüz hiçbişi almadan, ilk önce bi şemsiyelik aldıydım. Şöyle güzelce bişi, krom denen şey bu mudur, nerden biliyim, sapsarı, parıl parıl parıldıyo falan, sanırsın som altın. Yerleştirdim hemen tükkanımın girişine. Sanırım 25 gün oldu Masal Cafe & Kitap Evi'm faaliyete başlayalı. O gün bu gün hiç yağmur yağmadı henüz. **** **** Pek meşhur bi fıkradır. Yok ula az meşhur heralde. Uzayda bitek ben mi biliyom nedir? Hayır canım, bayaa bi ünlü bu fıkra. Yaani en azından bana da biri anlattıydı, bigaç gişi biliyoz gibi hiç diğilse. Şimdik bi daha düşündüm, adeta şöhretliymişe de benziyo bu. Tamam anlatacam, gürültüyü kesin. Karadenizli köy ağası, evine çok geç bi vakitte sarhoş gelmiş'miş. Üstü başı kusmuk içinde falan. Kapıyı açan hanımını tersleyip; ''Salak muhtar, içti içti, hep benim üstüme kustu'' demiş, yatmış'mış yatağına hemen. Sabahleyin yengemiz merakla sormuş'muş; ''Yahu bey, bu muhtar dün gece ne gadar da çok içmiş, baksana, üzerine gustuğu yetmez gibi, senin donuna da sçmış''. O kadar ki önemlidir wc, bi işyeri üçün. Ben de napim, erkekler ve gadınlar tuvaleti ayrı ayrı olsun dediydim. Uğraştık-didindik epeyce bi. Duvarları kırmalar, her yere fayans döşemeler, tadilatlar falan… 40 kez yaptık, beğenmedik, 50 kez bozduk bi daha... Zamanla, iş çığrından çıktı, ipin ucu gaçtı arkadaş. Şu an, son durum itibarıyla; gadınlar tuvaleti üçün yaptırdığım aynalı-çekmeceli dolap erkekler tuvaletinde galdı. Gadınlar wc'sinde pisuvar var. **** **** Ne güzel bi anıdır. Yani bana öyle görünüyo en azından. Bizzat yaşadım çünkü.Yoksa güzel diğil mi la? Dur bi yaziyim bakim, gerisini siz bilürsüğüz. Yok yok, güzel, güzel. Essahtan güzel. Bak, beğenmezseniz çekinmeden söyleyin ama. Kötü bi anı mı acep? Şaşırdım galdım arkadaş!! Tamam susun, anlatıyom. Pek sempatik bi abimiz var bizim, sizden sevimli olmasın. Yolda-molda görür selamlaşır, ayaküstü sohbet ederiz, havadan sudan… Büyük bi samimiyetimiz olduğu söylenemez asla. Geçen bi öğlen sonrası, Cadde'de raslaştık yine. Tokalaştık. İlk sözleri; ''Yahu Gürsel, sen çok bilimsel bi adamsın'' demek oldu. Haydaa! Naaptım ulan acaba? Nerede, ne gonuştuk en son bununla? Ne dedim, ne söyledim ki? Dehşete düşmüş vaziyetteki bakışlarımdan etkilenmiş olsa gerek, bi açıklama yapmaya çalıştı abimiz; -''Çünkü benim çok zeki bi adam olduğumu görür görmez anladın sen''. Tövbe yarabbim, şimdi beni mi övüyo bu herif, gendini mi? Ne yanıt vermem lazım? Ben de napim, o bilimsellik gazıyla, elime metre alıp, işyerimde çeşitli ölçümlerde bulunduydum. İşte şurası kitaplık olur, buraya 4 masa sığar, kolonları şöyle dağıtırım, mutfak dolabı şu falanca köşeyi kapatır, 4 masa da şu öteki koridora iyi gider, falan olur, filan olur. 4 masa rahat sığar dediğim yere, 3 sandalye anca giriyo şimdi. Mutfak gısmı, hiçbi köşeyi kapatmadığı gibi, bi de tükkan girişini tamamen engelledi, iki gişi aynı anda içeri giremiyo malesef. Kitaplığı desen, yapıldıktan sonra tam 6 kez orasından burasından kestirip küçülttüm, halaa da ilk düşündüğüm yere sığmıyo. Sağlık olsun, ne diyim? **** **** Sanki eskimeyen bi roman gibidir. Belki de öyle diğildir. Şeyy yaani, eskimiş gibi de tıpkı. Yeni de sayılır, Allah Allah? Valla ben ne biliyim, romana da benzemiyo pek. Hem eski gibi, hem de yeniyi andırıyo, hem roman gibi, hem de diğil gibi lan. Garip bişi… Tamam, kesin. Anlatıyom. Güççüğüken, plaj maçlarında sıkı bi golcüydüm ben. Ele avuca sığmıyodum resmen. Bigün yine orta sahadan kaptığım topla rakip takımdaki herkesi defalarca çalımlayıp, galecinin de sağından atıp solundan geçtiydim. Ama nasıl olduysa topu boş kale yerine avuta atmışım. Eh naparsın, bütün büyük golcüler zaman zaman topu avuta da atabiliyo… (bkz. Metin Oktay, Gerd Müller, Lefter, Gürsel Ekmekçi) Yan taraftaysa garibanların gittiği bi halk kumsalı var idi. Oradan, ahşap çitlerin ardından bizim maçı izleyen bi velet küçümsedi beni, bu golü nasıl atamıyon dercesine; ''Çikolata çocuğu nolacak'' diyip dudak büktüydü. Ben de napim, içimi öyle bi yarelemiş ki bu eleştiri, attığım her adıma dikkat eder oldum hayatımda. Yeni tükkanımda çok elektirik sarfiyatı olmasın diye, mum ağırlıklı bi aydınlatma gullanmaya garar verdiydim sırf bu yüzden. Çok da cici oldu hani, olmadı diğil. Nasıl da mutlu oldum hepi topu 80 tl tutarında elektirik faturası geldiğinde. 650 tl'lik mum harcamışız bi ayda. Ne önemi var? **** **** Yazının sonu geldi gibi. Yok yok, başta mıyız, neredeyiz. Anlatacaklarım yarım mı galdı yoğusa? Ehh, bittiye de benziyo. Ben de napim, bitiriyom. Makaleyi Paylaş Facebook'ta Paylaş Twitter'da Paylaş
Yorum yazarak Yeşilgiresun Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeşilgiresun Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeşilgiresun Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeşilgiresun Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Yeşilgiresun Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeşilgiresun Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeşilgiresun Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeşilgiresun Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.