İnsanlık tarihinde yaşanan gelmiş geçmiş en büyük zulum, otobüs yolculuğu esnasında bi insanın Bolaman Virajları mevkii civarı büyük tuvaletinin gelmesidir. Büyük ihtimal İstanbul dönüşüdür. Yorucu bi okul sezonu bitip tükenmiş, yaz dinlencesi üçün memlekete dönülmektedir misal. Anana, babana, doğup büyüdüğün sokaklara, denizine falan kavuşacan, daha ne olsun? Otobüse biner binmez kafanı koyar, hafiften bi müzik eşliğinde uyur gidersin. Eskiyi anlatıyorum, şimdiki gibi diğil, en az 17 saat sürer o mendabur yol. Sabah 9 buçuk gibi gözlerini şöyle bi açtığında Bolaman Virajları'nda bulursun gendini. Giresun'a tahminen 2 saatlik yol kalmıştır. Aksi gibi, tüm mola yerleri geçilmiştir. Kıvrım kıvrım kıvranırsın, kimseye belli etmeden. Sözgelimi, uçakta, trende, uzay mekiğinde böyle bişey yoktur, sadece otobüs yolcuları, yeryüzünün en emsalsiz, en insancıl duygusunun kader ortağıdır; - ''Büyük tuvaleti geldiğini birbirlerine asla belli etmeyen adamlar'', Fındıkkale otobüs işletmesi koltukları dışında, kainatın başka hiçbi ortamında yan yana gelemezler. **** **** O zamanlar şehir içi servisi-mervisi ne gezer? İki elinde birer valiz, omuzlarında üç beş sırt çantası, eve doğru yürürsün Gazi Caddesi'nden yukarı. Cadde esnafından büssürü güzel insan sana hoş geldin diyecek, ayak üstü sohbet etmek isteyecek daha, hemen nereye gidiyon? İsmet Karataş abim, Ali Küçükaydın amcam, İhsan Güveli amcam, Mahmut Yolasığmaz amcam, Ağaçbacaan Hayrettin abim, Ahmet Ersöz amcam, Yüncü Ragıp amcam, Pastaneci Recai abim, Saatçi Mithat amcam, Fahri Barutçu amcam, İğneci Sali amcam, Özkan Domaç amcam, Eczacı Haşim amcam, İlhan Kakıcı amcam, Kuru Temizlemeci Mehmet Ali Ok amcam, İmam Bahattin abim, Zeyyat Hakyemez abim. Çoğu rahmetli oldu, bırakıp gittiler bizi, nur içinde uyusunlar. Bazısı halen yaşantımızı ışıldatıyo varlıklarıyla; Allah ömürlerine ömür katsın… Diyemezsin ki hiçbirine, yahu bağırsak yetmezliğinden ölmek üzereyim. Nasıl denebilir, az bi evime gideyim, öğleden sonra gonuşuruz okulumu, derslerimi, memleketi ne zaman kurtaracağımı? **** **** O öğleden sonraların pekbi güzelliği kalmadı artık. Kulak kabarttım, şehrimde, 20 yaşındaki delikanlı da aynı şeyi söylüyo, 80'lik büyüklerim de; -''Yahu eskiden Cadde'ye bi çıktık mı herkes bizi tanırdı, selamlaşmaktan yürüyemezdik. Şimdi kimseyi tanıyamıyoruz''. Kendi payıma gonuşuk edeyim; Tanrı'nın bu anlamda şanslı kullarından biriyim, böyle bi derdim yok, ama bu sızlanma ne yazık ki doğrudur. Şehr-i canan kanserli bi hücre gibi sağlıksız büyümüş, plansız büyümüş, zevksizce büyümüştür. Estetik yoksunu insanların yönetimi altında bugünlere gelmiştir. Bu bi tercih meselesidir sonuçta. Ya böyle pis bi hızla büyümeye devam edecen, 100 bini aşkın nüfus palavrasıyla yaşayacan. Ya da, dünyaya meydan okuyan bi projeyle yola çıkıp, 30 bin kişilik Giresun'u geri getirecen. Kendin bilirsin. **** **** Sonra bana demeyin; -''Ula Gürsel, şehir mezarlığına gidince insan bi tuhaf oluyo. Orada daha çok tanıdık var''. Ben ne yapayım? Gerçi, ölümsüzlük iksirini bulma çalışmalarımı gece gündüz, aralıksız sürdürüyorum. Çeşitli ölçeklerde turşu diblesini, kiraz duzlamasını, pezik mücverini ve pancar dolmasını birbirine karıştırıp karıştırıp duruyorum annemden gizli. Helbet bulucam bu işin formülünü. Bi bulayım, bu köşede açıklayacam hepinize. Fena mı olur; ''Ünlü yazar Gürsel Ekmekçi, dün gece evinde otururken aniden koltuğundan kalkarak ölümsüzlük iksirini icat etti'' diye haber olsam tüm televizyonlarda? Sırf sizler de şehir mezarlığına gitmeyin diye… **** **** Çok minikken, Büyükşeher'e her gittiğimde yoldan gelip geçen kırmızı vosvosları sayardım. 5-6 yaşlarında bi çocuktaki kırmızı vosvos tutkusu nedendir, bugün bile çözebilmiş diğilim. Büyüdüm de kırmızı renkte bi vosvos mu aldım sanki? Hayır. Bi ahbabımın arabasıyla Bolaman Virajlarında dolandık geçen. Karşıdan kırmızı bi vosvos geldi, ciğerlerimi sızlattı. Bu yazı onun yazısıdır. Benim her yazımın içinden kırmızı bi vosvos geçer aslında. Direksiyon koltuğunda, bağırsaklarını tuta tuta oturan çocukluğum. Makaleyi Paylaş Facebook'ta Paylaş Twitter'da Paylaş
Yorum yazarak Yeşilgiresun Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeşilgiresun Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeşilgiresun Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeşilgiresun Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Yeşilgiresun Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeşilgiresun Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeşilgiresun Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeşilgiresun Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.