(Sevgili dostlarım, bi gözlük sorunu yaşıyorum iki gündür. Maalesef gözlüksüz yazı yazmam mümkün diğil.. bu nedenle affınıza sığınıyor ve bu köşenin ''isim babalığını'' da yapan ''itfaiye çanı'' başlıklı yazımı yeniden yayımlıyorum) ( ayrıca, yazıda tümüyle küçük harfler kullanmışım vaktiyle, şimdilik düzeltme olanağım da yok. bunun için de hoşgörünüzü umuyorum.. haftaya valla yeni yazı yazacağım, söz) **** **** herkes bigün ölür, şu kainatta yalnız iki kişi kalır derler. biri hızır, diğeri ilyas'tır. ölümsüzlük suyu, yani ab-ı hayat içmiştir bunlar. biri karada, öteki denizde, her zaman üçün insanoğlunun imdadına yetişirler. budur ol rivayet... başka hiçbi kaynak söylese beni ırgalamaz, böbreğimden aşşaa gogara mahallesi der geçerim. ama yunus emre'dir diyen; bilirim, tüm kalbimle inanır, iman ederim, doğrudur. o ne derse güneş olup ısıtır yeryüzünü. sen nerden bileceksin bunları? ömür boyu öküz kalanlardan eylendin. sen ki tel kadrini bilmez, dil derdinden anlamazsın. yüreciğin taş kılınmıştır. ne güzel söylüyordu çocukluk arkadaşım fikret, geçen gün kendi kendine; ''ikrah ettim şu alemi gezerim / bir dost bulamadım gün akşam oldu'' diye… böyle kabarmıştır gönüllerimiz, şu şehirde senin gibilerle aynı oksijeni soludukça. ceket yakasında 3-4 tane toplu iğne taşıyarak bir ömrü heba eden titiz insanlar bilirim. bu iğneler hiçbi zaman lazım olmaz oysa. senin hayat diye yaşadığının, o iğnedeki top kadar kıymeti yoktur aslanım. **** **** hiç kimseyi hedef almıyor bu yazı... ne de kolaydır aslında soluk almak, tekbi harf bile değiştirebilir yazgımızı bazen. şehirde pirzola derler, köylük yerde pirzule, hepi topu ederi budur dünyanın. nerden bileyim bu saatte, herkesi hedef alıyor belki de yazdıklarım? üstüne alınma ama sen. büyük ozan can yücel'i anımsa örneğin; ''bizim burada g.te g.t derler''… adam ol, kendine kem söz söyletme. çok iyi tanırım her hallarını... ''hamamdan gelen karının kocası olsam / pazardan gelen kocanın karısı olsam'' dersin. dünyaya bakış açın bu denli menfaat üzerine kuruludur. gendini anlatma bana, ellerini ceplerine atıp bomboş havalara girme. insanlarla yapmacıklıklar içeren fotoğraflar çektirme hiç. sen ki ördek olsan batlama deresi'nde yüzemezsin, işkemben hoş kılınmıştır. bak bi örnek vereyim; eskilerden kalma bi şarkı olan ''lati lokum latife / latife yaptım zannetme'' şarkısını duyar duymaz, piste fırlayıp dans etmeni beklemem asla… tüm insani yatırımın, düğünlerde giresun karşılaması oynamak, cenazelerde kara gözlük takmak üzerinedir. sen böyle karagöz'lük yaptıkça, hacivat'ın çok olacaktır, kendini boş yere heba etme. hangimiz cahillikler, acemilikler yapmadık zamanında, gayet iyi anlayabiliyorum seni. misal olsun diye yazıyorum, trt fm ilk yayına başladığında, fm kavramının ne olduğunu anlamaz, her nedense yine de ''efem'' diye okurduk ukala bi vurguyunan. bilinçaltlarımız efem sözünü duyar duymaz, doğruca izmir'e sefer eylerdi topluca. besbellim izmir radyosu özel bi program yapıyo sandık idi ilk bikaç yıl… meğer öyle diğilmiş. hiç unutmam, öylesine etkindi ki derimod firması o yıllar, gençken babalarımızın parasıyla alabildiğimiz ilk deri mont'umuza derimod diyenlerden olduk. sen bilemezsin bunları, varan turizmle seyahat eylemedin hiç, pencere kenarın boş kılınmıştır. **** **** sevgili öğretmenimiz rahmi altun vardı, ortaokulda müzik derslerimize giren, Allah selamet versin sağ ise halen. bi de elton john var idi anımsarsın, hani londra dolaylarından. ikisi de aynı adamdır, bak, inan sözlerime, kandırmıyom seni... not al beynine, lazım olur kürsülerde, mürsülerde. hani ezan okunurken, bacak bacak üstüne atmışsak o an, hemen toparlanıp, bacağımızı indiriyoruz ya yere, saygıdan. geçende belediye hoparlörlerinden bir ölüm ilanı okunurken de indirdim yanlışlıkla bacaklarımı. çok mu saygılıyımdır dersin belediye anons memuruna karşı? ehh, evet, yanlış değil, bu şehrin eskiden kalan her şeyine tüm benliğimle bağlıyımdır. ama, ölüm ilanlarına karşı da apayrı bir duyarlılık göstermek gerekmez mi? sanıyorum, bu konuda da net bi fikrin yoktur. sen ki sabahları soğuk duşa girmezsin, gelecekte gasil hanen loş kılınmıştır. **** **** bazı şeyleri düşündükçe zor dutuyom inan gendimi. bak, müslüm baba denen abimiz, bi keresinde öyle sarhoş, öyle sarhoşmuş ki sahnede, 5-6 kez kusuvermiş tam da sahnenin göbeğine… ben, iyi ki büyük abdest eylememişim bugüne değin, senin bastığın sokakların orta yerine. insan, daldıkça eskilere gidiyo, elinde olmadan. hatıralar, yaşanmışlıklar gelip de çarpıyo kimileyin yüzlerimize. şehrimin geçmişini iyi öğrenesin diye anlatıyorum bak, kıymetimi bil. eski belediye plajı'ndaki kırmızı renkli, külüstür koka kola dolabı da çok çarpmıştı beni küçükken.yarım akıllı oluşum biraz da ondandır zaar. o dolabı bilmeyen adamın giresunluluğu beni hiç ilgilendirmez. sahi koçum, sen giresun'un neresindensin? bi mekân öğrendim şehrimin sahile pek yakın muhitinde. belli bi saatten sonra, mekânın garsonları da içmeye başlarmış müşterilerle beraber. var mıdır böyle güzellik, koskoca samanyolu galaksimizin herhangi bi cumhuriyetinde? garsonlara çok şiir yazdım ben eskiden. deli saçması, biraz komikçe şiirler, tabii adına şiir denirse. şu işletmeyi duydum ya bu akşam, her satırım helal olsun tüm emekçi kardeşlerime. sen nereden bileceksin bunları? sen ki emek hakkı bilmedin, hayata dair tüm adisyonların yaş kılınmıştır. **** **** çan sesi ''çan çan'' diyedir. bi sebepten ötürü diğil, bişey başlatmak için hiç diğil. beşiktaş kapalı'sında da çanımız vardı eskiden. arada bi çalardı birisi o çanı. nedendir bilinmez, tribünde çan mı olurmuş ula? nerden mi çıktı durup dururken bu çan konusu? şol şehr-i cananın tarihinde, çınarlar semtimizdeki itfaiye binasının önünde yer alan yangın alarm çanından, kitabında söz eden yegane yazar benim de… bırak, o kadar da şımarıklığım olsun. '' yunus emre'm şu dünyada / iki kişi kalır derler / meğer hızır ilyas ola / ab-ı hayat içmiş gibi''. Dünya başkasına kalmayacak, inanmayan beri gitsin. Makaleyi Paylaş Facebook'ta Paylaş Twitter'da Paylaş
Yorum yazarak Yeşilgiresun Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeşilgiresun Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeşilgiresun Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeşilgiresun Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Yeşilgiresun Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeşilgiresun Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeşilgiresun Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeşilgiresun Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.