Köy çocuğu olmamayı eksiklik sayarım.
Kendi payıma; köyde doğup büyümüş olsam daha iyi bi yazar olur muydum bilmem, ama çok daha iyi bi insan olacağım kesindir diye düşünürüm.
Oldum olalı, geldim geleli..
****
İlkin; daha ilk okuldan beri beyinlerimize gururla kazınan ''Dünyada kendi kendine yeten 7 tarım ülkesinden biri olduğumuz'' gerçeği...
Sonra da; doğuştan kaynaklı göz sorunumdan ötürü büyük şehirlerdeki doktorlara gide-gele, gide-gele otobüs camlarından çocuk gözlerime yapışan tarlalar-traktörler-su kanalları-köylüler gerçeği...
''Milletin efendisidir'' diyen Büyük Adam'ın bi bildiği olmalıdır, di mi?
****
Bu bilinçle büyüdüm, sevgili dostlarım.
Köylünün ve tarımın önemini hep duyumsadım. Sözün gelimi; hayatımdaki ilk ''yetkili koltuğa'' oturduğum ADD Giresun İl Başkanı sıfatımla, genel merkezimize bi dosya sundum 2016 yılında.
Bu dosya; ''Giderek belirli bi partinin ayak oyunları yuvası haline dönüşen derneğimizin, bi an evvel bulunduğu ilin köy tarımını örgütleyen merkezler niteliğine bürünmesi zorunludur'' içeriği taşıyordu.
Keşke ''dosya'' biçiminde diğil de ''rulo'' halinde sunsaymışım. Gerisini söyletmeyin, okurlarımın yarısı hanımefendidir, kantarımın topuzunu bozmak istemem.
****
Para konusuna gireceğim, ama önce iki satır ön bilgi vermeliyim.
a) ''Para politikası'' soyuttur, özetle Merkez Bankası demektir. Döviz kurlarıyla, faizleri indirip kaldırmalarla vs vs piyasaya müdahale eder. Ayakları yere basmaz, kağıt üzerindedir. Yani, anca günü kurtarır.
b) ''Maliye Politikası'' ise halkçıdır, devletçidir. Vergileri nasıl toplayacağını, kamu harcamalarını nasıl yapacağını, kimlere ve ne şekil borçlanacağını, en önemlisi devlette istihdamı nasıl sağlayacağını belirler. Yani, devleti kurtarır.
Ve Maliye Politikası yanlısı her ekonomist (ki, biri de bu gariban kardeşinizdir) şu günlerde, Maliye Politikası anlayışının devletimize; ''Para bas, para bas'' diye emir buyurduğunu dile getirmektedir.
****
Para basmak diyip de geçmeyelim.
Tamamı ''Para Politikası'' yanlısı olan klasik ekonomistlerin yıllar içerisinde geliştirip günümüze değin getirdiği anlayışa göre;
1) Bi devletin para basma gücü elindeki altın rezerviyle sınırlıdır.
2) Emisyonu, yani piyasaya para sürmeyi arttırmak, yerli paranın değerini düşürür.
3) Dünya piyasaları tüm işlemlerinde Amerikan Dolarına endekslidir.
4) Kendi paran bollaşıp değeri düşeceği için, mantıken doların değeri artacaktır.
5) Bunun sonucu enflasyon, tehlikesi devalüasyondur. Yani halkın yoksullaşmasıdır.
****
Yani ne anladık? Türkçeye çevireyim;
Altın karşılığımız olmaksızın para bastık. Türk Lirası bollaştı piyasada. Herkes bu bol parasıyla Dolar almak istemeyecek mi şimdi? Dolar da değerlendi hadi. Paramız değer yitirdi. Halk yoksullaştı yani. Ne olacak ula şimdi???
****
Böyle böyle, kağıt üzerindeki saçma sapan teorilerle bugüne geldik dostlarım.
Bizlerse, devlet ekonomisini, aynen bireylerin ekonomisi gibi düşünürüz.
Onu da en sade terimlerle anlatayım hadi;
Altınım yok ama, benim mesela fındık bahçem var kardeşim. Ege'deki vatandaşın incir, Akdeniz'deki vatandaşın portakal, İç Anadolu'daki vatandaşın hububat bahçesi var... Kiminin büyükbaş hayvanı var, kiminin kerestesi, kimi balıkçı...
Para gereksinimi duyduğumda fındık bahçemi teminat gösterip kredi alamıyor muyum bankalardan, bi birey olarak?
İlla ki anamın altınlarını mı verecem bankanıza??,
Hah, yer altı şart diğilmiş demek, yer üstü ürünlerimle de ''para basmış'' olmadım mi şimdi, bi nevi???
****
Biz Türkiye Cumhuriyeti olarak bu fırsatları çöpe attık kardeşlerim.
Diyemedik;
-''Kendime yeten 7 tarım ülkesinden biriyim. Senin Dolarına falan ihtiyacım yok. Aksine sen, benim meyveme-sebzeme-balığıma-koyunuma muhtaçsın. Ben T.C. olarak, senden gelecek ihracat gelirime güvenerekten aha da para basıyom. Erkeksen gel de benim paramı değersizleştir, vatandaşımı fakirleştir. Hatta, vatandaşımın da iç piyasada dolar kullanımını geçici bi süre yasaklıyom. Sen kimsin la, hodri meydan''!!
Evet, bunları diyecek vaziyetimiz kalmadı pek yazık.
****
Tarımı
Hayvancılığı
Balıkçılığı
Ormancılığı yok edenler versin bu hesabı, ben gariban ekonomist Gürsel diğil!
****
Yaşadığımız çoğu sorunun nedeni ''aydın ihanetidir'' sevgili dostlarım.
Aydınlarımız her ne okudularsa, sadece gençliklerinde apar topar bikez okuduklarıyla kaldılar. Falanca kitabı soralım ne anlatıyo diye, 5 cümle edemezler.
Ben, salt bu nedenle kendimi ''korumaya'' aldım. 1980 sonrası yazar olmuş hiç kimseyi okumuyorum. Geçmişte kalan büyük yazarların kitaplarını dönüp dönüp bi daha okuyorum.
Herkese de salık veririm, ''kirlenmemenin'' başka yolu kalmadı çünkü.
****
Ekonomi konusunda neden mi böyle iddialıyım?
Çünkü 54 adet ders kitabımı ve 30 civarı yardımcı kitabı, Ekonomi Fakültesi'ni bitirdikten sonra okudum.
Salt merak ettiğim için okudum.
O okullar, bi biçimde bitiriliyo kimse merak etmesin. Kopyayla, torpille, tesadüfle, şansla falan filan.
Bizim ülkemizin sorunu bütün köşe başlarını falan filanların tutmuş olmasıdır.
****
Basın parayı kardeşim, basın.
Ne kadar bitirmiş görünseniz de bitmez!! Bu mübarek topraklardan-denizlerden-ormanlardan bereket fışkıracak bereket!! Yeniden, yeniden, yeniden!!
Hem de sonsuza dek!!!
Önce devletimizi kurtaralım, sonra ne borcumuz olursa öderiz.
Yorum yazarak Yeşilgiresun Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeşilgiresun Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeşilgiresun Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeşilgiresun Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Yeşilgiresun Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeşilgiresun Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeşilgiresun Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeşilgiresun Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.