Böyle şeylere fevgalade alışkınım artık, ama yine de kimileyin insan boş bulunabiliyo. Yine sabah, yine erken… Yeni galkmışım be goçum yataktan, daha güne başlamış da sayılmam. Oturma odamızda, üzerine her şöyle bi camış gibi yayıldığımda tekrardan uykumu getüren pofuduk koltukta, dünkü gasteyi okuyacam güya. Cep telefonumdan aman yok ki!!! -''Alo Gürselcim sen duymuşsundur, Rahşan Ecevit ölmüş diyolar, doğru mudur gardeşim''? Arayan kadim bi dost. Ne yanıt vereyim? Bi yandan Rahşan Hanım'ın ''Zaten geçen sene ölmemiş miydi yahu'' ihtimalini aklıma getirip hüzün gısmına bürünüyom işin, diğer yandan nüçün tutup da benim arandığımın ''Nasıl duyabilirim, nerden bilebilirim bu saatte'' türü kızgınlığını yaşıyom için için. Bi diğer ahretlik arkadaşımın; ''Başımız sağolsun Gürsel, Rahşan Ecevit'i gaybetmişiz, çok üzgünüm, sen de duydun mu acı haberi, gerçek mi acaba'' diyen mesajıyla ben de yıkılır gibi oluyom biraz. Kalkıp yüzümü-gözümü yıkıyom sonra. Ellerim ıslak olduğu üçün azıcık geç açtığım telefonumda yerel basından pek meşhur bi isim karşımda; -''Gürsel Bey, Rahşan Hanım vefat etmiş galiba, neler diyeceksiniz''? Ula, Allah rahmet etsin diyecem, başka ne söyliyim? Cebi kapasam evinki çalıyo. Arayan, Gelibolu'da yaşayan, eski bi süpermarket müdürü ahbabım; -''Yaa Gürsel, bişi duydum, doğru mudur, bilsen bilsen sen bilirsin dedim be dostum, Rahşan Ecevit mi ölmüş''? Bunca farklı insan yanılmış olamaz. Öğlene doğru, artık annemi arayıp acı haberi vermek istiyom. Goyu Ecevitçi'dir anam, şimdi en az 52 gün evde yas dutacak deyu üzülüyom da tabi. Epeyce bi meşgul çalıyo annemin telefonu, meğer o da beni ararmış; -''Doğru mu oğlum'' diyesiymiş. **** **** Bişeyler yazmalıydım kadıncaazın ardından. Çünkü, eşi Bülent Ecevit'i ben de sevdim hep. Beşiktaş Kapalı'sı; ''Halkçı Ecevit'' sloganıyla dünyaları inletirken İnönü Stadı'nda, gözümün yaşını zor zaptetdiydim vaktiyle, O'nun üçün yapılan saygı duruşunda.. Kainatta bi ilk idi bi siyasetçiyi bu şekilde uğurlayış, ey gidim. Nelerden söz etmeliydim? Çatısını nasıl çatmalıydım yazımın? Bi kere, en başta ULUS'taki köşeme dökerdim içimi, yakışanı oydu. Ecevit'i Ecevit yapan gasteye. Sonra? Kıbrıs Savaşı'nda Abd'ye garşı dik duruşunu mesela… Bu herifleri iplemeyip, harekatı başlatmasını örneğin.. Libya'dan dolar yardımı, Arabistan'dan petrol desteği almasındaki nedenleri irdelerdim sözgelimi. Peki başka? Zamanında Chp ile birleşmeyi gabul etmediği üçün gendisine küstüğümü, Dsp'yi kurmakla Demokratik Sol'u nüçün böldüğünü anlayamadığımı, ama şimdiki Chp'nin hallarını gördükçe, Ecevit'in nasıl da haklı olduğuna acı acı gülümsediğimi de yazar mıydım şu yaşımda? Yazardım. Gendim de bigün ölmeden, üzerimde bi vebal gibi duran bu lekeyi çıkarırdım gatiyyetle. **** **** Bi yerde, bi biçimde, bi söz manevrası yapıp sonra, sözü mutlaka Rahşan Hanım'a getirirdim yazımın ortasında. Çirkince bi gadın olmasına karşın, Bülent Ecevit'e bu gadar şiir yazdırdığına göre, bizlerin göremediği bi ruh güzelliği taşıyodu herhal diye gonuşuklar ederdim peşi sıra. Hayatları boyu hep el ele yürümelerini anlatırdım, azıcık edebiyat parçalayıp. Ne biliyim ben, bunca yıllık devlet adamlığından sonra kara-kuru bi evlerinden başka bi servetleri olmayışına dokunurdum sevinerek. Rahşan Affı'ndan söz etmemek olur muydu peki? Hayır, olmazdı tabi. O'nun; - ''Ben garibanlara af istedim, ama ne kadar katil varsa saldılar'' demelerini düşünürdüm. Deli diğilim ya, sizlere de düşündürürdüm bunu. Aha, istiyosanız, yine düşündüreyim. Düşünün bakiim.. Hah afferim, işte böyle. **** **** Size bişi itiraf ediyim mi; yukarda yazdıklarım beni zerre gadar ilgilendirmiyo. Çok güzel bi şair ve ömür boyu hep ellerini tutan eşi dışındaki her bilgi, gözümde de göynümde de faso fisodur. Zaten o gadar hazırlığı boşuna yapmışım, Allah daha da uzun ömürler versin, Rahşan Hanım henüz ölmemiş. Haber palavraymış. Genel Merkezi'ni aradım bi ara, kesin bilgi edinmek üzere. Oradan söyledi sekreter gadın. Telefon da hiç meşgul çalmadı yahu, nasıl bi Parti Merkezi'dir bu, hiç mi arayanı-soranı olmaz? Hem, sekreter gadın dediğim de büyük ihtimal Rahşan Ecevit'in ta gendisi idi. Benzettim yani sesini, benzetmedim diğil!! **** **** Ehh, şimdi benim bunca hazırlığım nolacak Rahşan Hanım konusunda? Çöpe mi atacaktım yaani? Her ihtimale garşı sakladım yazımı. Bilirsiniz, büyük gastelerin tamamı kimi önemli ölümler üçün önceden hazırlıklıdır. Devletimizin mühüm adamlarından, misal, Tayyip Bey'in, Abdullah Gül'ün, Cüneyt Arkın'ın, Şifo Mehmet'in, Gürsel Ekmekçi'nin falan ansızın vefatları halinde atılacak tüm manşet kalıpları-fotoğraflar-köşe yazıları şimdiden hazırdır, bekletilmektedir. ''Takalar geçiyor allı yeşilli'' şiirini yazmış bi Başbakanın eşi Tanrının rahmetine gavuştuğunda benim de galbimin manşeti hazır şimdiden; Allı yeşilli takalar geçti gitti, meydan boyası dökülmüş gayıklara kaldı. Makaleyi Paylaş Facebook'ta Paylaş Twitter'da Paylaş
Yorum yazarak Yeşilgiresun Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeşilgiresun Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeşilgiresun Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeşilgiresun Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Yeşilgiresun Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeşilgiresun Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeşilgiresun Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeşilgiresun Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.